🔹 KIM TAEHYUNG 🔹
Jimin denen çocuğun ceketini de alıp kuaförden çıktım. Bisikletim ile birlikte Yoongi Hyung'un bana mesaj olarak attığı konuma doğru gidiyordum.
Gideceğim yere vardığımda, bisikletimi köşeye bırakıp önümdeki apartmana girdim. Mesajda çocuğun 5. Katta oturduğu yazıyordu. Asansöre binip 5. Kata çıktım.
Burası cidden çok güzel bir apartmandı. 5. Kata geldiğimde üstünde 22 yazan kapının önüne geldim ve tıklatmaya başladım.
🔸 PARK JIMIN 🔸
Saatin geç olmasını aldırış etmeden oturmuş korku filmi izliyordum. Her ne kadar korksamda bu tür filmleri seviyordum. Annemle babam bugün evde olmadığı için sabahlayabilirdim. Evde olsalardı sabahlamama asla izin vermezlerdi. Bende fırsatını bulmuşken keyfini çıkartıyordum çünkü ben gündüzden çok gece uyanık olmayı severim.
Hem zaten Namjoon Hyung beni aramış ve Yoongi Hyung'un ceketimi getireceğini söylemişti. Bu yüzden uyumayıp Yoongi Hyung'u bekliyordum.
Birden kapı tıklatıldığında ayağa kalktım ve kapıya doğru gittim. Kapının deliğinden bakmaya gerek duymadım çünkü bu saatte Yoongi Hyung'tan başka kimse gelmezdi.
Kapıyı açtığımda düşüncelerimin yanlış olduğu kanaatine vardım. Önümdeki güzel çocuk kesinlikle Yoongi Hyung değildi."Oh, merhaba Taehyung, Neden buradasın?"
"Şey, ceketini kuaförde unutmuşsun onu getirdim."
"Ama Namjoon Hyung, ceketimi bana Yoongi Hyung'un getireceğini söylemişti."
"Evet, öyleydi ama Yoongi Hyung'un başka bir yere uğraması gerekiyormuş. O yüzden ceketi sana getirmem için benden ricada bulundu."
"Anladım. Ceketimi getirdiğin için teşekkür ederim."
"Rica ederim. İyi geceler."
Taehyung arkasını dönmüş tam gidiyordu ki, aklıma çok güzel bir fikir gelmişti. Bu çocuğu içeriye davet edip Kook ile aralarında ne olduğunu öğrenebilir ve ayrıca kollarındaki jilet izlerini de neden yaptığını sorabilirdim. O izler beni ilgilendirmez, biliyordum ama merak ediyordum.
"Şey, bu saatte benim yüzümden buraya kadar gelmişsin. Sana karşı borçlu hissediyorum. Lütfen içeriye gel ve bu borcumu sana kahve yaparak ödememe izin ver. Hem belki birbirimize ısınırız ve arkadaş oluruz."
"Ben size rahatsızlık vermeyeyim."
"Hayır, rahatsızlık falan vermezsin. Zaten ailemde evde değil. Lütfen içeriye gel."
Taehyung'un yüzünde şaşkın bir ifade vardı. Harhalde neden bu kadar ısrar ettiğimi merak ediyordu.
"Peki"
Taehyung utana sıkıla içeriye girdi. Bende arkasından kapıyı kapatıp içeriye geçtim. Taehyung'a yolu gösterip salona geçmesini sağladım.
"Kusura bakma, ailem evde olmadığı için etrafı biraz dağıtmışım."
Taehyung koltuğa otururken:
"Önemli değil" demişti.
"O zaman sen oturmaya devam et. Ben kahve yapıp geleceğim."
"Peki"
Mutfağa geçtim ve kahve yapmaya başladım. Ona o soruları nasıl soracağıma dair hiçbir fikrim yoktu ama bir şekilde sormam gerekiyordu.
Kahveler hazır olunca iki fincanı da elime alıp, salona geçtim.
Taehyung telefonu ile ilgileniyordu. Benim geldiğimi görünce telefonu kapatıp, önündeki sehpanın üstüne koydu ve uzattığım kahve fincanını elleri arasına aldı.
![](https://img.wattpad.com/cover/149312594-288-k216458.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAIRDRESSER / SOPE
FanfictionBir kuaför düşünün, küçük bir kaza sonucu dünyaca ünlü müşterisinin saçını fazla kesen bir kuaför. Ve bu hata sonucunda doğan kocaman sonsuz bir aşk.