"OOOHHHAAAAAĞĞĞHH" diye bağırdığında ani bir hareketle elimle ağızını kapattım
"Geri zekâlı sus duyacaklar şimdi !! " dememe kalmadan yedi adam çoktan kafalarını kaldırmış, şaşkın ve anlamsız bakışlarını üsümüze dikmişti
"siktir ... "
Tekrar telefonun sesiyle irkildim. Bu onuncu kez çalışıydı. Artık açmalıyım. Ama bu pek doğru olmaz. Sonuçta onun telefonuydu ve ayıp olurdu. Ne haddimeydi ki zaten. Ama arkadaşları veya yakınları onu arıyorladır şimdi ve telaş yapmışlardır. Saniyesine arayıp arayıp duruyorlardı. Açsam mı ki acaba ? Off !
SONUNDA telefon susmuştu. Kafam bu güzelim sessizliğe alışmamıştı henüz. Bu sefer de benim telefonum çalıyordu. Küfür etmeden telefonu cebimden çıkardım. Tae arıyordu. Aslında onu 'şebek' diye kaydetmiştim. Nedeni ise şebek olması doğal olarak. Her zaman eğlenceli olmayı başarıyordu. Yeri geldiğinde olgun davranıyordu. Ama çoğunlukla şebek davranırdı. Memnun değiliz denilmezdi tabii. Her zaman arkamızı toplardı garibim. Özellikle Suga ve Jin jsjdkjdjsjd
Üşenerek yeşil şeyi kenara doğru ittirip telefonu kulağıma yapıştırdım " efendim V " dedim masumca. Telefonun arkasında mal mal sesler gelirken Taenin sesini zor duyabiliyordum " lan mal ! Gelsene seni bekliyoruz " dedi bir heyecanla. Yutkundum. Ne desem ki şimdi. 'Üzgünüm bir kızın kafasını patlattım gelemeyeceğim' mi diyecektim. Derin bir nefes verdim " Jimin ? Orada mısın ? Lan bi susun çocuğun sesini duyamıyorum ! " ardından telefonda anırmalar çoğaldı " Lan Hobii ! Gebermek mi istiyorsun ?! " cidden sinirlenmişti ama bu durum benim işime gelmişti. Ne yalan uydursam diye düşünüyordum ki telefonda Suganın haykırışları duyuldu " V sana da pembe bir don mu alsak ? Ahahahahhahahahahahahhahahahaahahhahahahahahahhahahahahahahahahahhahahahahahahhaah dinlendiahahhahahahahahahahahahahahhahahahahha dinlendiahahahhahahha " Suga hayvan gibi gülüyordu. Bende onun gülüşüne kıkırdarken Tae isyan etti " Suga seni de bir doktora mı göstersek ? " dedi bıkkın bıkkın. " Jimin artık gel hadi bekliyoruz. Bu mallarla biraz işim var ! Hadi bb " deyip telefonu böğürmelerin arasından suratıma kapattı. Ahh Tanrım yalan konuşmaha gerek kalmamıştı heheehe
Topu arkam dönük potaya basket atacaktım fakat bankta oturan kızın kafasına uçmuştu. Öyle sert gelmişti ki kız bir an göğe uçuyor sandım. Böyle bir öküzlüğü yaptığım için kendimden nefret ediyordum. Kızın ne günahı vardı ! Masumca müziğini dinliyordu garibim. Off hepsi benim aptallığım. Ah be Jimin ! Ben senin basket anlayışına tüküreyim !!
Okulun küçük revirindeydik şuan. Kafasına aldığı darbeden dolayı bayılmıştı. Aptalınöndegideniyim ! . Bende onu kucağıma alıp hemen buraya getirdim işte. Doktor birazdan uyanacağını söyledi. Bir şeyler yaptı ama anlamadım. Böyle ışıkla falan gözlerine baktı. Neyse.
Odadan hiç çıkmamıştım. Uyanır uyanmaz telaş yapacaktı kesin. Bende ona hemen anlatacaktım.
Bu küçük odada kızın uyanmasını bekliyordum. Ve ona bakmamak için kendimi sıkıyordum. Yani... ne bileyim... garip olur... yani seyretsem... olmaz yani ayıp... desem de kendimi sıkmaktan boynumdan kıçıma kadar terlemiştim. Gözlerimi odanın içinde oraya buraya gezdiriyordum. En son dayanamayıp eğik kafamın ardından göz ucuyla kıza baktım. Tanrım ! Kalbim kuduruyordu ! Nedenini bilmesem de garip bir şey olmuştu. Sanki içimde bir yerlerde bir şeyler eklenmişti. Nasıl anlatsam ?! Yani yeni duygular gibi. Bilmiyorum. Daha da çok terlediğimi hissediyordum. Hatta alev almıştım şuan.
Kıvırcık kısa saçları vardı. Beyaz yüzü küçücüktü. Narin bir vücudu vardı. Gözleri kapalı masum masum uyuyordu. Nefes alıp verişine kulak kesilmiştim. Tanrım ! Ne oluyordu bana böyle ? Etrafımda dolaşan onca kız varken hiç birisine dönüp bakmamıştım bile. Şimdi ise bir kızın yanında resmen fişek olmuş vaziyetteydim. Yoksa... âşık falan mı olmuştum . Yok canım. Ben ve âşık olmak ! Aklımın ucundan bile geçmeyen tek düşünce.
Resmen onu izlemeye alışmıştım. Sonra tekrar kendime lanet ettim. Offf ! Ben kendime küfürler savururken uyanmaya başladığını gördüm. O gözlerini yavaşça araladı. Ben ise elimi ayağımı birbirine düğümlemiştim. Ne yapacağım diye düşünürken kız yavaşça yerinden doğrulup sol eliyle başını tuttu " ahh ! Ne oluyor ? " dedi ve baygın gözlerini üzerime dikti. Ben ağızım açık ona bakarken o da benim gibi ağızı açık bir şekilde bana bakıyordu. " oha ! S-sen de kimsin ? " diye sordu aynı ifadeyle. Açık ağızımı kapatırken telaş yaptım. Ayy ! Ne diyeceğim şimdi ?! " şey.. ee.. şey oldu.. ben şey yaptım.. ne yaptım ? .. ha şey, şey yapmıştım ve sen birden şey ettin. " dedim etrafa bakınırken. Mal mal konuşmuştum salak ben !! Anlamsızca bana baktı. Dediklerimi yanlış anlamamış olmasını umarak toparlamaya çalıştım " ya-yani, ben yanlışlıkla kafana top attım. Sende bayıldın ve seni okulun revirine getirdim. Çok ama çoook özür dilerim. Hepsi benim mallığım. Isteyerek olmadı. Yani ben isteyerek atmamıştım o topu. Ahh lanet olsun bana ! Böyle bir aptallığı sana yapmamalıydım. Lütfen, lütfen affet. Çok çok özür dilerim. Sen iyi misin ?! " evet cidden tek nefeste konuşmuştum. Kendimi şiddetle içimden alkışlarken " önemli değil. " dedi. Evet sadece bunu söyledi. Ama hâlâ şaşkınca bana bakıyordu. " bir şey sorabilir miyim ? " diyerek bana bakmaya devam etti. Ilk önce ne diyeceğimi bilemedim. Ardından otomatikmen dudaklarım oynadı " ta-tabii " dedim. Off bir de kekelemesem.
" şey sen cennetten mi geldin ?" diye sordu ciddi ciddi. Bir " ha? " çıktı ağızımdan. Ben ona o bana mal mal bakışıyorduk. Cennetten mi gelmiştim ben ? Yani.. bilmem ki.. ciddi ciddi düşünüyordum. Tam anlamadığımı söyleyecektim telefonu çaldı. Hemen ayağa kalkıp telefonu kulağına götürdü " efendim Şeyma " dedi bir süre bekledikten sonra " şey.. ben hemen geliyorum. Evde anlatırım. " dedi ve telefonu kapattı. Bana dönüp " benim gitmem lazım. Arkadaşlarım endişelenmiş. Beni buraya getirdiğin için sağ ol. " dedi ve gülümsedi. Off ! Cidden o gülümseme başka kimde vardı ? Bence bu kesinlikle eşsiz bir gülümsemeydi. Ona aitti. Ona ait olduğunu belli ediyordu.
Hemen bende ayağa kalktım. Ve gülümsedim. Yani tamam belki onun kadar şirin gülümseyemiyordum ama bu tatlılığa karşılık vermeyen yoktur diye düşündüm. " tamam. Ee aslında ben açıcaktım telefonu ama şey olur diye açamadım. " dedim çekinerek. " önemli değil, anlıyorum. " dedi ve tekrar gülümsedi. Ahh yapma !. Ellerim titriyordu. Çantasını alıp yavaşça kapıdan dışarı çıktı. Ben ise gülüşünü çoktan ezberlemiştim...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.