Kar yağışı önceki gece geç saatlerde durmuş, geceden sabaha yollar iyice açılmıştı. Buz tabakası yalnızca yol kenarlarında, kaldırım diplerinde, çatı pervazlarında kalmıştı.
Atlas'ın motosikletinden fakülte binasının önünde indim.
Önceki gece dışarıdan söylediğimiz yemeği yemiş, geç saate kadar film izlemiştik. Birlikte geçirdiğimiz iki günün ardından iletişim düzeyimiz aklı başında iki insan gibi sohbet edebilir hale gelmişti. Ev ortamının rahat olduğunu kabul etmek zorundaydım. Okula geldiğimden beri yurtta kalan ve odasında ayakkabıyla gezen biri olarak halıya basmanın ne kadar kıymetli bir şey olduğunu anlamamı sağlamıştı. Şimdiyse, görüşür haberleşiriz şeklinde bir vedalaşmanın ardından kürkçü dükkanına dönüyordum.
Yüzlerce kişinin doldurduğu kalabalık amfiye girdiğimde ortama yoğun bir sınav tedirginliği hakimdi. Kendi sınıfımın yanı sıra üst sınıflardan gelen birçok kişi vardı ve herkes elinde notlarla son tekrarları yaparak sınavın başlamasını bekliyordu.
Vakit gelince hoca asistanlarıyla birlikte gösterişli bir şekilde içeri girdi. Asistanları elden ele dağıtılmak üzere sınav kağıtlarını sağ baştan yolladı. Önüme gelen kağıda baktım. Alt maddeler içeren beş ana soru vardı. Tamamı Atlas'ın çalıştırdığı sorulardı. Kendi kendime gülümsedim. Yarım saat bile sürmeden yüz puanlık cevap kağıdımı hocanın masasına bırakıp, kuş gibi hafiflemiş şekilde salondan ayrıldım. Atlas'a bir teşekkür mesajı yazdım. Ardından günler öncesinden planladığım ve hava durumuna rağmen ertelemediğim görüşme için yola çıktım.
Kaya Korkut, babamın eski dostlarından biriydi. Birlikte okudukları üniversitede birkaç sınıf alt devresiydi. Eski bir dağcıydı. Timur Özgen - Kenan Dorukan dostluğunun en yakın tanıklarındandı. Yıllarca onların kurduğu kulüpte hocalık yapmıştı. Babamlar Pobeda için yola çıkmadan kısa bir süre önce Kenan Dorukan'la yaşadığı bir tartışma sonrası kulüpten ayrılmıştı. Olayı annem sayesinde biliyordum.
Kaya abi, kulübün mali işlerine bakan Kenan Dorukan'ın hesaplarda usulsüzlük yaptığını tespit etmişti. Daha neyin ne olduğu anlaşılamadan çıkan kavga sonrası kulüpten atılmıştı. Babam Pobeda tırmanışı sonrası bu konuyla bizzat ilgileneceğini söyleyerek yola çıkmış fakat geri dönememişti.
Annemin Kaya abiyle yeniden iletişime geçmesi, olaydan yıllar sonra, Kenan Dorukan'la yaşadığı tartışmadan sonra gerçekleşmişti. Kaya abi, babamın dürüstlüğüne güveniyordu ve onu hep dost saymıştı. Fakat Kenan Dorukan hakkında aynı şekilde düşünmüyordu. Üstelik haklı sebepleri, elde delilleri vardı.
Ve şimdi benim de bu delillere ihtiyacım vardı.
Sporu bıraktıktan sonra üniversiteye dönüp yüksek eğitimini tamamlayarak hoca olan Kaya abi, şimdilerde aynı üniversitede doçentti. Aramam onu çok sevindirmiş, benimle görüşmeyi memnuniyetle kabul etmişti. Okuldaki odasında gerçekleştirdiğim ziyarette çayını içerken ona oraya geliş amacımı açıkladım. Bu bir hal hatır sorma görüşmesi değildi. Konu oldukça ciddiydi.
"İpek'ciğim, annenle yıllarca konuştuğumuz bir konu bu. Ben Kenan'dan kendimle ilgili haklarımın tamamını aldım. Babanın hakları konusunda ise annene yardımcı olmak istedim. Fakat annen tıpkı baban gibi doğru dürüst bir insan. Karşılarındakinin ne çeşit bir pislik olduğunu kabullenemediler hiçbir zaman. Rahmetli baban sağ iken, arkasından dönenlerin farkında değildi. Annen ise, olayın hukuk yoluyla tertemiz çözüleceğini zannetti. Yıllarca mahkeme salonlarına gitti geldi yıprandı kadın. Bense kirli oynaması gerektiğini hep söyledim ona."
"Ben de öyle düşünüyorum Kaya abi. İstanbul'a gelişimin tek sebebi bu."
"Peki annenin haberi var mı bu amacından?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
POBEDA
General Fictionİpek ve Atlas. İki ünlü dağcı, sıkı dost, hayata ve kadere ortak iki babanın çocukları. Sekiz yıl önce; dünyanın en zorlu 7000'liği kabul edilen Pobeda dağı tırmanışı İpek'in babasını hayattan aldığında, küçük kız henüz on yaşındaydı. Yıllar sonra...