MIN YOONGI
Saat sekizi yirmi yedi geçiyordu ve ben yine Bay Jung'un kapısının önündeydim. Pazar günü olmasına rağmen sabahın köründe onun evinin önünde duruyordum. Daha fazla zaman kaybetmeden zile bastım.
Kapıyı yine hizmetçi kadın açmıştı."Merhabalar" deyip gülümsemeye çalıştım ve devam ettim.
"Bay Jung'un saç bakımı için gelmiş-"
"Bay Jung'un bugün acil bir işi çıktı. Sanırım çekim yapacaklar. Bu nedenle Bay Jung sabah erkenden şirkete gitti. Gitmeden öncede, geldiğinizde sizi oraya yönlendirmemi istedi."
Ne?! Birde şirketine kadar mı gidecektim? Başıma ne iş açmıştın sen Namjoon?
Kadın kısa bir süreliğine içeri girip bir kaç dakika sonra yanıma geri gelmişti."Burada Bay Jung'un şirketinin adresi yazıyor."
Kadın bana küçük bir kağıt parçası uzattığında almıştım.
"Peki, teşekkürler."
Kibar bir dille teşekkür ettikten sonra arabama binip yola koyulmuştum. Sinirliydim, hemde çok fazla. Pazar günü benim evimde öğlene kadar uyumam gerekirken, ben burda sabahın köründe Bay çok karizma! Jung'un şirketine ona saç bakımı yapmaya gidiyordum. Çok güzel!
Şirkete vardığımı fark edince arabama güzel bir park yeri bulup park ettim. Sonrada arabamdan inip şirkete baktım. Çok büyüktü.
Bu kadar büyük bir yerde Bay Jung'u nasıl bulacaktım ben?
Şirkete giriş yaptığımda hemen bir görevli bulup, Bay Jung'un kaçıncı katta olduğunu sordum. Görevli ise bana Bay Jung'un kırkıncı katta olduğunu söyledi.
Hayır yani anlamıyorum, bir şirkette illa bu kadar çok kat olması gerekiyor muydu?
Namjoon ve kuaförünün itibarı için olmasa, kesinlikle geri dönerdim.Yürüyerek asansörün olduğu yere gittim ve beklemeye başladım. Asansör geldiğinde ise hemen binip, kırkıncı katın düğmesine bastım. Tam asansörün kapısı kapanıyordu ki, birisi elini uzatıp tekrar açılmasını sağladı.
Gelen kişiye baktığımda ise gördüğüm bedenle ufak çaplı bir şok geçirmiştim. Güney Kore'nin en başarılı erkek modellerinden biri olan ve en büyük hayranı olduğum Joon Hyuk buradaydı. Ben daha ne olduğunu anlamadan asansöre binmiş ve 'Sende mi kırkıncı kata gidiyorsun?' demişti.
O kadar şaşırmıştım ki sesli olarak cevap vermek yerine başımı aşağı yukarı sallamıştım. O da bu şaşkın halime gülmüş ve kırkıncı katın düğmesine basmıştı. Ben ise hâlâ ona bakıyordum.Gerçek mi diye elimi uzatıp dokunduğumda, gülümseyerek bana doğru dönmüştü. Bende heyecanlı bir şekilde konuşmaya başlamıştım.
"Ben sizin büyük bir hayranınızım efendim. Neredeyse kapağında modellik yaptığınız bütün dergileri aldım ve şuan siz kanlı canlı bir şekilde benimle aynı asansördesiniz. Hâlâ inanamıyorum."
Küçük bir çocuk gibi heyecanlı olmam onu güldürmüştü.
"Bu arada adım Min Yoongi efendim. Güney Kore'nin en başarılı kuaföründe çalışıyorum."
Tüm vücudunu bana döndürdükten sonra konuşmaya başladı.
"Tanıştığımıza memnun oldum Yoongi. Çok sevimlisin, sevdim seni. Kuaförde çalıştığını söyledin, o halde bu şirkette ne işin var? Sevgilin ya da arkadaşın falan mı burada?"
Sorduğu sorudan sonra gülümsedim.
"Hayır, sevgilim yok efendim. Ayrıca arkadaşım falan da burada çalışmıyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAIRDRESSER / SOPE
FanfictionBir kuaför düşünün, küçük bir kaza sonucu dünyaca ünlü müşterisinin saçını fazla kesen bir kuaför. Ve bu hata sonucunda doğan kocaman sonsuz bir aşk.