MEHADEŞ

4K 70 14
                                    


Eğriyokuş köyünden döneli bir haftadan fazla olmuş ve İsmail bilardo salonunda ki işinin başına dönmüştü. Kafeyi sabahları saat dokuz civarı açar ve akşamları yedi gibi oradan ayrılırdı. Sadece Cumartesi günleri, çıkış saati akşam on civarlarını görürdü ve bugün yine bir cumartesi akşamıydı. Normal günlerden daha yoğun bir iş gününün sonunda yorgun argın çıkmıştı işyerinden. Yine de evine gitmek yerine önce mezarlığa uğramayı tercih etmişti. Her şeyin başladığı o yere... Yarın Pazar olmasına rağmen evde kalıp dinlenemeyecekti. Celal yine ona bir iş çıkarmış ve yarın için bakımına gitmeleri gereken biri için söz verilmişti. Bir keresinde "bin iki yüz oldu" demişti Celal. "Ne bin iki yüz oldu?" diye sorduğunda, bunun bakımını yapmış olduğu insanların sayısı olduğunu öğrenmişti. İsmail böyle bir çetele tutmuyordu ama Celal'in meşhur defterinde hemen hepsinin kaydı bulunurdu. Yarın işte sayı bin iki yüz bir olacaktı. Mezarlığa yaklaştığında etrafta görünen tek tük varlıklarında hızlıca kaybolduklarını gördü. Özellikle Çanakkale'de ki anlaşma sonrası ününe ün kattığının bilincindeydi İsmail. Diğer âlemin müdavimleri ondan çekinir ve ona karşı daha bir temkinli yaklaşır olmuşlardı. Çoğu zaman tercihleri İsmail'in yoluna hiç çıkmamak olurdu. Bu akşamda alıştığı tepkileri gösteren varlıkları, yarım yamalak bir gülüşle izleyip yoluna devam etti delikanlı. Hedefinde mezarlık yoktu aslında. Asıl gitmek istediği yer, mezarlığın arka tarafında kalan ağaçlık alandı. Oraya vardığında anahtarlığına takılı olan küçük el fenerini açtı. Ay ışığı önünü görmesine yetiyordu ama aradığı otları bulmasına yetmeyecekti. Burada bulunma sebebi sığırkuyruğu adı verilen otlardı ve belki biraz da ısırgan otları bulabileceğini umut ediyordu. Bunu sık yapmazdı aslında ama zaman zaman çeşitli otlardan hocasının öğretmiş olduğu karışımlar hazırlardı evde. Her otun ayrı bir kokusu ve her kokunun apayrı bir enerjisi olduğunu çok önceden öğrenmişti hocasından. Bir de bunları belirli ölçeklerde karıştırdığında akla hayale gelmeyecek etkileri olduğunu da... Varlıklar şuasal canlılardı ve beslenmeleri de nefsi yoldan oluyordu. Özellikle de insanların koklama diye tabir ettikleri şey, onlar için yemek içmek gibi oluyordu. Elde edilen belirli karışımlarla istenirse bir varlığın, naylonun yanması gibi yanıp eridiğini ya da tersine şifa bulup güçlendiğini öğrenmişti genç adam. Otlar hakkında ki bilgisine rağmen bu karışımları ne olur ne olmaz düşüncesiyle hazırlar ama kolay kolay kullanmazdı. Çünkü kullanmasına gerek kalmayacak kadar yetenekli ve güçlü olduğunu bilirdi. "İşte buradalar" dedi sevinçle. O, otları toplarken, ağaçlık alanın içinden gelen seslere önce pek kulak asmamıştı. Çoğu zaman sağda solda duyduğu varlıkların konuşmalarını önemsemezdi zaten, ama bu kez durmak zorunda kaldı. Duyduğu konuşmalar da kullanılan dil, onların her zaman kullandığı lisandan biraz daha farklıydı. Yine kalice konuşuyorlardı ancak bu eski kaliceydi ve eski kaliceyi sadece üst düzey cinler konuşabilirdi. Seslerin olduğu yere doğru usulca yürüdü İsmail. Ağaçların arasında daire şeklinde oturmuş dört İfrit'i gördüğünde ilk dikkatini çeken üzerlerinde ki kıyafetleri olmuştu. "Bunlar kesinlikle sıradan ifritler değiller." diye düşünmüştü. Üçünün üzerinde ki yeşile çalan renkteki kaftanların her bir kenarında, altından yapıldığını düşündüğü işlemeler göze çarpmaktaydı. Dördüncüsü ise kırmızı bir kaftanın içinde ve yüzü örtülü bir şekilde oturmaktaydı. Dördü de bağdaş kurmuş ve kırmızı kaftanlı olanı dinlemekteydiler. İçlerinde en büyüğünün ya da yetkilinin o kırmızı kaftanlı olduğu anlaşılıyordu. Ayrıca bu dörtlü grupta diğer dikkatini çeken ayrıntı da içlerinden birinin dişi oluşuydu. Yüzünü tam seçememişti aslında ama dişi bir ifrit oluşu, hem saçının şeklinden hem de duruşunda ki dişiliğinden belli oluyordu. Henüz İsmail'in orada olduğunu fark etmemiş gibi görünüyorlardı. Doğrusu o an için onlara fark edilmek de işine gelmezdi genç adamın. Eski kaliceye olan hâkimiyeti az olduğundan neler hakkında konuştuklarını tam olarak anlayamamıştı.

MÜHRÜVEKİL ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin