Billie Jean

7.3K 750 651
                                    

Bölüm Şarkısı: Chris Cornell - Billie Jean (Cover)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm Şarkısı: Chris Cornell - Billie Jean (Cover)

Aylardan beri ilk kez aynı ortamda baş başaydık. Herşey normal olsa bile yaşanan bunca şeyin ardından aynı havayı solumamız normal sayılmazdı ama zaten hiçbir şey normal değildi. O biliyordu, ben de farkındaydım. İçeri girdikten sonra kendiliğinden salona yöneldi, rahat tavırlarla kitaplığa göz atmaya başladı. Dağcılık içerikli bir kitap buldu orada.

"Bunu okumamışım ben. Yeni mi çıkmış acaba?" diye sordu ama daha çok kendi kendine konuşur gibiydi. Kitabın ilk sayfalarını açtı. Basım tarihini görünce, "Evet yeniymiş." dedi.

Kitapla ilgisini bu noktada yitirerek aldığı yere geri bıraktı ve bakışları bana döndü. Üzerime kilitlenen keskin bakışlarında en ufak bir çekinme yoktu. Karşımda öylece herhangi bir günde ziyaretime gelmiş gibi bir tavırla dikilirken özgüveniyle dağları aşıyordu. İçeri girdiği andan beri eskinin tanıdık parfümüyle doldurmuştu odayı. Hiç değilse bu değişmemiş diye düşündüm ama aynılığı bununla sınırlıydı. Koyu renk bir pantolon, üstüne koyu renk ince bir triko giymişti. Esmer teni, kazağının geriye sıvanmış kollarından ve açık yakasından görünüyordu. Saati çok şıktı. Hep iyi giyinirdi zaten. Saçı sakalı pırıl pırıl düzgün kesimliydi. Eski kulak hizası boyunu kısalttırmıştı. Küpesi de yoktu bir süredir. Bu değişimleri tıpkı kişiliğinin gittikçe öne çıkan öğeleri gibi yeni keşfediyordum.

Ağzından çıkacak her sözcüğü endişe içinde beklerken ayakta duracak gücü bulamamıştım kendimde. Buraya ne sebeple gelmiş olabileceği üç aşağı beş yukarı belliydi. Belki ayakta duran ve güçlü izlenim veren taraf ben olmalıydım ama buna odaklanacak bir psikolojide değildim. Sonuç olarak kollarını kavuşturmuş, sırtını kitaplığa dayamış bir halde tüm endamıyla karşımda dikilen oydu. Bense üzerimdeki eşofmandan hallice giysilerle çöktüğüm koltukta ellerimi kenetlemiştim birbirine.

"İyi görünüyorsun." dedi. İyi görünmediğimi biliyordum, üstüne yorum yapmadım. Tepkisizliğim dikkatini çekmişti. "Seni tedirgin mi ediyorum?" diye sordu kollarını çözerek. Elbette ediyordu ve farkındaydı. Bu kedi fare oyununda herkesin rolü açıktı. Rahatlatmak istercesine parmaklarını kıtlattı. Bir an için yaşı kadar genç görünmüştü gözüme. "Amacım bu değil çünkü." dedi.

"Amacın ne ki ben bilmiyorum." dedim nihayet sesimi bularak.

"Konuşmamız gerektiğini biliyorsun."

"Neden konuşmamız gerekiyor?" diye üsteledim. Kafasını hafifçe yana eğerken bana sempati duyduğunu gösteren kibar bir gülümseme belirdi yüzünde. Gözleri hala karanlık bakışlarla örtülüydü oysa ki.

"Kaç ve saklan taktiğini uygulayacağın kişi ben değilim İpek. Gerçi aylardır uyguladığın çeşitli taktikleri düşündükçe belki de ders almalıyım senden."

İşte böylece açıldı ilk kutu. Aylardır uyguladığın taktikleri düşündükçe diyerek nerede durduğumuzu açıkça ortaya koymuştu. Hakkımda bir şeyler biliyordu. Belki herşeyi biliyordu. Suskunluğumun duruma bir faydası olmadığını bilsem de yine de sessiz kaldım.

POBEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin