BÖLÜM İKİ

85 22 39
                                    

Kendi kendine konuşması bittikten sonra epeyce yol yürüdüğünü fark edip oturacak bir yer aradı Sima.
En sonunda en kuytu köşede büyük bir taş bulup hemen üzerine oturdu. Şimdi ne yapacağım? Diye sordu kendine genç kız. Oturduğu yer kendisine sorduğu soruyu unutturacak kadar güzel ve ıssız bir köşeydi. Birileri taşın etrafındaki duvarlara ruhunu katmıştı. Duvarlar umudun en renkli tonlarına boyanmıştı. Sima kendini evinde hissetti. Ama ailesiyle yaşadığı evdeymiş gibi değil. Sanki hayalini süsleyen evdeymiş gibi hissetti. Sima'nın aklına sabah bulduğu defter geldi. Çantasını açıp defteri okumaya başladı. Bu her türden yazıların bulunduğu bir defterdi. Sima kendini birden Dünya'nın en şanslı insanı hissetti. 

Sayfa 1
ŞİİR
Kendimi ne zaman yalnız hissetsem bir yudum İstanbul içerim.
İçerim ki sarsın her zerremi tüm kalabalıklığıyla.

Sima bu kısa şiiri okuduktan sonra bunu yazan kişiyi düşündü. Yalnızlığını nasıl bu kadar kısa bir şiire sığdırabildiğini, kendini ise bu koca Dünyaya nasıl sığdıramadığını düşündü. Bir sayfa daha çevirmeye daha yüzü olmadığını hissetti. Defteri kapatıp çantasına geri koydu. Etrafı incelemeye devam etti. Zaman diye bir kavram olduğunu unutmuştu Sima. Birden yalvarma sesleri duydu genç kız köşeden. Merak edip sessiz adımlarla köşeye doğru ilerledi. Korkunun tadını her adımında vücudunda daha da hissetti. Nihayet köşeye vardı genç kız. Başını sağa doğru çevirdiğinde bir silah sesi duydu. Genç kız irkilerek geriye doğru sıçradı ve ayağa kayıp kafasını yere sertçe çarptı.
Sima uyandığında etrafında siyah takımlı 3 adam vardı. Adamlardan ikisini daha önceden görmüş gibiydi. Ama gözü bir tanesini hiç çıkaramamıştı. İçlerinden kirli sakallı,uzun boylu yüz hatları belirgin 20 küsur yaşlarında olan siyah takımlı adam konuşmaya başladı.
- Cüneyt baba biz senin dediğin adamı vururken bu bizi izliyormuş. Sonra bayıldı kendini ele verdi.
Cüneyt baba: Demek bu aptal kız korkudan bayılmasaydı fark etmeyecektiniz Pariz?

Sima içinden Pariz diye isim mi olur? Diye geçirdi.

Pariz: Seçtiğimiz oldukça ıssız bir yerdi. Bu kızın orada olması tamamen tesadüf. 

Cüneyt Baba: Ben sana diyorum hata yapma Pariz sen diyorsun tesadüf. Aşk tesadüfleri sever Pariz Ben değil.

Cüneyt baba dedikleri adam orta boyda hilal bıyıklı kare gözlüklü oldukça değişik ses tonuyla insanı etkileyen birine benziyordu.

Pariz' in yanındaki takım elbiseli adam ise siyah sakallı kel bir adamdı o da orta boyluydu bu adam söze başladı.

Mesken: Haklısın baba yaptık bir cahillik. İzin ver sıkayım kafasına.

Cüneyt baba: Oy oy beni nasıl da düşünürmüş küçük Pandam.

Pariz gülmesini tutamaz.

Cüneyt baba: Bana bak Paris çakması ben sizi bulduğumda daha çok küçüktünüz. Sizi aldım büyüttüm kendi evladım gibi. Şimdi siz emeklerimi boşa çıkartıyorsunuz.

Mesken: kız ayık galiba baba.

Sima zar zor ayağa kalkarak söze başlar

Sima: Siz kimsiniz? Neden o zavallı adamı öldürdünüz? Ailesini de mi hiç düşünmediniz?

Cüneyt baba kaş göz işaretleriyle Pariz ve Meskeni odadan çıkarır.

Cüneyt baba: İnsanlar her zaman suçun niteliklerine bakar küçük kız. Senin adın neydi?

Sima: Sima... Sima Aydoğan.

Cüneyt baba: Söylediklerime kulak ver.

Şimdi ben bu adamı öldürdüm diye beni suçlu görüyorsun değil mi?

BİR KADIN BİN OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin