Bölüm 21

496 32 3
                                    

Selamun aleyküm... Uzun bir aradan sonra tekrar sizlerleyim. Bazılarınız bana kızgın olabilir ani bir sezon finali yaptığım için ama kızmayın başta kursu ve hikayeyi birlikte götürürüm diye düşündüm ama sonra talebelerim, mukabele ve artı görevlerim olunca vakit ayıramayacağımı düşündüm ayırsamda güzel bir bölüm yazamayacağımı bildiğimden sizinde beğeneceğinizi düşündüğüm çoook uzun olamasada uzun bir bölümle sizlerleyim. Bugün Ramazan ı Şerif in son günü 😞Allahım! bizim Ramazan dan razı olduğumuz gibi Ramazan nın da bizden razı olsun. Amin... Ramazan Bayramınız mübarek olsun. Biraz daha uzatmayı düşünüyordum ama sizi daha fazla bekletmek istemediğimden bölümü yayınlamaya karar verdim. Bayram hediyesi olsun. 😊
Yorum yazmayı ve yıldıza basmayı unutmayalım
Allah'a emanet olun...
Keyifli okumalar....

Yemekten sonra İpeğin dersi olduğu için evine bırakmak için hazırlanıp dışarı çıktık. Arabayı garajdan çıkarmak için önden giderken iki el silah sesi ile yeni yeni aydınlanmaya başlayan hayatım kana bulanmış, karanlığa girmişti.

Ben önden giderken bir anda İpek beni kenara iterek önüme geçmişti.İki el silah sesi ile önüme geçen İpek yere yığılmıştı. İki el silah atılsa da sadece biri isabet edebilmişti. İpeğin kanı beyaz karı kırmızıya boyarken belimdeki silahı çıkarıp etrafı kontrol ettim. Ama İpeği vuran yada vuranlar etrafta yoktu. İpeğin yanına çöküp başını dizlerimin üstüne aldım. Boynuma sardığım atkıyı çıkartıp yarasına bastırdım çok kan kaybediyordu.
"İpek İpek beni duyuyormusun? Kendine gel, gözlerini aç! Bana bak!" diyerek İpeği kendine getirmeye çalışırken gözlerini hafifçe açmasıyla "Ali... Sen vurulmadın değil mi? "
" İpek sakın uyuma tamam mı? Korkma ben senin yanındayım hiç bir şey olmayacak. "
" Biliyorum sen yanımdasın "diyerek hafif tebessümle tuttuğum elimi sıktı.

Ambulansı beklemek zaman kaybı olduğu için vakit kaybetmeden İpeği kucağıma alıp arabanın yanına gittim. Ambulansı beklersem İpeği kaybedebilirim. Buna hazır değilim, ben onu bir gün görmesem özlerken benden gitmesine izin veremem.
İpeği arka koltuğa yatırmamla yerime geçip arabayı çalıştırdım. Bir yandan İpeğin bende kalmasını sağlamaya çalışırken hemen evime yakın bir yerde bulunan arkadaşımın başhekimliğini yaptığı hastaneye sürdüm. Arkadaşımı arayıp durumu bildirdir.

Hastahane' nin önü de arabayı bırakıp arka kapıyı açıp kapıda bizi bekleyen doktorların işini yapması için geri çekildim. Ellerime, üstüme İpeğin kanı bulaşmıştı.
İpeği sedyeye alıp götürürken elinden tutup yanında koşarak içeri girdim. Doktorların sorduğu sorulara gözlerimi İpekten ayırmadan cevap veriyorum eğer gözlerimi ayırırsam ellerimden kayıp gideceğini düşündüğümden di bu hallerim.

İpeği ameliyathane ye soktuklarında dizlerimin bağı çözüldü. Dizlerimin üstüne düştüm. Beynim uyuştu ne kadar o şekilde hastahane koridorunda ellerimde ki İpeğin kanına gözlerimi dikip bekledim bilmiyorum. Doktorun kolumdan turup kaldırıp ilerideki sandalyeye oturtması ile biraz kendime gelebildim. Doktorun " Beyfendi iyimisiniz?"
"İpek İpek nasıl durumu iyi mi?"
"İpek kim?"
"Nişanlım, vuruldu ameliyata aldılar ama hala çıkan yok. Yaşıyor değil mi?"

"Tamam ben şimdi gidip durumunu öğrenip yanınıza gelicem. İsterseniz ailesine haber verin." Doktorun ailesine haber verin demesiyle İpeğin ortadan kaybolup döndüğümde boynuma sarılarak söylediği sözlerin aklıma gelmesiyle "Onun benden başka kimsesi yok"
Doktor hanım başını anladım der gibi sallayıp yanımdan ayrıldı. Telefonumu çıkartıp abimi ve Demir i arayıp haber verdim. Saate baktığımda gece yarısı olduğunu gördüm.

Abimleri beklerken ameliyathane nin kapısı açılıp koşarak bir hemşire çıkıp yanımdan geçerken hızla ayağı kalkıp kolundan tuttum.
"İpeğe bir şey mi oldu? Kaç saattir burda bekliyorum kimse birşey söylemiyor. Ne olur iyi olduğunu söyle." sona doğru kısılan ve çatallaşan sesime engel olamadım. Hemşire hanım kolunu elimden kurtararak "Acelem var bırakın işimizi yapalım. Doktor bey size bilgi verir. "diyerek yanımdan uzaklaştı. Ellerimi saçlarımdan geçirerek koridor da volta atarak dua etmeye başladım . Çok acılar çektim ama canım hiç bu kadar yanmamıştı. Sanki bütün vücudumu iki duvar arasında sıkıştırdılar da kemiklerim kırıldı da içime içime batıyor. Çok geçmeden ameliyathane den hızla çıkan hemşire biri hemşire biri doktor iki kişiyle koşarak içeri girdi. Cevap alamayacağımı bildiğimden bu sefer engel olmadım. Dua edip beklemekten başka çarem yok. Demir, abim ve yengemin koşar adımlar yanıma gelmesiyle volta atmayı bırakıp yanıma gelmelerini bekledim. Abim kollarını açmasıyla "Abi İpeek" diyerek sarılmamla ağlamamak için zor tuttuğum göz yaşlarım yanaklarımdan akmaya başladı. En son böyle babamın ölümünde ağlamıştım. Kimseden utanmıyorum, ağlamam abimin "Kardeşimm" demesiyle iyice çoğalıp hıçkırıklara teslim etti. Benim ağlamama abimde ağlamaya başladı. Her ne kadar sert gibi dursada aslında hiçte öyle değil. Bir süre sonra kendime gelip abimden ayrıldım,Demirle görüştüm. Abim in "Ne oldu Ali telefonda birşey söylemedin?"
"Sabah arayıp uyandırdı. Hadi kalk kar yağdı dışarı çıkalım diye. Çocuklar gibi mutluydu. Bende hazırlandım birlikte saatlerce dışarda gezdik çay içip sohbet ettik. Kartopu oynamak istediğini söyledi. Bende rahat ederiz diye bizim bahçeye getirdim, birlikte kartopu savaşı yaptık. O halleri gözümün önüne gelince tebessüm ettim acıyla karışık. Sonra içeri girip yemek yedik, yarına yetiştirmesi gereken dersileri varmış onu bırakmak için hazırlanıp dışarı çıktık. Ben önden arabayı çıkartmak için ilerledim. Bir anda beni itip önüme geçti. Ben daha ne olduğunu anlayamadan iki el silah sesi ve İpek önümde bembeyaz karların üzerine yığıldı ve ben onu koruyamadım. Hemen etrafa baktım ama hiç kimse yoktu. Ben vurulmayayım diye benim önüme atladı."
Demir in " İpeğin durumu nasıl bir haber yok mu? "
" Yok! Az önce bir hemşire çıktı aceleyle ne olduğunu sordum doktor bey size bilgi vericek diyip gitti sonra bir hemşire bir tane de doktorla hızla içeri girdiler. Kimse birşey söylemiyor kafayı yiyicem."
Yüzümü sıvazlayıp oturduğum sandalyeden kalkıp dolaşmaya devam ettim. Demir'in kolumdan turup durdurmasıyla yüzüne bakıp ne var bakışlarım üzerine "Hadi gel üzerini değiş, abdest alıp namaz kılalım. Böyle volta atmayla İpeğe yardım edemeyiz." demesiyle başımı sallayarak onun yönlendirmesiyle üzerimi değişip namazımı kıldım. Ellerimi açıp dua ettim. Nefes alamıyor iyice daralmaya başladım. Demir durumumu anlamış olacak ki yerinden kalkıp beni dışarı bahçeye çıkardı. Hastahanenin tam karşısında bir banka oturttu.

Benim Dogan GüneşimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin