29 • [final]

1.9K 192 103
                                    

Ten'in ağzından..;

Şimdi düşünüyorum da... Ne zaman aşık olmuştum? Hatırlamıyorum bile.. O kadar mı uzun zaman? Kalbim cayır cayır yanıp onu istiyor her an hâlâ.
Neden başlamıştım peki?
Yatağımın üstünde uzanmış düşünüyorum şimdi. Yanımda uzanmış uyuyan adama aşıkça gözlerimi dikmişim.

İsmi bile büyülü. Onunla hayat büyülü. Etrafa bakıyorum, anlamsız. O olmadan anlamsız. O olduğundaysa.. her şey harika!
Sanki kalabalık bir sokakta o çıksa bir yerden; etrafında bir ışık halkası ile parlayarak geliyor gibi. Bir gram eksilmedi hislerim. Hâlâ parlıyor gözümde yıldızışığım.
Onun için nelere katlanıyordum. Uzun süredir durup düşünmemiştim hiç düşüncelerimden çıkmayan adamı. Nelere göğüs germiştik beraber.. Hala da öyle.

Onu ilk gördüğümde nefret etmiştim. Kendi düşüncesini savunuyordu. Bana tersti. Daha sonra hatasını bulmak için çok baktım ona, çok araştırdım, çok izledim. Ama ne zaman kapılmıştım? Kendimi inandırmak bile zordu. Onun ne istediğini bilen kişiliği, kendi tarzı, eh, biraz da dış görünüşü beni çok etkilemişti, (hayır, çokça dış görünüşü) bunu hatırlıyorum. Ama durum benim için bir ilkti.
Nasıl cesaret buldum bilmiyorum. Nasıl ona ilk mesajı attım. Şimdi düşününce çok aptalca bir yol ile gelse de... Şu an cesaret edemezdim herhalde.
O kadar tedirgindim ki. Kendimi kandırmaya çalıştım, sonunda pes ettim. Kendimden sonra ona da açılmaya gelince sıra; karmakarışıklaştım. Ölene kadar onsuz da yaşayamazdım. Onsuz olmazdı. Bir yolunu bulup söylesem?  Karşılıksız kalsam: iğrenç. Ama ya karşılığı varsa? Ne çok hayal kurmuştum bunun üzerine. Ben açıldım da karşılığı oldu da ailelerimiz tanıştı da evlendik de öldük. Hatta hangimizin önce öleceğine kadar hayal etmiştim. Komik. Dün gibi aklımda.
Ne oldu fark etmeden mesajı atmıştım. İlk başlarda ona çok cinsel yaklaşmıştım. ki rahatsız olmuştu. E normaldi rahatsız oluşu. Pişman olmuştum. Sonra o bir atak yapmıştı. İsmimin İngilizce'de 10 oluşu, Roma rakamıyla 10'un X oluşu üzerine yaptığım dövmeyi söylemiştim ona.
Aramız olunca bir sürprizle o da aynı dövmeden yaptırmıştı.
Hem "Sevdiğim adamın ismi!" anlamındaymış hem de "Hayat denklemimin bilinmeyenisin." anlamındaymış. Kendileri diyor.
Neler anlattık tekrar gözden geçiyorum yaşadıklarımızı. Beraber oluşlarımızdan sonra hayat hikayelerimizle birbirimize açılmamız.. Annesiyle tanıştırması..
Jaehyun... Doğum günü.. Sonra evlilik teklifi...
Peki ya ondan sonrası?
Ailemin gayet anlayışla karşılamasına şaşkınlığım.. Annemin biraz anlamış olması?
Daha sonra Jaehyun'un okulu terk etmesi, bize güzel bir fotoğraf makinesi bırakması.
O makineyle harika anılarımızı çektik. Arada bir açar bakarım. -Beni uyurken çektiklerini ısrarla silmese de- güzel şeyler var.
Atılan laflar, geçilen dalgalar, savrulan yumruklar... Üniversitede bir dönem çok fazlaydı ve hatırlamak istemeyeceğim şeyler. Buraları geçiyorum. Kendime eziyet ya hu! Güzel anıları hatırlayalım.
Aklımdan çıkmayan başlıca şeyleri hatırlayayım.
Biraz edebiyat katmak gerekirse Taeyong'un gözleri hiç aklımdan çıkmıyor zaten. Ve ben ne zaman bir şey yapsam her an tepemde o gözlerle beni izliyormuş gibi bir hisse kapılırım. Ki kalplerimiz birdir, hisseder de. Ama onunla en eğlendiğim ya da en ilginç anlarımı hatırlayacak olursam da çok şey var...
Mesela sesinin güzel oluşunu fark ettiğim karaoke günümüz. Çiftlerin yaptığı klasik aktiviteler. Ama bizi kanka sanmaları...
Ah, beraber şarkı yazmıştık. Benim edebiyatım iyidir yani öyle şaaşalı cümlelerle güzel şeyler yazmıştım. O da koreografi uydurmuştu. Sabaha kadar terden ölmüştük ama yapış yapış bedenlerimizle bile gülümsüyorduk çünkü harika olmuştu. Çünkü beraber yapmıştık. Çünkü bizdik.
Sonra kutu oyunlarımız.. Başka ülkelerin oyunlarını oynamaya çalışmıştık. İnternetten bakıp öğrenmeye çalışmıştık. Saçma sapan yarışmalar yapmıştık. Minnoşluğumu yine belli etmiştim tabii. Ağzı büyük sevgilim de en çok bisküviyi ağzına tıkıştırarak yarışı kazanmıştı. Benim de kazandıklarım vardı ve şimdi o yarışlarda gözlerimizden yaşlar gelene dek gülüşümüzü hatırlayınca sırıtıyorum. Yenileri eklense bile eski güzel anıları hatırlamak mutluluk verici.
Lunapark, karaoke, gezmek dolaşmak dışında garipsendiğimiz noktalar da vardı. Mesela deli gibi beklediğimiz bir film sinemada vizyona girmişti ve son anda dersten çıkıp yetişince yer kalmamıştı. 1 tane hariç. Ve 1 kişilik sinema bileti alıp o koltuğa ölesiye sıkışarak oturmuştuk. O kadar kalabalıktı ki görevli bizim öyle olduğumuzu görmemişti bile. İlk başta ben onun kucağına oturmayı düşünmüştüm ama diz ağrısı veya arkadakilerin görememesi sorun olabilir diye vazgeçmiştik. Salondakilerden bir çoğu garip baksa da felç olmadan çıkabilmiştik.
Aynı şekilde heyecanla beklediğimiz kitabı da öğrenciyken ortaklaşa alıp önce hangimizin okuyacağına karar veremeyip tartışmıştık fakat sonucunda oturup aynı anda başlamıştık.
Birimiz sayfayı bitirince öbürünü bekliyordu, yavaş olsa da keyifliydi.
Üniversitenin son senesine kadar böyle gidip geldik. Arkadaşlarla ya da yalnız ikimiz takılarak yuvarlanıp gittik. Birbirimizden hiç sıkılmadık, hiçbir şey saklamadık. Yemeklerimizi beraber yaptık. Hatta yeni yemek denerken iğrenç tadı olanlar için beraber güldük ve kustuk.. Ehm... Bazılarının tadı ağzıma geldi yine... Şükür ki artık yemek yapamadığını kabul ediyordu Tae.
En komik en saçma en sapık aktiviteleri de denemiştik.
Elimize resim defterlerimizi alıp karşılıklı koltuklara uzanarak birbirimizi çizmiştik. Eh, Mark'ın kapıyı hunharca çalmasıyla da gülerek ona göstermiştik. Birimizin bile mi resim yeteneği olmaz...
Üniversitenin son senesinde ise meslek sahibi olmadan önce artık evlenmemiz gerektiğine karar vermiştik.
Ailelerimize söylemiştik. Zaten tekliften sonraki uzun zamanda yeterince kaynaşan ailelerimiz de kabul edince alışverişe çıkmıştık.
Alışveriş boyunca çok garip hissetmiştim. Yeni bir çok kıyafet, çamaşır, ev eşyası almıştık. Ev bakmaya sıra geldiğindeyse ailelerimizin de bize yardımlarıyla çok güzel bir apartman dairemiz olmuştu. En üst kat ve iki katlı olan bu evimizin duvarlarını beraber karar verdiğimiz açık gri rengine boyamıştık. Ayrıca biz, beraber boyamıştık, elimizden geliyor! Hem de böyle iyice boyacı moduna girip tulumları çekince bir yandan müzikler eşliğinde kendi evimizi boyamamız daha da keyifli hale gelmişti. Mobilyalar gelmişti, yerleştirmiştik. Karar veremeyip seksen altı kez yerlerini değiştirmiştik.
Evlilik günü geldiğinde, küçük bir tören yapmıştık. Şehrin çıkışına doğru, kırda. Tüm sevdiklerimiz oradaydı. Evlenme teklifi ettiğindeki gibi. Ailemiz, yakınlarımız, arkadaşlarımız, tanıdığımız neredeyse herkes... Onun benim için giyindiği gömlek, ceket, pantolon, kravat.. Daha önce tabii ki takım elbise ile görmüştüm ama bu damatlık amacıyla 'benim için' giymesi. Onun da benden gözünü ayıramaması... Neredeyse ikimizin de yanağından süzülecek yaşlar olması ve birbirimize cidden âşık bakıyor olmamız. Bana hep böyle bakmasını o kadar çok seviyordum ki. Ama öyle günlerde bir ayrı heyecan doluyordu gözlerimize.
Ve davetlilerin alkışları, haykırışları arasındaki öpücüğümüz..
Arada durup onun dudaklarına öpücük kondurmayı hiç unutmadım. Hayatım boyunca. Onu sevdiğimi söylemeyi hiç unutmadım. Onun yüzüne uzun uzun bakmayı hiç unutmadım. Günler geçtikçe yaşanmışlığın biriktiği yüzünü okşamayı unutmadım. Saçlarını boyattı, taramayı unutmadım. Onunla şarkımızı da hiç unutmadım. Unutmamalıydım. Unutulmaz olmalıydık ve yaşamının her anında onu seven biri olduğunu o da hatırlamalıydı.
Evimiz harika olmuştu ve mutluyduk. Sorunlarımızı bilerek göz ardı ediyorum. Şu an bu noktadaysak sorunların da bir katkısı var ama yine de geçmişe bakınca onları hatırlamak bana hiçbir şey kazandırmaz. Sadece Taeyong gibi, onun kalbi gibi güzel şeyleri hatırlamak istiyorum.
Son senemizde evimizden okula gittik. Müthişti. Daha güzeldi. Kendi yemeğimizi yaparken kendi yatağımızda beraber yatarken kendi televizyonumuzda filmimizi izlerken her şey daha samimiydi. Tabii yaramazlıklarımız oldu. Onları da es geçmeyelim.
Hem gülmek istiyordum hem de bu kadar deliliği rahatça yapabilecek birini bulduğum için şanslı hissediyordum. Çok manyaklıklarımız olmuştu.
Güzel anılar biriktirmiştim.

X • TaetenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin