( Şarkı: Avril Lavigne=What The Hell )
Okuduğum satırlarla titremeye başladım. Tanrım, ondan deli gibi korkuyorum. Benim yüzümden çocukların da başına bir şey gelmesine izin veremem. Bundan sonra onlardan uzak duracağım, ne kadar zor olsada…
-Selena’nın Anlatımı-
“Evet, Demi”
“Emily çok güçlü. Onu böyle görmek istemiyorum!”
“Bende. Ama Calvin’in ne kadar tehlikeli olduğunu ve neler yapabileceğini düşün.”
“Ahh… Tanrım!! Düşünmesi bile korkunç!”
“Katılıyorum. Emily’nin halini düşünmek bile istemiyorum.”
“Bende…”
“Demi kapatmam lazım Emily geliyor!”
“Tamam, ona iyi bak bende en kısa zamanda onu görmeye geleceğim.”
“Tamam, görüşürüz…”
“Görüşürüz…”
---
“Emily, nasılsın tatlım?”
“Daha iyi. Kiminle konuşuyordun Sel?”
“Hiç kimseyle. Yani-yani Justin’le”
“Neden?”
“Buluşucaktıkta, menajerinin yanına gitmesi gerekiyormuş, buluşamayacağımızı söyledi.”
“Hmm… Anladım. Senin adına üzüldüm Sel.”
“Aaahh… Boşver önemli değil!”
Emily, yanıma gelerek koltuğa oturdu. Mesajı gördükten sonra saatlerce ağlamıştı ama şimdi iyiydi. En azından dıştan bakıldığında…
“Em, akşam bir parti var! Hadi gidelim de biraz kafa dağıtalım. Ne dersin?”
“Sel, hiç gitmek istemiyorum!”
“Bir daha düşündüm de sana sormuyorum. O partiye gidiyoruz!”
<><><><><><><><><><><><><><><><><><>
“Selenaaaaaaaaaaaaa……”
“Ne bağırıyorsun ya… Ne var?”
“Aman Tanrım!!”
“Hey, ne, ne oldu?”
“Harika görünüyorsun!”
“Senin kadar değil!” Em, bu dediğime gülümsemişti, tabi ki bende ona karşılık verdim.
Benim üzerimde; siyah, göbek ile belin birleştiği tarafın açık olduğu, yırtmaçlı ayrıca tek omuz bir elbise vardı. Saçlarımı düzleştirmiş ve salık bırakmıştım.
Emily’ninki ise daha az dekolteye sahipti; mercan renginde, üzerinde gümüş rengi pulları olan, balık etek, tüllü, çok ama çok az bir göğüs dekoltesine sahip bir elbiseydi. Saçlarını ise salık bırakmıştı. Çok şeker ve güzel görünüyordu.
“Hazır mısın Em?”
“Evet. Gitmek zorunda mıyım?”
“Evet!! Hem biraz kafa dağıtırsın.”
“Off!! Peki tamam!”
-Emily’nin Anlatımı-
Parti alanına geldiğimizde, müzik sesi dışarıya kadar geliyordu. Bazıları içerdeyken, bazıları ise dışarıda, bahçede eğlenmeyi seçiyordu. Herkesin üzerinde abiye elbiseler olduğundan çekiştirip duruyorlardı. Size söylemedim değil mi? Partinin konsepti bu! Yoksa kısa elbise giyerdim emin olun!!
İçeri girdiğimizde, Sarah ve Jack yanımıza gelmişlerdi. İkisine de sarıldık.
Sarah ve Jack bu partinin sahibi. Şöyle ki; bu ikisi sevgililer. Sarah’ın annesi ve babası Jack’le görüşmesini yasakladı. Bir gün Sarah, anne ve babasınla çok büyük bir kavga etti, evden kaçtı ve bu ikisi beraber yaşamaya başladı. Sarah’ın hala hamile kalmadığına ve ya Sarah ve Jack’in hala evlenmediğine inanamıyorum doğrusu.
<><><>><><><><><><><><>
Harika! Burada can sıkıntısından ölebilirim! Off…!! Sel, Justin’i gördü ya… şimdi kim bilir ne yapıyorlardır. Ben eve gitsem bir şey olmaz ya… Hem şimdi Selena, sabaha buradan anca çıkar ve ben tek başıma sabaha kadar bekleyemem! Bencede, eve gitmek en iyisi.
Yukarı kata çıkarak, Selena’yı aramaya başladım…
2. Katta bulamayınca, 3. Kata çıktım.
Tam burada da yok, geri döneyim diyecektim ki, en köşede Justinle öpüşmekle meşgul (!) olduğunu gördüm. Tanrım, iğrenç!!
Biraz daha onlara yaklaştığımda Sel’in çantasının yerde olduğunu gördüm. Yerden çantayı alarak, arabanın anahtarını çıkardım. Çantasını tekrar yere koyarak, bir kez daha ikisine baktım. Gerçekten iğrenç!
Zemin kata geldiğimde, tam evden çıkacakken bir şey dikkatimi çekti.
Kıvırcık Saçlar…
Harry!!
Harry bir kızı duvara yaslamış öpüyordu!
Dur bir dakika o-o kız… Ashley!
Tanrım…
Harry onlara baktığımı fark ettiğinde Ashley’den ayrılmıştı. Daha fazla orada kalamazdım. Gözlerim dolmuştu. Neden, bilmiyorum! Onu benden başka birisiyle gördüğümde –özelliklede öpüşürken- kalbim acımıştı! Neden?
“Emily, dur!”
Durmadım!
“Emily, dur!”
Durmadım!
“Emily.! Sana.! Dur.! Dedim.!”
Durmadım!
Arkamdan koştuğunu duyabiliyordum. Şuan nereye gittiğimi bilmiyorum. Sadece bende koşuyorum. Onu görmek istemiyorum. Nedenini bilmiyorum ama kalbim acıyor!
Gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamadım. Ağlamaya başladım. Hem koşuyor, hemde deli gibi ağlıyordum. Harry arkamdan bağırıyordu ama durmuyordum. Onu görmek istemiyorum!
Sonunda yoruldum. Koşacak halim yoktu. Durdum. Bir ağaca yaslandım. Şuan ormanın içindeydim ve burada her şey olabilirdi. Belki gelir bir ayı falan beni yerde kurtulurum!
Birden önüme birisinin çıkmasıyla çığlık atacaktım ki, ağzımı kapattı.
“Şşştt… Benim Harry.” Zümrüt yeşili gözleri, karanlığa meydan okuyordu resmen, ben buradayım diyorlardı. Elini ağzımdan çektiğinde “Ne var?” diye atıldım, hemen.
“Göründüğü gibi değil! Aslında göründüğü gibi ama fazla alkol aldım ve-“ daha fazla konuşmasına izin vermedim. Ne diyecekti ki? Hem bana açıklama yapmasına gerek yoktu! Ben onun neyiydim ki? Arkadaştan başka neyi?
“Harold, açıklama yapmana gerek yok! Ben senin arkadaştan başka neyinim ki?”
Gerçekten çoooooook üzgünüm.... Evdeki internet gidince giremedim. Şimdi de arkadaşımdan giriyorum. Sizi çok beklettim biliyorum :( Ben girebildikçe internete girerek yeni bölümleri koyucam. Gerçekten üzgünümmm :( :'( :((

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Forever Love!
FanfictionBir kız düşünün; geçmişte yaşadığı ilişki yüzden artık erkeklere güvenmeyen. Kendini tamamen kariyerine odaklamış. Kendine erkeklerden uzak duracağına dair söz vermiş bir kız. Bir erkek düşünün; asla düzenli bir ilişki yaşamamış. Hayatı boyunca bel...