İYİ GECELER

756 29 1
                                    

Balık. Ya Nalan Teyze 10 yıldır tanıyosun beni hala balık yemediğimi hatırlayamıyosun. Ne ben seviyorum balığı nede balıklar seviyo beni. Of aç kaldım. Vallaha bu gece aç kaldım.

Tabağımdaki bir gözü çıkmış balıkla bakışıyordum. Ellerim masanın altında hiçbir eylemde bulunmuyordu. Balık yemem ben. Kendimi bildim bileli annemin denemelerine hep ters tepki vermiş yuttuysam kusmuş, ağzıma lokma halinde koyduysa hep dışarı çıkarmıştım. Ve bugün de rekoruma devam edecek ağzıma sürmeyecektim. Tabağımı sessizce yanımda oturan anneme doğru ittirip durumu izah etmeye çalıştım. Ne anlatmaya çalıştığımı anlayan karşımda oturan Mertse bir anda çatalını bırakmış gülmeye başlamıştı. Pardon, anırıyordu. Ben kibar olayım, Nalan teyze üzülmesin diye çabalarken şimdi aileler tüm dikkatlerini yemekten üstümüze çevirmişlerdi. En sonunda dayanamayan Mert’in babası Selim Amca

“Mert hayırdır oğlum, geldiler mi?” dedi.

Biraz sakinleşen Mert derin bir nefes aldı ve gözlerini bana dikip söylememesi için surat ifadeleri yaptığım lafı tüm masaya duyurdu.

“Yok baba, Anka balık yemiyo da, ona gülüyorum. “ dedi. Bok ye Mert. Niye söylüyosun ki. Ay rezil oldum Nalan Teyzeye, Bakim.. valla üzüldü kadın. Ay Allah canımı almasın ya.

“İyi de bu çok normal bir durum? Yemiyorsa yemiyor, sen neden gülüyorsun ki.” Diyip babamla sohbetine devam eden Selim amca lafı Mert’in ağzına tıkmış ve kafamda muhteşem bir törenle günün kahramanı ilan edilmişti. Mertse hala salak salak sırıtıp bana bakıyordu. Ona ben yemekten sonra görüşücem seninle bakışı atıp Nalan Teyze’nin gülümseyerek verdiği boş ve yeni tabağa ortada ki mezelerden doldurmaya başladım. Madem ana yemekten mahrum kalmıştım bende ekmek ve mezelerin tadını çıkarırdım.

“Ne olurdu söylemeseydin. Azar işittin işte babandan. Nalan Teyzeyi’de üzdüm ya!”

Mert’in yatağına oturmuş yeni aldığı müzik cd lerini inceliyorduk. Çok yakın olduğumuz için kollarımız birbirine değiyordu. Halimden memnundum ve kıpırdamak aklıma bile gelmiyordu. Anlaşılan o da rahattı ki bütün dikkatini cd lere vermişti.

“Ben eğlendim. Önemli değil babamdan azar işitmem. Ayrıca annemde üzülmedi. Salak. Neden üzülsün böyle bir şey için. “

Yüz üstü yattığımız için hareketlenip eline bir cd aldı ve etrafında dönüp sırt üstü yatmaya başladı. Bense saçlarımı sol omzumda topladım ve kafamı sol elime koyarak yatakta yan döndüm. Akşamın ilerleyen saatlerinde Mert’le birbirimize saçma saçma hikayeler anlatıp gülmekten yerlere yatıyorduk. Saat iyice ilerleyince de odasındaki tv yi açıp yatağına iyice yerleştik. En sevdim filmin televizyonda yayınlandığı kanalı açtığındaysa bağırarak geçmemesini söyledim ve onlarca defa izlemiş olsam da sanki ilk izleyişimmiş gibi ağzım açık filme bakmaya başladım. Bu filmi defalarca izlediğimi bilen Mert’se sıkıntıdan saçımla oynamaya başlamıştı. Kanalı değiştiremiyordu çünkü bir anlık boşluğuna denk geldiğinde elinden kumandayı çekip bacaklarımın altına koymuştum. Şimdiyse Mert’in eli saçlarımda, gözlerimse filmde, anın tadını çıkarıyordum. Ama bir sorun vardı; filme bir türlü odaklanamıyordum. Saçlarımın oynanmasıyla iyice mayışmış ve gözlerim filmde olsa da Mert’i içeren hayaller kurmaya başlamıştım bile. Nefesini yanağımda hissetmemle hayallerim yarıda kesildi. Çok yakındı. Çok, çok fazla yakındı. Hareket etmemi engelliyordu ve nefes alışlarım hızlanmıştı. Şimdi bi hayal edin bakalım. Birbirini en yakın arkadaş olarak gören iki en yakın arkadaşın adeta sevgilileri aratmayan bir pozisyonda koca yatakta dip dibe oturmaları normal mi? Bi de Mert’in elinin hala saçlarımın uçlarında olması normal mi? Bi de yüzünü bana dönmüş, nefesini yanağıma vermesi normal mi? Burada bir şeyler ters gidiyo ve ben biraz daha yaklaşırsa kendime engel olamamaktan korkuyorum. 

BENİM ADIM ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin