DOKTOR BEY: KIRIK VAR.

547 28 0
                                    

Masmavi bir alandaydım. Benden başka kimse yoktu ama ben kendimi yalnız hissetmiyordum. Aksine; çok huzurluydum. Çok mutluydum. Ve her tarafım bulutlarla çevriliydi. Elimi uzatıp bulutlara dokunmaya başladım. Yumuşacık. Yavru kedi tüyü gibi. Bulutların arasında yürümeye başladım. Sonra daha da hızlandım ve koşuyordum. Saçlarım dalgalanıyor ve ellerimi iki yanıma açmış bulutların içlerine dalıyordum. Sonra yavaşladım ve durdum kendimi bi anda boşluğa bıraktım ve havada bir yaprak gibi yavaşça süzülmeye başladım. Sonra da kendimi bir bulutun üzerinde yatarken buldum. Dünyanın en rahat yatağında yatıyordum. Ardından bir ses geldi.

“Anka…”

Pamuklu yatağımda doğrulup etrafıma baktım. Kimse yoktu. Ve tekrar bi ses daha.

“Anka…” İsmim dudaklarından dökülen bir müzik olmuştu. Çok hoşuma gidiyordu. Gözlerim kapalı saatlerce o sesi dinleyebilirdim.

Ve sonra onu gördüm. Bir bulutun içinden çıkmış bana doğru geliyordu. Koyu renk saçları açımlı, güneşte altın misali parlıyordu ve ıslaklardı. Yeşil gözlerini aramızda mesafeler olmasına rağmen görebiliyordum. Ben orda bulutun üstünde yarı yatar şekilde otururken o da benim hizamda gittikçe bana doğru yaklaşıyordu. O anda fark ettim ki üzerinde bol bir kot pantolondan başka hiçbir şey yoktu ve kaslı vücudu güneşte yanmıştı. Yeni sudan çıkmış olacaktı ki omuzlarında hala benek benek sular vardı. Allahım harika görünüyordu. Mükemmel hatta. Kusursuz. Ve gülümsüyordu. Ay gülümsüyordu. O an nefesimi tuttuğumu boğulmaya başladığımda fark ettim. Bir dakika nasıl nefes alınıyordu? İçimize çekiyoduk de mi? Unuttum. Ay ölücem şimdi.

Hey yavrum beee! Analar neler doğuruyo ulan ya. Yürüyüşe, boya posa bak. Nasılda sırıtıyo kerata. Gel. Gel gel.  İç sesim bütün sapıkça fantezilerini dile getirmeye başlamıştı bense sadece Mert’e bakıyorum.

Tam önümde durdu ve elini bana uzattı.

“Hey..”

Elini tutup ayağa kalktım.

“Hey.”

Tatlı bir rüzgar saçlarımı savuruyordu ve Mert’in parfümünü burnuma getiriyordu. Bir eliyle elimi tutarken diğer eliyle de önüme gelen saçlarımdan birini kulağımın arkasına sıkıştırdı ve elini yanağıma koyup bir süre öyle kaldı. İkimizde konuşmuyorduk. Sonra gözlerimin içine bakıp yavaşça bana doğru eğildi. Aramızda santimler kalmıştı. 5 cm..4 cm…3 cm…2 cm…1 cm..

Ve annem ağzında kocaman bir düdükle bir anda aramızda belirdi.  Bir tarafında Mert diğer tarafında ben vardım ve düdüğü tüm gücüyle üflüyordu. Neye uğradığımı şaşırdım. Ve bağırarak

“ANNE! NAPIYORSUN YA! ÖPÜŞECEKTİK!” dedim. Ve Mert arkasını dönüp gitmeye başladı annemse hala düdüğü çalıyordu. Kulaklarımı kapatarak Mert’e seslendim.

“Hayır gitme! Mert. Dön ve buraya gel. Mert öp beni.”

“Öp beni.”

“Anka..”

BENİM ADIM ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin