ne yazık ki, senin güzelliğine bir isim bulunamıyor sevgili.
saksılara karanfiller ekiyorum, içime papatyalar. karanfiller büyüyor sevgili. bilirsin, karanfil severim.
ve bilirsin, en çok papatya gibiyim.
sense, bir papatyanın tüm sevmiyor’ları. ne tuhaf değil mi masum bir çiçeğe, ağır yükler yüklemek. papatyaları, bana benzedikleri için seviyorum. bana da ağır yükler yükleniyor her seferinde. bir papatya gibi sevmiyorlarla suçlanıyorum. suçlanmak ne kötü sevgili!
seni özlüyorum. bana hiç almadığın o papatyaları da özlüyorum. bak, sen gittin. eğer bana bir papatya almış olsan ben sen gibi sevecektim onu. tamam şimdi anlıyorum, sana dair bir şeyi sevmemden korkuyorsun değil mi? korkma sevgili, ben seni hoyrat kış gecelerinde soğuktan titrerken bile sevdim. öyle ki, ısındım.
Hayır! ben seni bu anlattıklarımdan daha çok sevdim. bana bıraktığın yarım yamalak hayata bile, senden geliyor diye, sırf senden geliyor diye sımsıkı sarıldım.
âh, bak! senden gelen üç beş kelebek ve niceleri ölüyor içimde, sevincini hissediyorum.
seni hala özlüyorum.