13. Bölüm

1.7K 990 1.8K
                                    

Merhaba değerli okurlarım...

Nasılsınız? Keyifler nasıl?

Buraya kitabımızın emojisini alalım. Kimler bizimle 🗡🗡

Keyifli okumalar ❤️

13. Bölüm

"Her yağmurda şemsiye açılmaz

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Her yağmurda şemsiye açılmaz. Bazen ıslanmak gerekir."

-Alıntı

⚔️⚔️

Tanrı, bir evren yarattı. Tam tamına evreni yaratması 6 gününü aldı. Yarattığı evreni güzelleştirmek adına, topraktan insanları var etti. Yoktan var edilen insan yaratılmış evrende sahne aldı. Çünkü bu Dünya yargılanmak için yaratılmış bir sahneydi. Tanrı insanı yaratırken kusursuz davrandı. Düşünebilmesi için en önemli olan şeyi, aklı bahşetti. Yarattığı sahnede yer alan her bir oyuncunun ise aklını kullanmasını istedi. Fakat bu sahnede oyuncular tek bir tarafta yer almadı. İkiye ayrıldı. İyi ve kötünün savaşı ise bu sayede başladı.

Ve bu sahneden sonra bir mahkeme salonu kuruldu. Mahkemenin sonucu ise ya ödül ya da ceza oldu.

İyi olanlar Tanrı'nın buyruğundan şaşmadan onun yolundan giderken, kötülüğün şerbetinden içip de karanlığa kendini teslim edenler şeytanın kölesi oldu. Şeytan, insanı kullandı ve kendisinden milyonlarcasını yarattı.

Ve o milyonlardan bazıları Taşpınar köyünde nefes almaya başladı.

Kafasının içinde tekrar tekrar yankılanan cümle benliğini ortamdan bir an olsun soyutlarken gökyüzünün ihtişamından kopup da evin duvarlarına, oradan da bedenine bir mızrak gibi çarpan keskin rüzgarın etkisinde bile değilken omzuna dokunan el ile irkildi. Melül melül bakan ela gözleri, yaşlı kadının acıdan nasibini almış gözlerine tutunduğunda, rüzgara karşı direnen bedeni ve zihni daha fazlasını öğrenmek için can atıyordu.

14 yıl önce kaybolan küçük bir kız çocuğu...

Taşpınar köyünde yaşanan tüm olayların altında yatan etkenlerden biri de bu olabilir miydi?

"Safiye babaanne, kim o kız?" diye sordu merakla. Gözleri gibi bedeni ve aklı da merakın koynunda kıvranırken soğutkan üşüyen yanakları al al olmuş, elleri ise hafiften morarmaya başlamıştı. Fakat umrunda olmadı. Ne kadar direnirse o kadar direnecek, bu gece bir şeyler öğrenecekti bu kadından. Safiye Hanım bedenini genç kıza doğru biraz daha yaklaştırdığında, sıcacık olan avuçlarıyla genç kızın narin ellerini tuttu. Buz kesen parmakları hissettiğinde gözleri irice açıldı ve hemen kızın narin ellerini dudaklarına yanaştırdı. Sıcak nefesini genç kızın parmaklarına üflerken, "Âh be yavrum, üşüteceksin. Buranın gündüzü ayrı bir dert, gecesi ayrı bir dert. Hadi gel içeride konuşalım," diyerek ayaklanmak istedi fakat buna engel olan Balca'nın elleri oldu.

OTOSTOPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin