X • Taeten

17

Taeyong bucak bucak Ten'den kaçıyordu. Neden olduğunu kendine bile itiraf edemiyordu çünkü.
Bunu bir kenara bırakırsak, bilinmeyen bir hesap daha yazmıştı Taeyong'a. Johnny ile kendisi hakkında iğrenç şeylerdi hemde. Kendisinin düşünmek bile istemeyeceği bir ihtimal sorusu sorulmuştu. Aklını kurcalayan şu bilinmeyen hesabın sahibini düşündü.
Ten olabilme ihtimaline kadar...
Johnny'i sevmeyen biri olarak bunu yazma ihtimali de aklında geliyordu. Aslında sevmediğini söylememişti, kıskanması da normaldi bir tek. Ama..Ne yapmaya çalışıyordu? Kendinden soğutmaya mı? Ama belki de o değildi.
Bu kadar çok sevdiğini söylerken kendinden uzaklaştırmaya çalışır mıydı? Böyle onu kıracak şeyler söyler miydi? Ama Taeyong da onu kırmıştı.
Yani herhalde...
Ten değildi. Taeyong emindi bundan yâ hu! Gerçekten de değildi, olamazdı. İçinde nedensiz bir güven vardı. Ama tam bu olaylardan sonraya denk gelişi biraz absürddü elbet. Yine de insanların Taeyong ile ilk uğraşışı da değildi ya. Yıllarca zaten çektiği olmuştu çokça. Ne cesaretle daha fazla dikkat çekercesine saçını kırmızıya boyayışına kadar bile sorguluyordu şu an. Ve Ten...
Aklı karışıktı, o olaydan sonra nedensizce uzaklaşmak istemişti. Aklını toplayana kadar. Şimdi ise gelişen olaylara şaşırmaktan başka bir şey yapamıyordu. Sanki film oynuyordu önünde. Sanki dışardan bir izleyici gibiydi. Ama olanlar onun yüzündendi. Nasıl düzelteceğini de bilmiyordu. Onu isteyip istemediğini de bilmiyordu. İçinde bir yerlerde ona duyduğu güvenden tutun, yavaş yavaş başlayan aşka kadar bir filiz dallanıp budaklansa da kendine itiraf edemiyordu. Kaçışının sebebi âşık olmaya başlamasıydı. Kırmaktan ve kırılmaktan, hatta daha doğrusu kendinden çok sevmekten ve bağlanmaktan korkmuştu. Klişe! Bağlanmaktan korkmakmış! Hayatında seni böyle seven gördün mü Taeyong?
Nasıl davranmalıydı? Hiçbir fikri yoktu. Hiçbir şey hakkında hiçbir fikri yoktu. Kendini yokladı. Saçma bir hesaptan yazılan terbiyesiz bir yorum onu buralara kadar getirmişti. Neler düşünüyordu böyle? Ama sonuna varmalıydı da!
Ten'e bir cevap vermeliydi.
Ya adım atmalıydı,
ya da son anda geriye doğru koşmalıydı

ikinci seçenek yine de pek mümkün görünmüyordu..