BÖLÜM ON ÜÇ

13 9 1
                                    

Cece'nin çığlığı Güllütepede yankılandı. Cece'nin çığlığı yüzünden Sima epeyce korkmuştu. Gür seslere karşı bir korkusu vardı. Daha doğrusu ani seslere karşı büyük bir korkusu vardı. Aniden telefonu çalınca veyahut kapı zili çalınca tüm vücudunu büyük bir korku sarıyordu. Sima Cece'nin çığlığını duyduktan sonra yere düştü nefes almakta zorlanıyordu. Cece'nin çığlığı boşunaydı. Gelen Talip Babuş'tu. Talip Babuş, siyah kıvırcık saçlı 35 yaşlarında gözlüklü 1.80 boyunda bir adamdı. Yüzünün sempatik olmasından dolayı ve bir baba gibi özlü sözler söylemesinden dolayı isminin yanına "Babuş" kelimesini koydular. Talip Babuş hemen Sima'nın elini tuttu.

Talip Babuş: Sakin ol güzelim. İlk önce kısa nefesler al.

Sima: Pe..Peki

Talip Babuş: Şimdi kendini en huzurlu olduğun güne götür. Ve derin bir nefes alarak bir dilek dile Allahtan umarım bundan sonraki günlerde beni çiçekli yollar karşılar.

Sima, bu sözlerden sonra nefesini kontrol edebiliyordu. Yavaşça yanındaki siyah koltuğa oturdu. Ve odayı inceledi. Oda oldukça büyüktü. Duvarın 4 köşesi de kırmızı ve siyahtı. Duvarlara asılı değişik bir o kadar da anlamlı resimler vardı. Sima'nın gözünün en çok takılı kaldığı şey de koca bir dolabın içindeki kalınlı inceli bir sürü kitaplardı. Kitap incelemeyi seviyordu Sima ama kızarlar diye incelemedi.

Cem: Cece Yogi nerede?

Cece: iki dakikaya geliyorum dedi.

Talip Babuş: Susun bir dakika. Sima şimdi olayları anlat.

Sima içinden "Ben şimdi bu kadar olayı nasıl anlatırım ki" dedi.

Sima: Okuma yazması olmayan bir teyze oğlunun mezarını bulmak için benden yardım istedi. Bende yardım ettim. Sonra teyzeye ben bir yakınıma dua edeceğim uzun sürecek sen git istersen dedim. Teyze gitti. Sonra bende dua ettim. En sonunda eve giderken merdivenden düştüm ve hafızamı kaybettim.

Talip Babuş: Hikayen bu kadar masum olamaz.

Sima: Ne demek istiyorsunuz?

Cem: Sima yanlış anlama ama peki Cebrail ne alaka?

Sima: Bana yardım ettiğiniz için teşekkür ederim ama ben gitmek istiyorum.

Cem: Bak Sima sen olayı anlatmadan seni gitmek istediğin yere götürmem. Zaten otobüs de bulamazsın yol yapımı var. 

Sima: Beni zorlayamazsın.

Tüm bu olaylar konuşulurken Romeo geldi. Romeo 28 yaşlarında gözleri yeşilin en karanlık tonu olan 1.82 boylarında çatık kaşlı kumral biriydi.

Romeo: Eğlence var ve ben kaçırıyor muyum?

Cece: Ro..Romeo açıklayabiliriz.

Romeo: Ama sen açıklarsan tüm bu oyunun tadı kaçar.

Cem: Beni Romeo ile yalnız bırakın.

Romeo: Ah yapma Cem ben Şu kızla baş başa kalmak isterim.

Cem: Romeo doğru konuş.

Romeo: Cümleme yanlış anlamlar katmak isteyen sensin. Hey kız senin adın ne?

Sima: Si..Ma

Romeo: Gidebilirsiniz biz Sima ile hayatın simasını konuşacağız.

Cece, Cem'in kolundan tutarak zorla çıkarmaya çalışırken Yogi gelir.

Yogi: Geldim... Geldim... Acele olan iş ne?

Romeo: Yanlış zaman yanlış insan.

Cece: Hadi... Hadi çıkıyoruz.

Cece, Cem, Talip Babuş ve Yogi odadan çıktılar. Sima'nın içi ürperiyordu. Ama arsızlığından ödün vermiyordu bakışlarıyla resmen seni umursamıyorum diyordu. Romeo alaycı bir gülümsemeyle kitaplığa doğru yöneldi. Ve eline aldığı kitabın sayfalarını yavaşça karıştırdı.

Romeo: Sima ne demek?

Sima: Yüz veya yüz şekli.

Romeo: Şimdi bana söyle Sima neden kendini egonla yönetiyorsun?

Sima bu cümleyi duyunca oldukça şaşırdı ama ödün vermedi. Arsız ve alaycı bir şekilde ona baktı.

Sima: Romeo hiçte romantik değilsin. Lakaplar genellikle karakterle uyuşur ha ama pardon senin karakterin yoktu.

Romeo: Ah şu 16 yaşındaki kızların arsızlığına bayılıyorum. Sanki beyaz atlı prensi yolda ve onu çok yakın bir zamanda kurtaracağını düşünürler. Ve bu yüzden çok cesaretlidirler hiç bir şeyi kaybetmeye korkmazlar, yalnız kalpleri dışında ama gel gör ki ortada ne beyaz at ne de prens yoktur. Ve böylece kaybetmeye korktukları kalplerini unuturlar.

Sima: Bu kitapların senin olduğu belli ama bu kitaplardan ne kadar ders aldığın belli değil. Ayrıca benim yaşım 16 değil.

Romeo: Ufaklık dış görünüşün 20 gösterse de senin elinde bir aptal gibi kalbinin olduğunu gördüm.

Sima: Mübaala dünyanda sana başarılar. Ama tahminlerinin hepsi yanlış. Sizin gibiler kendini çok iyi analiz eden kişiler olarak görür sanki bir psikolog gibi.

Romeo: Psikoloğum.

Sima bunu beklemiyordu. Kaçmak istiyordu ama bu sözün altında da kalmak istemiyordu.

Sima: Seni kesin sınavsız almışlardır okula bir psikopat nasıl psikolog olur ki?

Romeo: Gel bakalım ufaklık.

BİR KADIN BİN OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin