OTOSTOP

27. Bölüm

Merhaba sevgili okurlarım...

Sürpriz! Biz geldik. Sizde bu güzel sürprizimize karşılık olarak bu bölümü oy ve yorumlarla doldurmak ister misiniz? :)

Keyifli okumalar...

27. Bölüm

Bir idam sehpası kuruldu ve iki urgan sallandı. İki beden sehpanın önüne getirildi ve ikisinin de boynuna urgan geçirildi. Bir ceza vardı ama iki sanık asıldı. Asılan sanıklardan biri masumdu, birisi ise suçlu.

Bir masa kuruldu ve üç yargıç oturdu. Üç yargıç kendi arasında karar verecek, birini suçlu ilan edip diğerini serbest bırakacaktı. Onlar için yapılan eylemin sonucu ölümdü. Çünkü cana can ile cevap verilecekti.

Cellat göründü, yüzünde siyah bir maske, elinde sivri uçlu bir hançer ile. İlerledi, ilerledi ve iki sanığın tam karşısında durdu. İdam sehpasına baktı ve karar için yana kaydı.

Suç, işlenen bir cinayetti. Ceza ise idamdı.

Yargı masası kuruldu ve tokmak vuruldu. Sanıkların boynunda halat, son cümleleri soruldu. İki sanık yutkundu ve ilk söz hakkı sağdakine verildi. Sağdaki eylemi yapan cinayeti işleyendi. Ve yalanlarla göz boyayarak yaptığı eylemi inkar etti. Yargıçlar düşündü, kendi aralarında konuştu ve tokmak vuruldu. Söz hakkı bu sefer soldakine geçti. Tek suçu susmaktı. Ve sustuğunu dile getirerek, işlenen gerçek suçun üstünü örttüğünü kabul etti. Yargıçlar düşündü ve göz göze geldi.

Tokmak yeniden masaya vuruldu ve karar verildi. Yargıçlar ayağa kalktı, cellat sehpanın yanında yerini aldı. Verilen kararı büyük bir iştahla beklerken sağdaki huzursuz soldaki başı dikti. Ortadaki yargıç söze girdi. İki suçluya baktı. İkisi de nezdinde suçluydu ama sadece birisi idam edilecek, diğerinin özgürlüğüne izin verecekti.

Ve sonuç açıklandı. Yapan kurtuldu, susan kurtulamadı. Yani işin özü, eden kurtulur fakat diyen asla kurtulmaz.

Zafer kan bulanan eline şok olmuş bir vaziyette bakarken Serkan'ın soluğunu kesip celladı olduğunu henüz idrak edememişti. Şaşkınlık denizinde kulaç atarken üstüne bir beton gibi düşen adamın kanında boğulacağının farkında bile değildi. Zaman çok farklı bir döngüyle tekerrür ederken istemeden de olsa kana bulanan ellerine bir kabustan uyanır gibi baktı. Boğazından geçen yutkunuş genzini yaktığında burnuna dolan kan kokusu öksürmesine ve midesinin bulanmasına neden oldu.

Aniden üzerindeki adamı atıp ayağa kalktığında olduğu yerde sendeledi ve lavaboya koşamadan olduğu yere kusmaya başladı. Bir kabusun eşiğindeydi ve ayık kafada olmadığı için yaşananları henüz idrak edemiyordu. Kendisini avutuyordu ama arkasını dönüp baksa bir yıkıma yeniden sebep olduğunu fark edecekti.