Part 8

147 7 0
                                    

Playlist: Jason Walker - Down

                Sara Bareilles - Breathe Again 

Kumral bir kız girdi içeriye, konuşmak isteyip istemeyeceğimi sordu ama ben cevap vermeden çantasını dresuarın üzerine koyup yanıma oturdu.

-Matt'i suçladığını biliyorum. Haklısın, seni anlıyorum diyemem çünkü daha önce hiç kimse bana sormadan hayatımı çalmadı. 

Klasik bir rahatlatma yada sakileştirme girişiminde bulundu, annemin öğütlerinden farklı gelmiyordu, durumu düzeltecek sözlerden başkası teselli edemezdi beni.

-Ona sordum, gerçekten kızdım bu sadece seni değil ailemizi de tehlikeye soktu. Matt benim kardeşim, yani üvey kardeşim. Onu benden daha iyi kimse tanıyamaz. Dylin benim kuzenim, Dylin ve Matt'in arasında daha önce en ufak bir tartışma bile geçmemişti, Dylin hep hırçındı ama Matt onu her zaman alttan almayı bildi. Dylin ailedeki en iyi vampir her zaman en fazla övgüyü alan aile bireyi, kendini en iyi kontrol edebilen, yakışıklı, insanların arasında oldukça ilgi çeken birisi oldu hep. Matt içine kapanık değil ama hiçbir zaman Dylin gibi iyi ifade edemedi kendisini. Bu iki kardeş gibi büyümüş kuzenlerin arasını bozmayı başarmış olman, beni yanlış anlama Lily ama kardeşim ve kuzenime ne yaptısan kötü yaptın.

Ağlıyordu, canı yanıyordu o da bir şeylerden, olacaklardan korkuyordu.

-Matt'e neden yaptın diye sorduğumda aşk dedi. O ilk defa bu kadar tehlikeli. Ama o bu hikayedeki en masum kişi.

Hayır değildi Matt bu hikayedeki en masum kişi değildi.

-Jesicca..

Bu hikayedeki en masum kişi benim arkadaşımdı, Jesicca'ydı.

-Üzgünüm..

Ağlıyordu, bana katabilecek hiçbir şeyi yoktu, onun acısı ona yetiyordu, Matt gerçekten masum muydu? Olabilir miydi? Hayır anlayamıyordum iki insanın hayatını çalarak nasıl masum olabilirsin, bunun nasıl bir açıklaması olabilirdi?

-Biliyor musun, gitsem iyi olacak..

Ayağa kalkıp kapıya doğru yöneldim.

-Alfred zannettiğin kadar masum değil.

Arkamı döndüğümde kız orada yoktu. 

-Hey! Nereye kayboldun? Alfred'i nereden tanıyorsun? 

Yoktu, gitmişti. Cadılar, büyücüler, vampirler.. Hayatım gayet yolundayken, normalken ne hale gelmiştim. Alfred'i nereden tanıyordu, onun tüm bu olanlarla ne alakası olabilirdi? Artık düşünemez olmuştum, bu hayal dünyasına biraz daha kafa yorarsam delirecektim. Artık sorgulamaktan vazgeçmiştim Dylin'e gitmek istiyordum. Dışarıya doğru yöneldim iki adım attım ya da atamadım Jack tuttu kolumdan. Dönüp ters bir bakış attım. Kolumu bıraktı yüzünde mahçup olmuş bir ifade vardı.

-Afedersin..

-Sende o lanet kuzenlerinde kolumu tutmaktan vaz geçseniz iyi olacak.

-Mumu söndür demiştim gelecektim.

-Demek ki gelmeni istemedim ama baksana mumu söndürmeye gerek yokmuş beni bulman için, söylesene sizden kaçış yok mu?

-Hiç sanmam.

Gözlerimi devirip yoluma devam ettim. Jack arkamdan bağırdı:

-Dylin'i tek başına bulamazsın!

Artık düşüncelerim bile bana ait değildi.

-Onu bulmak istediğimi kim söyledi!

-Şey, istemeden beynini okudum!

KUSURSUZ KANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin