ένα

6.1K 393 302
                                    


"Hoş geldiniz." Karanlık dükkanın kapısını açtığımda, içeri girdiğimi belli eden çanın çalması ile dükkanın ilerisinden bir kadın sesi duydum.

"Genç adam, aradığın her hangi bir şey var mıdır?" dedi sesi sonlara doğru kısılırken. Biraz ürkütücüydü.

"Evet, şey..." dedim ensemdeki kırmızı saçlarımı karıştırırken. Cümleme devam edeceğim sırada sesini yükseltmesi ile bu yarıda kaldı.

"Bak, eğer aşk iksiri için falan geldiysen dışarı çık. Ben aşk tanrısı değilim, o tür bir iksir yapmam." Sesi biraz sinirli çıkınca ellerimi hızlıca havada salladım.

"Hayır, hayır! Yanlış anladınız. Onun için gelmedim ben. Sadece... Hoşuma gitmeyen birisi var. Acaba davranışlarını durdurabilecek bir şey var mı burada?" Yumuşamış yüz ifadesini görünce ellerimi indirdim ve gergince parmaklarımla oynamaya başladım.

"Mm, bir bakayım." Kadın dükkanın daha da karanlık olan kısmına gitti ve raflardaki şişeleri karıştırmaya başladı.

Ben ise diğer raflara bir göz gezdirdim. Hemen sağımdaki rafta küçük bir bebek duruyordu. Elle dikilmişti, belli oluyordu. Çok sayıda dikişi ve kafasında tonla toplu iğnesi vardı. Merakıma yenik düşüp onu elime aldım ve ışığa yaklaşıp daha dikkatli inceledim. Kırmızı bir kalp işlenmişti küçük bedenine. Korkutucu olmanın yanı sıra acınası duruyordu.

"Söyle bakalım," diye seslendi yaşlı kadın. "Kime, ne için uygulayacaksın?"

"Uh... Bir kabadayı var. Benim için değerli olan birisine sürekli... Sataşıyor. Açık sarı renginde saçları var ayrıca benimki gibi kırmızı gözlü. Vücudu çokta abartılacak derece korkutucu değil fakat herkese yukarıdan bakan birisi. Ben de-"

"Oh, hayır!" Kadın elindeki şişeleri hızla masaya bıraktı ve yanıma koşturdu.
"Ona dokunmamalıydın! Bırak onu!" Bağırdığında bebek elimden kayıp yerle buluşmuştu. Yüz ifadesi ve yüksek çıkan sesi tüylerimi diken diken yapmıştı.

"Ne? Neden? Ne oldu? Ha?" Hızla yerdeki bebeği elleri arasına aldı ve uzunca baktı. Yüzündeki şaşkınlığın yerini hüzünlü bir ifade almıştı.

"Olamaz. Bu çok kötü oldu," dedi fısıldayarak. Ne oluyordu ya?!

"Ne olduğunu anlatacak mısınız?" Sesimi yükseltmiştim. Ortamın ürkütücülüğü yetmezmiş gibi kadının hareketleri beni daha da tedirgin ediyordu.

"Bu bebeğe dokunmamalıydın. O lanetli!" Kanım donmuştu. "Ona dokunurken bir insanı aklında canlandırmamalısın. Bu bir Voodoo Bebeği." Kadının suratına dik dik baktım bir kaç saniye. Voodoo? Neler söylüyordu be bu kadın?

Kaşlarımı çatıp gözlerimi kapattım ve başımı sağa sola salladım. Kollarımı da göğsümde birleştirdim. Dediği şey çok saçmaydı. İmkansızdı ayrıca. Ne sanıyordu beni? Anlattığı hikayelere inanacak bir çocuk mu? Ama... Ya gerçekse?

"Şu filmlerdeki... Voodoo Bebeği mi?!" Sorduğum soruya karşılık kaşlarını kaldırdı ve ağzını araladı.

"Evet... Sanırım." Kollarımı çözüp kendi bedenime sardım ve bir kaç adım geriye gittim. Bebeği yavaşça elleri arasında çevirdi. Yırtılmaya yüz tutmuş olan eski kumaşında bir çok yama da var. Kalp kısmında ise bir isim yazıyordu artık.

Eijirou

Neden bebeğin üzerinde benim adım yazıyor...?

"B... Bu da nesi?" Ben bir kaç adım daha uzaklaşırken yorgunluktan kendisini belli eden gözlerini üzerime dikti ve bir kaç dakika hiçbir şey söylemedi. Pekala, bu ortam aşırı korkutucuydu. Rahatsızca yerimde kıpırdandığımda ancak ağzını aralayabilmişti.

"Bebek sana bağlandı, Eijirou." Bu bir tür şakaydı, değil mi? Şaka olmalıydı. Böyle bir şey olamazdı. Nasıl olabilirdi ki? Tamamen şaka! "Bu işin şakası olmaz." Dediklerimi duydu mu o? Yoksa iç sesimi duyabiliyor mu? "Hayır... Sesli konuşuyorsun."

"Oh..." Başını aşağı yukarı salladı.

"Daha büyük bir sorunumuz var, bilmem farkında mısın?"

"Sana nasıl inanacağım?" Güzel bir noktaya değinmiştim. Yaşlı kadın kafasını yukarı kaldırdı ve iç çekti.

"Şimdi de sen mi geldin başıma? Gel benimle." Boşta kalan eliyle bileğimi kavradı ve dükkanın dışına çıkarttı. "Şu sarışın çocuğu bul. Daha sonra bebeğe bir yumruk geçir. Daha sonra buraya tekrar döneceksin." Beni dükkanından dışarı ittirip kendisi içeri girdi ve kapıyı kapattı.

Bu kadın kaçığın tekiydi. Bu tür saçma bir şeye inanacağımı düşünüyorsa daha da kaçıktı.

Tabii ki, dediğini yapmayacağım.









V.o.o.d.o.o  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin