Nasıl olur bilmiyorum, dedi. nasıl olur bir insan severken böylesine, ölesiye canını yakmak ister, dedi. bunları derken içinde saklandığı o minik yüreği bir yerinden patlak verdi ve ağlamaya başladı.
Ölümü düşünen o kız, o gün, orada yüreğini saçtı sağa sola, bir daha toplamaya mecali kalmayacaktı. kaçacaktı artık her olağan şeyden. sessizce hıçkırıkların arasından konuştu ” unutmak, gerçek olsaydı eğer ilk ben isterdim ” dedi. içimi yaktı her cümlesi. ona dün’ü boş ver, hadi anın tadını çıkar, diyemezdim. çünkü bu gerçek değildi ve ben onu yalanlarla avutamazdım. herkesin bir imtihanı varmış ya hani, dedi ve ekledi ” benim imtihanım da bu minik yürekli adammış ” dedi.
minik yürekli adam, gülüşleri kocaman ama yüreği minik olan adam
minik yüreğinde kalabalık yüzünden ayakta gitmek zorunda kaldığı minik yürekli adam.
hayatta en güzel yaptığı şey, günlerce ağlatmak olan adam.
o böyle tanımladı sevdiğini, yüreğini, her şeyim dediğini. ama bu minik yürekli onu bırakıp gitti. o gidişlerinin arkasına sığınan bir adamdı.
ama her nasılsa hala onu sevebilen birileri vardı.