Bölüm-6 : Uzaylı

33 7 1
                                    

Multi: Melek Kentmen

#Yankı'dan#

Kütüphanede olanları düşünmekten alıkoyamıyordum kendimi. Üzerinden bir kaç gün geçmişti. Melek, Alin'in odasını kurcalamayı unutmuştu.

Hala öfkesinin başlangıcını bilmediğim sebebi yüzünden aşırı sinirliydi Melek. Onu bu kadar sinirlendiren şey ilk tanışıldığı zaman küçümsenmesi miydi? İyide zaten ilk başlatan Melek değil miydi? Neden düşman bellemişti Alin'i ilk andan?

Peki benim şu an daha önemli bir işim yok muydu? Dersi dinlemeye çalışmak gibi.

Hoca sabahtan beri sebebi bilinmeyen siniriyle ders anlatmaya çalışıyordu. Bense elimdeki kalemi ne kadar daha hızlı çevirebilirim onu test ediyordum. Yanımda oturan Alara ise hocayı dinliyordu.

Alin bugün sınıfa gelmemişti. Geçen şu bir kaç günde anladığım tek şey rol yaptığıydı. Çünkü aynı anda iki farklı kişi olamazdı. Hem vurdumduymazken hem de kırılgan olamazdı. Melek'in dedikleri cümleleri takmazken, Alara'nın elini tutması canını acıtamazdı.

Ya da diğer insanlara cevap vermeye bile tenezzül etmezken, bize karşı açıklama yapamazdı.

Şu bir haftada Alin'in dışlandığını anlamıştık. Herkes ona imreniyor aynı zamanda da tiksiniyordu. Sebebini anlayamamıştık.

Son ders zili çalınca dördümüz kulübelere gitmek yerine boşta olan bir kamelyaya oturduk. Melek, sorularının cevapsız kalması yüzünden üzgün haldeydi.

"Bulamadım! Bütün okulun dedikodu kotasını bu kız dolduruyor ama kimseden neden doldurduğunu öğrenemiyorum. Kime sorsam hastaymışım gibi kaçıyorlar benden. Tek öğrendiğim Alin'in tam adı. Çağla Alin Aksu. Ve bu hiçbir işime yaramıyor. Alin bunları tehdit falan mı etti acaba? Gerçi o kızın bunu becerebilmesi imkansız ama neyse."

Eliyle kızıl saçlarını düzeltiyordu bir yandan da. Az öğrenci olduğu için kısıtlı imkanları vardı. Kısaca çıldırmak üzereydi.

Batu yanında farkında olmadan saçlarını yolan Melek'i durdurdu. Alara kıkırdamaya başladı. "Bence Yankı'yı üstüne salalım. İlk geldiğimiz gün Alin kucağına atlamıştı. Öğrenebileceğin bir kaynak varsa o da Yankı'dır."

Senin amacın ne dercesine Alara'ya baktım. Ellerini iki yana kaldırıp sevimlice gülümsedi.

Kimsenin derdiyle uğraşmak istemiyordum. Özellikle bunu Melek'in merakını gidermek için yapmak hiç içimden gelmiyordu.

"Aptalsın safsın falan ama seviyorum kızım seni. Evet Yankı çabuk gidip öğren. Hatta benim telefonumu ara bizde dinleyelim." Kaşlarımı çatıp başımı iki yana salladım. Öğrensem bile söylemezdim ki zaten. 

"Neden ama ya! Bak eğer öğrenirsen Alin'in kucağına atladığını abartarak kimselere anlatmam. Aramızda kalır. Tabii eğer öğrenmeye çalışırsan."

"Bildiğin tehdit bu," dedim sesimi sabit tutmaya zorlayarak.

"Ben şaka yapmıştım aslında," diyerek dudaklarını büzdü Alara.

Melek bu lafı karşısında gözlerini devirmekle yetindi. Daha sonra ise kollarını göğsünde kavuşturup arkasına yaslandı. Son sözüm bu dercesine.

Yanlarında durmam arkadaşlarım oldukları anlamına gelmiyordu. Her istediklerini yaptırabileceklerinide. 

Yinede yavaşça başımı sallayarak ayağa kalktım. Melek'e güvendiğim söylenemezdi. Ama kesin olanı kabullenmektense ihtimallere inanmayı seçmiştim. Eğer bir yayılma söz konusu olursa da benim adım geçmezdi en azından.

İntihar Oyunları (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin