DAĞ EVİ

609 23 5
                                    

Merhaba, bu bölüme biraz güzel başlayalım dedim o yüzden başları okurkan Artic Monkeys-Flourscent Adolescent dinlerseniz daha renkli olur. Sonradan Tom Odell- Another Love'a geçelim. İyi okumalar. 

Üçüncü haftanın sonlarına doğru tekrar doktor kontrolüne gittim. Bu sefer annemle yanımızda Mert’te vardı. Gelmesine gerek olmadığını söylemiştim ama o ısrar etmiş, yanımda olmak istediğini söylemişti.

                                     

Arabadaydık. Mert annemle ön koltuklarda oturuyor bende arkada ayağımı uzatmış camdan dışarı bakıyordum. Doktora gitmekten pek hoşlanmıyordum. Ben doğallığı seven bir insandım. Doktorlarla pek işim olmazdı. Büyüyünce şehir dışında kendime ait bir çiftlikte yaşama planları yapıyordum. Üniversiteden mezun olduktan sonra iş yerimi küçük bir kasabaya kuracak ve ömrümün sonuna kadar huzur ve mutluluk içinde domates yetiştirecektim. Kasabada ki herkesle kaynaşıp ahbap olacak, ilaçlarımı kendim yapacaktım. Hayalim buydu. Düşüncelerime dalmışken bir gülümseme yüzüme yayıldı.

Araba hareket etmeye başlayınca hayallerimden sıyrılıp başımı döndürerek anneme baktım. Yüzünde hafif bir tebessüm vardı. Koyu kestane saçlarını bol bir atkuyruğuyla arkasında bağlamıştı. Mavi gözlerini yola dikmiş, odaklanmıştı. Yaşına göre çok genç gösteriyordu. Birkaç ay sonra 44’üne girecek olmasına rağmen 35 lerinde genç bir bayan gibi duruyordu. Annem her zaman enerjik ve hayat dolu biriydi. Şu an yalnızdı çünkü babam fotoğraf çekimleri için şehir dışına gitmişti.

Radyoyu açıp uygun müziği bulana kadar kanallarda dolaşmaya devam etti annem. En sonunda radyodan ümidimizi kesmiştik. Mert torpido gözünü açıp oradaki birkaç müzik cd mi bana uzatarak birini seçmemi söyledi. Tabi ki en sevdiğim gruplardan biri aralarında ampul gibi parlıyordu. Cd’yi çıkarıp Mert’e geri verdim. Sessizce cd yi taktı ve şarkının çalmasını bekledik.

Artic Monkeys-Flourscent Adolescent

Çalıyordu. Bu şarkıyı ve bu grubu çok severdim o yüzden oturduğum yerde hareket ederek annemden müziğin sesini açmasını rica ettim. Bu grubu benim kadar Mert’te çok severdi bu sebeple annem yerine hızla uzanarak müziğin sesini o açtı. Birlikte şarkıya eşlik etmeye başladık.

Şarkının hızlı yerlerinde ben, Mert’i geçiyor, elimdeki sahte mikrofona hızlı hızlı sesimi veriyordum. Mert’te arkasını dönmüş, benimle düet yapıyordu. Bazen fon müziğine dahil oluyordu. Çok zevkliydi. 20 dk lık yolculuğumuzun 3 dk sını böyle ve diğer bildiğimiz şarkılara adayarak geçirmiştik. Arada annemde bize eşlik ediyor veya kahkaha atarak mutluluğunu gösteriyordu. Ama bu mutluluk çok uzun sürmeyecekti. Hiçbirimiz için.

Sandalyeden kurtulmuş, artık koltukaltı değnekleriyle yürüyordum. Alışmam uzun sürmemişti fakat hala tökezliyordum. Bu sebeple annem önden gitmiş, hastanenin kapısını açmıştı. Mert’te yanımda düşme tehlikeme karşı tetikte benimle yürüyordu. Tam kapıya gelmiştim ki bir anda dikkatim ve gücüm kayboldu. Bütün vücudumun kontrolünü kaybederek hissizleştim ve gözlerim kayarak kendimi kaybettim. Mert hızla eğilmiş ve başımı yere çarpmaktan son anda kurtarmıştı. Annem çığlık çığlığa bağırıyor ve yardım istiyordu. Anlayamıyordum, vücudumun hiçbir yerini oynatamıyordum ve sonra sessizce karanlığa daldım.

Gözlerimi açtığımda görüntü bulanıktı ama siluetleri seçebiliyordum. Gözlerimi birkaç kere kırpıştırıp görüntüyü netlemeye çalıştım. Şimdi daha iyi görüyordum. Odada kimse yoktu. Duvarlar beyazdı ve kahverengi iki kapaklı bir dolap dışında bir de yatağımın ucunda aynı renk bir sehpa vardı. Yatağımın yanına bir koltuk çekilmiş ve bana doğru döndürülmüştü. Biri burada oturmuştu anlaşılan. Başımı sola çevirdim ve camdan dışarısını izlemeye başladım. Bulutlar. Sadece bulutları görüyordum ve her zamanki gibi çok güzellerdi.

BENİM ADIM ANKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin