The Hunters (Percabeth)

|33 ‹Annabeth›

"Percy ile nasıl gidiyor?" Edward oyun konsolunu bırakıp koltukta geriye doğru yaslandı. Bu sırada yanındaki cips paketini kucağına aldı.

"Birkaç hafta önce olanları duymuşsundur, herhalde."

"Tabii, duymamak elde değil. Ülkeyi terk ettiğin bir anda yayıldı."

"Pfff. Ülkeyi terketmişim."

"Sonra üniversite değiştirme planları falan." Elini sallayıp cipsi ağzına takıştırdı.

"Sen bunları nerden öğrendin?" Kaşlarımı çattım.

"Abinden."

"Sen abimle mi konuşuyorsun?" Kaşlarımı daha da çattım ve Edward'a döndüm.

"Bundan haberin yok muydu?"

"Nasıl yani?"

"Güldürme beni Anna."

Edward ciddi olduğumu anlayana kadar ciddi olmayı devam ettirdim.

"Abinle kanka olduğumun farkında değil misin sen?"

Yüzümü buruşturdum. "Piçe bak sen, ne kadar da iki yüzlü."

"Ben iki yüzlü demezdim." Ağzına birkaç tane cips tıktı. "Yani sen kızma diye söylemiyordu."

"Şu an daha çok kızdım ama!"

"Üff, yeter bu kadar kendin konuş abinle. Benim problemim değil bu sonuçta."

"İnanmıyorum sana ya."

"Anna, şunun şurasında kaç gündür doğrulardan haberin var? Eğer Edward bunu sana önce söyleseydi abine küsecektin."

Dudaklarımı büzdüm. Haklıydı aslında. Kabullendiğimi belli edecek bir hareket yaptım.

"Percy, iyi mi?"

"Benim için fazla iyi."

"O anlamda değil. Avda. Öldürebiliyor mu? Çekinmeden."

"O... Bizim gibi değil. Saf olması acımasız olacağı anlamına gelmez değil mi?"

"Argentlarla iş zor o zaman onun için."

"Onluk bir mesele yok aslında. Tabii katılmak isterse bir şey diyemem. Drew ve ailesinden o da nefret ediyor artık."

"Anlattın mı?"

"Evet. Sonra ne oldu biliyor musun? Kate bizi bastı! Kahkaha attım. Şaka gibiydi. Suratına tükürmek aşırı zevkli bu arada."

"Yaa? Kaçırdığım kötü olmuş. Önümüzdeki günlerde ben de o zevki tadarım umarım."

"Umarım." Edward'ın neredeyse bitirdiği cips tabağını kendi kucağıma aldım.

Edward'ın odasının kapısı üç kez tıklandı. "Gelebilirsin!" Edward'ın sözü üzerine Harry kapıyı açıp içeri girdi.

"Kimler gelmiş?" Koltuktan kalkıp Harry'ye sarılmak için kalktım.

"Selam." Kollarımı açtım ve sarıldık. "Uzun bir aradan sonra."

"Selam." Harry kravatını gevşetti. "Ha gi rüzgar attı seni buraya?"

"Hadi ama! Yapma, cidden o kadar mı kötüydü durum."

"Bu bağımlı yüzünden." Çenesiyle Edward'ı işaret etti. "Bahçeye kenevir dikecek yakında." Edward gözlerini babasından kaçırdı. "Puşt herif."

"Baba! Ayıp oluyor."

"Konuyu değiştirelim. İşler nasıl?"

"Beni boşver seni sormak lazım. Av nasıl gidiyor? Var mı birileri?"