Bölüm 19: Sezon Finali :(

511 26 2
                                    

Selamun aleykum...

Dilcan sultan nın söyledikleri ile iyice meraklanmıştım.
Kesik kesik nefesler alarak zor bela konuşuyordu. " Ali evladım Peri... Bir an nefesi kesilip küçük bir öksürük krizine girsede hemen yanında ki sehpada bulunan bardağa su doldurup biraz içirdim. Suyu içince rahatlayıp " Peri yaşıyor. Ölmemiş . "
Dilcan sultanın söyledikleri beynimde yankılanmaya başladı. "Peri yaşıyor. Peri yaşıyor. Ölmemiş" yanlış duyduğumu düşündüğümden Dilcan sultana bakışlarımı çevirip. "Dilcan sultan sen ne dediğinin farkında mısın? Beş yıldan fazla oldu. Ben İstanbul daydım buraya geldim Peri sevdiğin kız öldü dediniz. Senin dizlerinde ağlamadım mı ben? Deli divane sokak sokak Peri yi aramadım mı? Hergün ben öldüm öldüm dirildim. Ne demek Peri yaşıyor. " Dilcan sultanın sessizce ağlayarak beni dinlemesi ve birşey söylememesi beni çileden çıkarmıştı. En sonunda dayanamayıp ayağı kalkıp bağırdım. Bu söylenenleri aklım bir türlü almıyordu." Birşey söyle! Dilcan sultan. "

" Ali evladım üzme beni otur da dinle ."
Dilcan sultanı üzüp yormamak için kalktığım yerime oturup dinlemeye başladım.
"Bende sonradan öğrendim. İkimizde çok acılar çektik evladım . Helede sen ne acılar çektin. Ama ikimizde boş yere acı çekmişiz. Değmezmiş evladım hiç ama hiç değmezmiş. Peri hepimizi kandırmış. En çokta seni kandırmış. Peri hiç bir zaman seni sevmemiş. Herşey bir intikam için oynanan bir oyundan ibaretmiş. Çok özür dilerim ben anlayamadım. Seni koruyamadım Alim. "
" Dilcan sultan daha açık konuş ne olur. Bu neyin intikamı böyle.?"
" Havrin i hatırlar mısın? Sizin kapı komşunuzun seninle yaşıt olan kızı. "
Dilcan sultan nın söyledikleri ile biraz düşününce aklıma gelmişti. Başımı sallayarak.
" Evet hatırladım siyah kısa saçları vardı. Hatta İstanbul a gideceğimiz gün yanıma gelip beni sevdiğini söylemişti. Bende sen benim kardeşimsin demiştim. Oda ağlayarak gitmişti. Ondan sonra da biz İstanbul a gittik. Uzun bir aradan sonra geldiğimizde duydum ki vefat etmiş. Ama Havrin ne alaka?
"Sen onu kardeşi olarak görsende o seni öyle görmemiş ve senin tekrar Mardin e gelmeni beklemiş. Sana bir mektup yazmış hala seni sevdiğini ve beklediğini anlatan. Mektubu sana ulaştırsın diye Zilan' a vermiş abisi Barana versin diye. Baran'nın senin yanına geldiği yaz. Sende Havrin' e vermeleri için bir mektup yazmışsın. O mektubu okuduktan sonra Havrin bunalıma girdi. Bir ay kadar sonra da öldüğünü duyduk. Daha doğrusu kimse bilmiyor ama intihar etmiş. "
Duyduklarım karşısında dilim tutuldu. Bir şeyler söylemek istiyorum ama sesim çıkmıyor. Bir iki kere konuşmak için ağzımı açsam da bir şey söylemeden kapattım.
" Peri de Havrin' nin en yakın arkadaşıydı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmezdi. Havrin ölünce Peri 'nin de toparlanması zor oldu. Sen İstanbul dan geldikten sonra da seninle arkadaşlık kurup kendine aşık etmiş. Seni kendine iyice aşık ettikten sonra sen okul zamanı geldiğinde İstanbul'a dönünce Diyarbakır dan görücüler geldi. Ben misafir edip usulünce gönderecektim ki Peri kabul etti. Ben ne yapmaya çalıştığını sorsamda hiç bir cevap alamadım. Hızlıca düğünsüz kendi aramızda imam nikahı kıydılar. Bir hafta içinde hazırlanıp gitti. Yolda mayına bastılar ikiside öldü dediler.
Meğer bu Diyarbakır dan gelenler haberli gelmişler. Oğlanla Peri birbirini istiyormuş. Ve patlama oldu öldü dedikleri kızım ve oğlanda yaşıyormuş,patlama olmamış. Hepsi intikam içinmiş. Havrin 'nin intikamı.
İki yıl sonra kapı çaldı kapıyı açtım ki Peri karşımda. O zaman sana haber vericektim sonra gelir birşey yaparsın başını belaya sokarsın diye söyleyemedim affet bu yaşlı ananı. Bilirim ben seni nasıl oğlumun yerine koydup seviyorsam sende beni annenin yerine koyup sevdin saygıda kusur etmedin. Belki de yanlıştı senden saklamam.
Duydum ki nişanlanmışsın. Geldiğinde yanıma gelmedin ama ben senin haberlerini aldım. Çok sevindim evladım. İnşallah bir ömür mutlu olursunuz. Hak ettiğin değeri görürsün. Nişanlın çok şanslı bir kız. Bakıyorum da nişanlın dan bahsedince gözlerinin içi gülmeye başladı. Dilcan sultan nın İpek ten bahsetmesiyle içimi bir huzur kaplamıştı. Tam konuşmaya başlayacaktım ki arkamdan gelen gürültüyle ayağı kalkıp arkamı döndüm. Gözlerim ilk önce yere düşen fiskos masasına takıldı. Üzerindeki büyük vazo yerle bir olmuş kırıkları etrafa dağılmıştı. Bakışlarımı kapını önünde dikilen kişiye çevirdim. Karşımda öldü diye bildiğim, senelerce acı çektiğim, beni yaşayan ölüye çeviren, hergün onun hasreti ile yüreğim bin parça olurken, hayatına istediği gibi devam eden, herşeyi yalan olan kadın duruyordu. Beni beklemiyor olacak ki korku ve şaşakınlıkla bana bakıyordu.

Benim Dogan GüneşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin