Kadın gözlerini araladı, içerideki o güzel havanın sebebini hatırlamaya çalıştı ve gülümsedi, onu saran ellere baktı. Sonra dün’ü hatırladı. Mesafelerin tükendiği dün’e. Adama baktı sonra, parmak uçlarından öptüğü adama. Ne de güzel uyuyordu. Minik gamzesi belli belirsiz duruyordu tam yerinde. Kadın kocaman gülümsedi. Şimdi nasıl da güzel o kokuyordu! Yavaşça adama döndü. Ona baktı uzun uzun. Öpülesi dudaklarında ellerini gezdirdi, kirpiklerine baktı sonra. Dudaklarının uçlarıyla dokundu onlara. Saçlarına dokundu, ellerinin son durağı adamın elleri oldu. Boynuna yaklaştı yavaşça kokusunu içine çekti. Adam ‘huzur’ kokuyordu. Kadının huzuru gibi kokuyordu adam. Nasıl güzel ben oldun, diye düşündü kadın. Huzurun kollarına bırakınca kendini, adamı uyandı. Sevdiğine, kadınına dakikalarca baktı. Onu nasıl sevdiğini düşününce gönlüne kuşlar kondu adamın. Kadının dudaklarındaki o minik tebessüm düştü minik gamzesine. Saçlarının içine sakladı kendini. Hayatın tüm gelgitleri işte tam da orada bitiyordu. Saçlarından öptüğü kadın, onun hayatıydı.