BÖLÜM ALTI

34 18 15
                                    

Sima'nın çekmecesini karıştırırken gören Cebrail şaşkın ve sinirli bir şekilde Simaya baktı.

Cebrail: Sen ne yapıyorsun?

Sima: Afedersiniz Cebrail bey ama siz ne dediğinizi unuttunuz mu? Bana burayı temizle dediniz.

Cebrail: Tamam çıkabilirsin Saliha.

Sima: Ama daha temizlik bitmedi.

Cebrail: Sana çıkabilirsin dedim.

Sima: Peki beyfendi.

Sima olanlardan dolayı o kadar etkilendi ki hissizleştim derken az kala duygu patlamasından ölüyordu. Korkusu yüreğinin her yerini sarmıştı. Tam da göğsünde büyük bir yangının sönmesini hissetti. Ellerinin titrediğini hissetti ama elleri titremiyordu. Daha hızlı nefes alıp vermeye başladı. Tüm olanlar gözünün önünden geçti. O kadar yoğun bir duygu yaşıyordu ki bildiği tüm ülkelerin ismini, sevdiği her eşyayı, bildiği tüm şiirleri söyledi. Kendi kendine "Gitmekle kalmak arasında ölümü seçmişim" dedi. Dudaklarından bu kelimeler istemsiz çıkıyordu. Etrafındaki arabalar başını döndürüyordu. Nefes alma ihtiyacı başı döndükçe daha da artıyordu. " 16 yaşındayım yüreğim 16 yaşında nasıl kaldıracağım bu kadar duyguyu? İstediğim her şey uzun bir zamandan sonra birden üzerime geliyor. Ah şu siyah benekli köpek gözlerin ne mavi. Şu kırmızı çantalı kadın kim üzdü seni? Hey Dünya kime dönüyorsun böyle sürekli? Ve sen ayna neden ben gülerken sen ağlıyorsun?"

Sima'nın zihni tüm bu düşüncelere dayanamadı. Sima şirketin önünde bayıldı. Gözleri daha kapanmadan önce Cebrail'in ona doğru koşarak "Saliha" diye bağırdığını gördü ve işitti. Sima uyandıktan sonra kendini mavi yorganlı bir yatakta buldu. Alnında ıslak bir bez vardı. Karşısında tonton bir dede vardı bu dedenin üstünde beyaz bir önlük vardı.

Muzaffer: Uyandın mı benim güzel kızım?

Sima: Defterimi getirin.

Muzaffer: Ah zavvalı yavrucağım öyle zorlamışsın ki zihnini dayanamayıp düşmüşsün. Yüreğin kim bilir ne haldedir? Ben bu arada Cebrail'in aile dostuyum aynı zamanda doktoru. Nasıl telaşlandı bir bilsen sen bayılınca. Laf aramızda en son sünnet olurken böyle telaşlanmıştı.

Cebrail: Muzaffer amca ayıp oluyor.

Sima: Neredeyim ben? Defteri getirin okuyacağım.

Cebrail: Demek bu kadar seviyorsun okumayı.

Sima kendine gelmeye başladı. Hemen yataktan kalktı. Üstünün yırtıldığını farketti.

Cebrail: Dur daha yeni kendine geldin.

Sima: Ne oldu bana?

Cebrail: Şirketin önünde bayıldın. Yere düştüğün için üstünde yırtıldı. Ayrıca kafanı çok sert vurduğun için alnın azıcık morarmış.

Muzaffer: Cebrailin dedikleri doğru kızım. Sen bir zehri çok kafaya takmışsın. Unut o zehri gencecik bir kızsın. Bırakma o zehir içinde yayılsın.

Sima: Evime gitmek istiyorum.

Cebrail: Ben seni götüreyim.

Sima: Hayır, olamaz böyle bir şey kendime geldim ben.

Sima bu sözleri söyledikten 5 saniye sonra tekrar bayılır. Uyandığında Güneş yüzüne çarpıyordu.

Sima: Bir sabah senin yüzünden rahat uyanamadım Güneş.

Cebrail elinde iki kahveyle kapının hemen yanından Simayı izler.

Cebrail: Senin bu Dünya ile derdin ne?

BİR KADIN BİN OYUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin