bugün sana veda etmek için geldim. beni sevmediğini, sevmeyeceğini yüzüme haykırmak için senin karşına geçtim. karşında değil yanında olmak isterdim. solunda olmak isterdim ya da. hiç değilse sana uzak olduğum kadar kalbine yakın olmak isterdim. belki kalbin olmak. bilemiyorum. varlığında, varlığıma yoksul bir beden yarattım kendime. bedenim ki, baştan sona sen. ben ki, baştan sona senin sevdan.
bana bir acı aldın sen ucuzluktan. bunu, dedin. bunu yüreğinde, benim yanımda taşı her zaman. beni sana, kendini bu acıya gebe bıraktın. kendini bana katmaktan vazgeçip, o acıya kattın. o acıyla yoğruldun sen. gürültülerin içine bizi, sessizliğin içine seni kattın. kendine benden ayrı bir dünya yarattın. ben kendi dünyamda, senin bıraktığın acılarla baş başa kaldım. ben hiç gelmemiş kahramanımı bekledim içimin parmaklıklarında. sense, beni yalnızca bir acıya mahkum etmek için uğramış ve gitmiş gibiydin. o kadar uzak ve o kadar hiçtin.
içim acıdı, sabahüstlerinde.
içimde yoktan başka bir şey kalmadı.