Not: Bu hikayeyi yazalı epey oluyor ve ilk deneyimim sayılır. Buna dikkat ederek okumanızı rica ediyorum. Kendimden beklemediğim, absürt kısımları var. (Bence)
Bu arada hoş geldiniz. :)
İyi okumalar...!!! Hikaye benim hikayem değil, kurgudur !!!
Biliyorum, neden böyle bir şey yaptığımı merak ediyorsunuz. Saat bir sularında öğrendiğim, çoğu insan için 'üzücü' ama benim için hiçbir şey ifade etmeyen, sadece bir liste hazırlamamı sağlayan haberi açıklayacağım sizlere beni anlamanız için.
Hastayım. Yaklaşık iki saat önce doktorumdan öğrendiğim şey buydu; ne yapacağımı, nasıl bir tepki vereceğimi, ne diyeceğimi ve en önemlisi nasıl hissetmem gerektiğini bilemediğim bu haber karşısında yüzümde hiçbir mimik bile oynatmamıştım. Birkaç saniye sonra söyleyebildiğim tek kelime "Tamam." olmuştu. Annem ve babam hatta doktorum bile benim için benden daha fazla endişeleniyorlardı. Özellikle de verdiğim bu tepkiden sonra annem benim küçük bir şoka veya bunalıma girdiğimi falan düşünüyordu. Onlara iyi olduğumu söylesem de nedenini bilmediğim bir şekilde bana eskisinden daha yumuşak davranıyorlardı. Ben bunların hiçbirini istemiyordum, hayatımda değişen tek şeyin doktor randevularımın olmasını istiyordum. Onların şefkatine muhtaç olsaydım hasta olduğumu belirtip her seferinde kendimi acındırırdım fakat onları odamdan kovalamam bile eskisi gibi olduğuma dair kanıt olarak sayılmıyordu demek ki onlara göre.
Eve geldiğimde hiçbir şey söylemeden, ayaklarımdaki kırmızı converslerimi zemine vura vura odama çıktım. İç dünyam gibi rengarenk odama adımımı attığım gibi sırtımdaki çantayı yatağımın kenarında herhangi bir noktaya fırlatıp kapımı kapattım ve kilitledim. Bu ebeveynlerime karşı 'ikinizle de konuşmak istemiyorum' şeklindeki bir mesajdı. Onlar da beni anlayarak yanıma gelmediler zaten, çok şükür.
Hastalığımın adını öğrendiğimde, bunun ne çeşit bir şey olduğunu doktorumdan dinlemek yerine internetten araştırmak istediğim için dış dünyayla iletişimimi kesmiştim. İnsan bir süre yediremiyor kendine. Üstelik benim gibi pozitif, enerji bombası bir insansanız hiç yediremiyorsunuz. Şimdi ise çalışma masama geçmiş, ciddi ruh halime bürünmek istediğim için belime uzanan dalgalı saçlarımı saçma bir ev topuzu yapmış, yuvarlak çerçeveli leopar desenli gözlüklerimi takmıştım. Gözlerimde çok küçük numaralı bir miyop olduğundan derslerde ve ciddili ruh haline bürünmek istediğim zamanlarda takardım gözlüğümü.
Diz üstü bilgisayarımdan Google'a girip arama motoruna Akut kan kanseri nedir? yazdım. En düzgün açıklayan siteyi eleye eleye bulduğumda tüm dikkatimi ekrandaki açıklamaya yönlendirip yazanları okumaya başladım.
Kan kanserleri içerisinde akut löseminin görülme oranı % 15-20 'dir. Akut lösemi, çocuklarda en çok görülen kanser tipi olup, çok hızlı ilerler. Her yaşta görülebilen akut löseminin ilerleyen yaşlarda görülme oranı da artar. Belirti ve bulgularıyla kendini çok kısa sürede belli eden akut lösemi kemik iliğinde bulunan ve kan hücrelerinin üretiminden sorumlu olan kök hücrelerin kanserleşerek kontrolsüz ve hızla çoğalması sonucu oluşur. Akut lösemide kanser hücreleri çok hızlı şekilde önce kemik iliğine ardından da tüm vücuda yayılır. Akut lösemi hastalarında lökosit adı verilen beyaz kan hücreleri yapılamadığından sık sık ağır enfeksiyon durumları görülebilir. Kan pıhtılaşmasından sorumlu olan trombosit hücreleri de üretilemediği için cilt kanamaları, mide bağırsak sisteminden olan kanamalar ya da hayati organlarda ciddi seyirli kanamalarla karşılaşılabilir. Akut lösemide en büyük belirti olan kansızlık, hastaların en kolay fark ettiği belirtilerden biridir. Ayrıca vücuttaki diğer organlara yayılma gösterdiğinden herhangi bir organda oluşan bozukluk olarak da karşımıza çıkabilir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölmeden Önce Yapılacaklar Listesi!
Teen Fiction(Hikaye tamamlanmıştır.) Bu öylesine bir liste değil, bu gerçekten de ölmeden önce yapmak istediklerimin listesi çünkü ne zaman öleceğimi bilmiyorum. Ölme ihtimalimin olduğunu ve hastalığımı biliyorum, ancak yaşama enerjimden bir gram eksilmişse ne...