Multi: Alin
#Alin'den#
Yüzümü soğuk suyla yıkayınca kendime gelebilmiştim. Kağıt havludan bir parça kopardım. Aynaya bakarak kuruladım kalan su damlalarını.
Bugün biraz solgun göründüğümü hissetmiştim. Acaba daha az mı yemeye başlamıştım? Yediklerime dikkat etsem iyi olacaktı.
Banyodan çıktım. Asya odanın içinde telaşla dolaşıyordu. "Bir sorun mu var?"
Sesimi duyunca irkilerek kendine geldi. Oda da olduğumu unutacak kadar ne korkutmuş olabilirdi ki?
"Ha? Ne? İyiyim ya bir sorun yok. Telefonu arıyordum, bulamadım bir türlü de. O yüzden. Sorun yok yani."
Yüzümü buruşturarak, "ciddi misin?" dedim. "Telefon elinde olabilir mi acaba?"
Elini hızla kaldırıp yüzüyle aynı hizaya getirdi. Ekranı açık olduğu için yüzüne ışığı vurmuştu. Telefonunu bulamadığı için mi telaşlanmıştı yoksa bana yakalandığı için mi?
Her neyse diyerek dolabımın karşısına geçtim. Kahvaltıya az vakit kalmıştı. Kış geldiği için kalın kıyafetlerimde göz gezdirdim.
Rastgele bir kaç parçayı elime aldım. Pijamalarımı çıkaracağım sırada aklıma dank eden şeyle duraksadım. O benim telefonum muydu?
"Asya elindeki benim telefonum mu?"
"Aa evet. Sana bir mesaj gelmişti. Bakmak isteyeceğini sanmıyorum ama."
"Ne alakaya ya. Tabii ki de bakmak istiyorum. Verir misin telefonumu."
Kararsız bakışları yüzümde dolaştı. Fazlasıyla ciddi olduğumu görünce pes etmişti. İşlerime burun sokulmasından nefret ederdim.
Ama ekranı gördükten sonra keşke bunu yapmasaydım demiştim. Bu mesajı görmeden de yaşayabilirdim. Daha önce hiç görmediğim bir yatakta çırılçıplak uzanmış uyuyorken, vücudumun bazı yerlerinde morluklar olan resmi. Ayrıca bacağıma sarılmış uyuyan bir yılan vardı.
Dehşet içinde dolan gözlerimle Asya'ya baktım. "Asya bu ne? Kim gönderdi bu mesajı bana?"
Bilmiyorum anlamında başını iki yana salladı. O anda telefonumun sesi odayı doldurmuştu. Bilinmeyen numara arıyordu.
Konuşabilecek hale gelebilmek için bir süre bekledim. Toparlanınca telefonu açtım. "Alo."
Karşı tarafta kahkaha sesleri yankılanıyordu. Fotoğrafı atan kişi aramış olabilir miydi?
Bir kaç kere daha seslendim. Pes edip aramayı sonlandıracağım sırada zil sesi tekrar odayı doldurdu. Ancak bu benim telefonumdan gelmiyordu. Asya'nın zil sesi de böyle değildi.
İkimizde şaşkınlıkla birbirimize bakmaya başladık. Yoksa oda da birisi mi vardı?
Korkuyla gözlerimi kapattım. Gözlerimi açtığımda odada değildim: sınıftaydım.
İrkilerek kendime geldim. Daha önce gördüğüm kabusu yeniden mi görmüştüm yani?
Sınıfta yankılanan zilin sesi son bulduğunda derin nefes aldım. Derste uyuyakaldığıma inanamıyordum. Daha önce istesem bile uyuyamamıştım.
İlk yaptığım şey hissetmediğim bacağıma bakmak oldu.
Korkudan kastığım için vücudum uyuşmuştu. Gözlerim acıyla batıyordu. Kafamı kaldırmadım hala uyuyormuş gibi görünmek için. Bu halde kimseye gözükmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntihar Oyunları (+18)
Novela JuvenilSürekli anlamını bilmediği kabuslar gören Alin, içinde bulunduğu durumunun farkında bile değildir. Bir gün yeni gelen tuhaf gurubun tek dertlerinin kendisine zarar vermek olduğuna inanır. Peki bu aslında bir yardım eliyse? *** +18 kurgudur. İçinde t...