Hayattan soğumuş bir vaziyette balkonda oturmuş manzarayı seyrediyordum. Dünki sabahla bu sabah bir mi? Halâ o olayın etkisindeydim.
Sabahın henüz erken saatleri olmasına rağmen gözüm telefondaydı. Kerem arar diye umut ediyordum. Kalbini kırmıştım. Ve hepsi o tanımadığım iğrenç adam yüzündendi.
"Yine mi uyku tutmadı? Rahat edemiyorsun herhalde burada?"
"Yok, rahat ediyorum. Siz alışmışsınız tabi bu görüntüye. İstanbul'da böyle manzarayı nerede bulacaksın?" dedim, asıl sebebimi es geçerek. Bilmiyordu herhalde. Bilmesin zaten, utanırdım. Utanıyorum ki zaten...
"Haklısın. Neyse ben odamdayım. Bugün çalışmıyorum." deyip gitti.
Bende mutfağa girip çay koydum. Kafamı meşgul etmek istiyordum. O iğrenç şeyin aklımdan çıkmasını istiyordum ama bu çok zordu. Çünkü her şeyi bedenim de hissediyordum.
Kahvaltılıkları masaya yerleştirdim. Zeytin, peynir, domates, salatalık...
Su kaynamaya başlamıştı. Biraz daha bekledikten sonra çayı koydum. Ardından yumurta ve sucuğu çıkarıp sucuklu yumurta pişirdim.
"Aaa ama kızım böyle olmaz ki. Sen misafirsin ama sanki misafir olan benim."
"Halacığım olur mu öyle şey? Ben misafir falan değilim ayrıca."
"E öyle olsun bakalım. Bugün kayınbabamın yanına gideceğim, sende gelirsin değil mi?"
"Gelirim."
"Bugün pazar, Murat işe gitmeyecek. Çağırayım da gelsin kahvaltıya." dedi ve gitti.
Masaya bardak ve çatalları da koyduktan sonra oturdum sandalyeye. O sıra telefonuma bildirim geldi.
"Konuşmak istiyor musun?.." diye mesaj atmıştı gönlümün efendisi.
"İstiyorum..." der demez aramıştı.
"Hala, Kerem arıyor ben odadayım, siz oturun masaya!" diye seslenip kaldığım odaya gittim.
"Günaydın." dedi. Sesi uykuluydu, yeni uyanmıştı herhalde.
"Günaydın."
"Nasılsın? Daha iyi misin?"
"Değilim, iyi değilim. Her geçen saat daha kötü oluyorum, aklımdan bir türlü çıkmıyor..." dedim, gözlerim dolmuştu bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
zamaN 5 Vakittir 2 (BİTTİ)
SpiritualzamaN 5 Vakittir'in devamı... Keyifli okumalar dilerim... "Tamam. Her neyse. Kerem, abiciğim, sen Sena'yı evine bırak. O iti görürsen de, acımadan indir yumruğu." dedi Selim abi. Yürüyorduk. Yan yana. Evimin önüne gelince bana kartını uzattı. Nere...