|1 ‹Annabeth›

1.8K 73 130
                                    

Karşısında durduğum adam yanındaki adama silahını doğrulttu. "Cezasını çekmelisin." dedi ve tetiğe bastı. Refleks olarak gözlerimi kapattım.

Gözlerim hala kapalıydı ve boynumda bir nefes hissettim. "Senin cezan daha farklı olacak." dedi. Gözlerimi açtım.

Titriyordum ve korkuyordum. Yerde yatan cesede baktım. Gözleri açıktı. Kafasının arkası uçmuştu. Heryer kan gölüydü. Gözlerimi tekrar kapattım.

Açtığımda kan ter içinde yatağımdaydım. Kalkıp banyoma geçtim. Aynaya baktım. Suratım sırılsıklamdı. Yüzümü yıkayıp tekar odama geçtim.

Saate baktım. Alarmın çalmasına 1 saat vardı. Duş alabilecek kadar zamanım vardı. Kıyafetlerimi çıkartıp banyoya girdim.

Bornozumu giyip yatağımın üzerine oturdum. Yatağımın yanındaki komidinin üzeirnden telefonumu aldım.

THALIA

Okul çıkışı köşedeki kafede konuşalım-.

Mesajı atıp dolabımın karşısına geçtim. Bugün şort giymeyecektim. Aldığım pantolonu ve tişörtü üzerime geçirdim. Saçlarımı kuruttuktan sonra tekrar telefonuma baktım. Piyanomun kenarına oturdum. Thalia mesaj atmıştı.

-Tamam.

Alarmım çaldı. Kapatıp yan odaya geçtim. "Magnus kalk!" "Ne var!" "Kahvaltı hazır." diye yalan uydurdum. Anında kalktı. Üzerini değiştirmesi için odasından çıktım.

"Günaydın." dedim. "Erken hazırlamışsın." dedi annem. "Erken kalktım." dedim. "Bana kahvaltının hazır olduğunu söylemiştin Annabeth!" diye çıkıştı Magnus. "Başka türlü kalkacak mıydın sanki?"

"Bob ve Matthew'ı uyandırır mısın?" diye sordu annem.

---
"Bugün okul çıkışı Thalia ile kafade biraz oturacağız." dedim. "Çıkışta gelmiyorsun yani?" dedi Babam. "Evet. Metro ya da otobüsle gelirim." dedim. Annem tabağıma salam eklerken "Dalgın görünüyorsun. Bir şey mi oldu?" diye sordu. "Hayır." diye yalan söyledim. "Annabeth."

"Kötü rüya sadece."

"Görüşürüz baba." Babamı yanağımdna öptüm. "Görüşürüz Fredrick dayı." dedi Magnus. Beraber sınıflara doğru ilerledik. Benim ilk dersim kimyaydı. Magnus'un ise tarih. "Öğle yemeğinde görüşürüz." dedim. Koridorun sonunda ayrıldık.

Dolabıma kıyafetlerimi koyduktan sonra sınıfa geçtim. Isaac benden daha önce sınıfa gelmişti. "Günaydın." dedim. "Günaydın." diye homurdandı.

Bayan Lahey "Bugün aranıza yeni bir öğrenci katıldı. Bay Jackson lütfen buraya gelin." Kapının önünde duran çocuğu hiç fark etmemiştim. Uzun boylu, siyah saçlı, deniz yeşili gözlü bir çocuktu. Yakışıklı denebilirdi.

"Annabeth Chase!" Bayan Lahey'in seslenmesiyle ona döndüm. "Sayfa 271'i okumaya başla!"

Zil çaldığında rahatladım. Kimyayı seviyordum fakat Bayan Lahey tam olarak işkence yapıyordu. Arkama baktım. Kızlar yeni gelen çocuğun başına üşüşmüştü. En başta okulın sürtüğü Drew vardı.

Dolabıma gittim. Yeni çocuk eşyalarımı toplarken yanıma geldi. "Merhaba. Kimya dersinde aynı sınıftaydık hatırlarsan?" dedi. "Evet. Yeni gelen çocuksun." dedim. "Adım Percy. Percy Jackson." dedi. "Annabeth Chase." dedim. "Biliyorum. Bayan şey söylemişti." Güldüm. "Bayan Lahey."

Dolabımın yanındaki dolabı açtı. Bir dakika. Dolabı dolabımın yanındaydı. Tanrım. Göz göze geldik. Gözlerimi kaçırdım. İtiraf etmeliyim ki gözleri çok güzeldi. İnsan saatlerce bakmak isteyebilirdi.

"Ee dersin ne?" diye sordu. "Piyano." dedim. "Çalıyor musun?" "Evet." dedim. "Senin dersin ne?" diye sordum. Kızlardan biri Percy'nin omzuna elini koydu. Elindeki kağıdı Percy'e verdi. "Merhaba bebeğim. Nunaram. Çıkışta ara." Göz kırpıp uzaklaştı. "Ne kadar iğrenç." Tiksintiyle kızın arkasından baktı.

"Yüzme." dedi. "Ne?" "Dersimi sormuştun. Yüzme." "Ah pardon. Lisanslı mısın?" diye sordum. "Evet." "Her neyse gitmem gerek. Görüşürüz." dedim. Arkamı döndüm tam gidecektim ki "Hey Annabeth." dedi. Arkamı döndüm. "Evet?" "Numaranı alabilir miyim?" diye sordu kızararak. "Ah tabi." Ceketimin iç cebindeki kalemi çıkarttım. Dosyamdan boş bir not kağıdı aldım ve numaramı yazdım. "Sağ ol." dedi. Gülümsedim. Görüşürüz anlamında elimi kaldırdım ve üst kata çıktım.

Tanrım az önce ben ne yaptım? Tanımadığım bir çocuğa numaramı verdim. Sanırım aklım yerimde değil. Niye sırıtıyorum? Sırıtmayı kes, dedim kendi kendime.

Ders çıkışı Bay Evans benimle konuşacağını söyledi. "Annabeth biliyorsun ki gösteriler yaklaşıyor. Ve bu sene de seni çıkaracağım. Müsait olduğun zaman okul çıkışları Kalifornia Müzik Merkezi'nde (Califonia Music Center) çalışmalar olacak ve senden bunlara katılmanı istiyorum." dedi Bay Evans. "Tabii."

Öğle yemeği için yemekhaneye indim. Cam kenarı en sağ köşede Magnus'u beklemeye başladım.
"Selam." "Selam." "Nick denen çocuğa çok gıcık oluyorum." dedi. "Neden?" "Annem hakkında benimle dalga geçiyor." dedi. Gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. "Gel buraya." dedim.
Sıkı sıkı sarıldım. "Annen hakkında istedikleri kadar konuşabilirler. Ama asla dalga geçemezler." dedim. "Dövsem ne olur?" "Hirbir şey." sırıttım. O da sırıttı. Yumruklarımızı havada birleştirdik. "Hadi açlıktan ölüyorum. Yemek alalım." dedi. Güldüm.

Magnus ile konuşurken Percy'nin geldiğini fark etmemiştim. "Merhaba. Oturabilir miyim?" diye sordu. Magnus ile bakıştık. Gözlerini hızlıca iki kere kırptı. Bu bizim aramızda kabul etmek veya evet demekti. "Tabii ki." dedim. Isaac ve Thalia'da yanımıza geldi.

Isaac Percy'e "Dostum bu kadar yakışıklı olmak zorunda mısın? Çoğu kız sana bakıyor." dedi. Percy yüzünü buruşturdu. "Yakışıklı mıyım?" "Sence." "Evet?" "Evet."

"Naber Meg." dedi Isaac. "Bana MEG DEME!" Dedi Magnus. "Sakin." dedim. "Bugün Çıkışta konuşacağımız konu ne Annie?" diye sordu Thalia."Sabret." dedim. Rüya tekarar aklıma geldi.
"Bay Evans senin yarın çıkışta Kalifornia Müzik Merkezi'ne gitmeni istiyor. Ben de olacağım. Belki beraber bir parça çalarız?" dedi.

"Söyle bakalım ne oldu?" diye sordu Thalia. Kahveden bir yudum aldım. "Bu sabah iğrenç bir rüya gördüm." dedim. "Seni dinliyorum." "Yanımda iki tane adam vardı. Bem birinin karşısında duruyordum ve karşosında durduğum adamın silahı vardı. Silahlı adalın yanında da bir tane adam vardı. Silah adam 'Cezasını çekmelisin.' dedi ve tetiğe bastı. Adamın kafasının arkası uçtu. Ben gözlerimi kapatınca adam boynuma nefesini verdi. Sonra bana şey dedi. 'senin cezan daha farklı olacak.' dedi. Sonra uyandım. Çok kötü hissediyorum. Birisine söylemek istedim ve bu kişi sendin." dedim.

"Kabus görmüşsün orası kesin." dedi Thalia. "Onu ben de biliyorum Thals." dedim. "Bunun bir anlamı olmalı." dedi. "Neyin cezasını çekeceğim ben."
"Bilmiyorum."

"Merhaba Anne." dedim. "Merhaba tatlım. Hoş geldiniz. Magnus akşam yemeği için baharatlı kuzu kebabı ister misin canım?" diye sordu annem. "Olur."

Odama çıkıp günlük tekrarımı yaptım. Telefonuma bildirim geldi. Ara verip telefonuma baktım.

303 *** **** şimdi
-Merhaba Annabeth. Ben Percy.

-Merhaba Percy?


-Numaramı şey yap diye mesaj atmıştım.

-Tamam ben şey yapayım numaranı.

-Peki. Görüşürüz o zaman.

-Görüşürüz.

Yemekten sonra kötü rüya görmemek üzere kendimi yatağa attım.

The Hunters (Percabeth)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin