bölüm-3 bir bar bir sığır ve bir hoca

96 17 1
                                    

Bütün bu yaşananlar benim tahminimce melek ile tanıştıktan 2 hafta sonra bir barda başladı.
Uyku problemlerim yüzünden çok erken saatlerde kalkarım ve yine öyle bir gün içindeydim.
Uyandığımda etraf hâlâ karanlıktı odam evin 2.katında olduğu için, aşağı inmekte epey zorlanıyordum. Evim okula epeyce uzaktaydı ama ben taşınmayı düşünmüyordum. Sonuçta bu ev annem ve babamdan bana kalan son şey, bu ev hakkında sevmediğim bir şey ise koridorlarının garip bir şekilde çamaşır suyu kokmasıydı.
Çekmecenin içindeki minik ve eski demir el fenerini alıp aşağı doğru indim.
Saate baktığımda saatin kaç olduğunu bilemedim çünkü saatin pilleri bitmişti.
Çamaşır suyu kokan koridordan geçtikten sonra, mutfak masasının karşısında bulunan minik ve gri renkli tüplü televizyonda johhny guitar'ı izlemeye başladım.
İnsanlar bu tip eski kovboy filmlerini sevmese de açıkçası benim hoşuma gidiyor.
Buzdolabını açtım ve neredeyse hiç bir şey yoktu bunun üzerine uzun zamandır markette gitmediğimi fark ettim.
Etraf aydınlanmaya başlamıştı. Karnımı bir şekilde doyurduktan sonra üstümün leş gibi viski koktuğunun farkına vardım.
Her pazartesi sabahı böyle oluyordu çünkü haftasonlarım genelde barda geçerdi.
Üstümü değiştirip kısa bir duş aldıktan sonra siyah paltomu ve beyaz gömleğimi giydim.
Garaja girdim.
Beyaz renkteki 1980 model bir Range Rover'ım vardı.
Dışardan bakıldığında çok eski gibi duran bu aracın nasıl çalıştığını bir türlü anlayamıyordum.
Araba'nın parça parça olmuş deri koltuğuna oturdum.
Anahtarı taktım fakat çalışmadı. Bir süre sonra benzininin bittiğinin farkına vardım.

Benzinin bitmesi bir yana o kadar yolu yürümek tam bir işkence idi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Benzinin bitmesi bir yana o kadar yolu yürümek tam bir işkence idi. Ama yapacak bir şey yoktu.
Etraf aydınlanmış,sokağın başında 3 tane sokak köpeği etraftan geçen arabaların peşinden koşuyordu. Yürümeye başladıktan yarım saat sonra yanımda kırmızı renkli bir nissan micra durdu.
İçine baktığımda, Melek vardı. İşin ilginç tarafı Meleğin araba sürebildiğini bilmiyordum.
Bana 'ne duruyorsun, bin' dedi. arabanın ön koltuğuna oturdum. Arabanın içinde çok hoş bir sakız kokusu vardı.
Radyoda pitbull adlı sanatçının
hey ma adlı şarkısı çalıyordu. Melek ile müzik zevklerimiz pek uyuşmazdı ama çok da kötü değildi hani.
Ona "evinin buralar da olduğunu bilmediğimi" söyledim.
O da "2 sokak uzağımda yaşadığını ve kira paralarının çok fazla biriktiğini" söyledi.
Bir bakıma doğruydu kiralar çok uçuktu.
Yorucu geçen bir okul gününden sonra hava epeyce kararmıştı. Yürüyerek geri dönüyordum.
Aslında hafta içi bar'a gitme gibi bir huyum yoktur ama nedense kendimi bir anda orda buldum.
Çok sarhoş olmamak için hafif bir şeyler içmeye çalışıyordum.
Etrafa göz attığımda büyük bir kalabalık gördüm.
Birazcık daha net baktığımda kalabalığın ortasında leopar desenli,üzerinde V.İ.P yazan bir ceket giymiş, iki elinde çiçek ve ejderha dövmesi olan sarı saçlı, sakalları daha tam olarak çıkmamış zengin tipli,yakışıklı bir oğlan çocuğu gördüm.
Sanırım ona çok uzun süre baktım ki onun dikkatini çektim.
Önüme dönüp barmen ile konuşmaya çalışıyordum ki Bana 'hey dingil, ne bakıyorsun' diye seslendi.
Tabi ki de aldırış etmedim çünkü tahminimce hem reşit değildi hem de çok fazla alkol almıştı.
Onu takmadığımı fark edince, daha da sinirlenmiş olmalı ki bana 'sana diyorum hayalet surat, bana bak!' dedi.
Ona doğru döndüm ve herkes bir anda sustu. "Açıkta bir şey mi var? Neye bakıyorsun? yoksa Kızları mı kesiyorsun" dedi.
Tam ona 'seninle bir problemim yok' diyecektim ki, yüzüme bir yumruk patlattı.
Ben de elimdeki viski bardağını sağ kaşının ortasına fırlattım.
O sıra da barda çalışan dj, sanırım millet gaza gelsin diye ortamı körükleyici bir müzik açtı.
Ortalık mahşer yerine döndü. Burnu'nun üstüne bir yumruk patlattım ve çocuk sendeledi. Arkadaki koltuklardan birinin üzerine düştü ikinci yumruğu patlatırken elim havada kaldı, arkamı döndüğümde Melek bana bakıyordu. Bana genellikle 'Barış bey' diye seslenirdi. Fakat bu kez çok endişeli gözüküyordu.
Tam ona 'senin burada ne işin var?' diye seslenecek iken sarı kafalı oğlanın belinden altın rengi bir revolver çıkardığını gördüm.

İnsanlar silahı görünce sağa sola koşmaya başladı. Bir patlama sesi geldi.
Melek beni dışarı doğru sürüklerken elime kan damlalarının geldiğini fark ettim.

ŞANS MELEĞİ ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin