PARK JIMIN
Hafta sonu olmasına rağmen sabahın köründe kalkmış Jungkook'lara gitmek için hazırlanıyordum. Neden iddiaya girmiştim ki? Şuan köpek gibi pişmandım. Hani bir de rezil olmuştum çünkü yüksek alacağımı söyleyip duruyordum ama aldığım nota da bakın. 69 nedir be! Hazır olduktan sonra Jungkook'lara gitmek için yola koyuldum. Zaten evlerimiz arasında 2-3 sokak olduğu için yürüyerek gidiyordum. Normalde dışarı çıktığım zamanlarda bisikletim ile birlikte çıkardım ama bugün canım biraz yürümek istemişti.
Jungkook'ların evinin önüne geldiğimde hiç zaman kaybetmeden zile bastım. Kapı açılmamıştı. Zile daha çok hatta ard arda basmaya başladım. Zaten onun yüzünden güzelim saç rengimden oluyordum birde üstüne kapıyı geç açıyordu.
Kapıyı gözlerinden uyku akan bir adet Jungkook açmıştı. Sanırım gece yine uyuyamamıştı. Acaba ne yaşamıştı da bu kadar acı çekiyordu?"Alacaklı mısın Jimin? Biraz yavaş bassana şu zile."
Gözlerimi devirdim ve onu kenara itip içeriye girdim.
"Hoşbuldum Jungkook."
O da arkamdan kapıyı kapatıp içeriye geçti.
"Sen geç otur Jimin. Bende gidip Yoongi Hyung'u uyandırayım. Birlikte kahvaltı edip kuaföre geçeriz."
Son bir kez şansımı denemeye çalıştım.
"Jungkookie~ hâlâ vazgeçip başka bir şey isteme hakkın var biliyorsun değil mi?"
Bana bakıp piçimsi bir şekilde gülümsedi.
"Ah, evet. Acaba saçını siyah değil de Yoongi Hyung'unki gibi mavi mi yaptırsak?"
"Sağol ya çok değişik bir şey istedin."
"Daha fazla direnme Jimin. Vazgeçmeyeceğim."
"Üff tamam be. Git ve Hyung'unu uyandır. Bir an önce olup bitsin istiyorum artık bu kâbus yoksa şuracıkta can vereceğim."
Jungkook benim bu halime güldükten sonra yukarı kata çıktı. Bende oturmaya devam ettim. Jungkook aşağıya geri indiğinde bana doğru gelip yanıma oturdu.
"Yoongi Hyung sanırım bugün işe erken gitmiş. Normalde bugün hafta sonu olduğundan kuaföre geç gitmesi gerekiyordu. Ama odasında yok ve saç bakım malzemelerinin olduğu iş çantasını yanına almış."
"O zaman bizde zaman kaybetmeden gidelim çünkü daha fazla bu işkenceye katlanamayacağım. Kararından vazgeçmeyeceğe benziyorsun."
"Aynen öyle. Vazgeçmeyeceğim. O halde kahvaltıyı dışarıda yaparız."
"Bana uyar."
"Tamam. O zaman ben üstümü değiştirip geliyorum."
Ayağa kalktım ve :
"Ben seni dışarıda bekliyor olacağım." dedim.
Jungkook bana tamam der gibi başını salladıktan sonra üst kata çıktı. Bende dışarıya çıkıp onu beklemeye başladım. Jungkook üstünü değiştirip geri geldiğinde otobüs durağına kadar yürüyerek gittik ve otobüs beklemeye başladık.
~
Otobüs bizi kuaföre yakın bir durakta indirdi. Bizde kuaföre kadar geri kalan yolu yürüyerek bitirdik.
Kuaföre vardığımızda Jungkook önde ben arkada içeriye girdik. Jungkook içeri girer girmez gördüğü bedenle dona kaldı. Gözlerini şaşkınlıkla açmış ve önündeki her kimse öylece bakıyordu. Kime bakıyor diye merak edip önüne geçtiğimde, neredeyse bizim yaşıtımız gibi görünen, kahverengi saçlı, güzel yüzlü bir çocuğa baktığını gördüm. Kimdi bu çocuk? Jungkook onu gördüğünde neden bu kadarr çok şaşırıp dona kalmıştı?
Çocukta onu görünce aynı tepkiyi vermiş fakat hemen bakışlarını kaçırıp, yerleri süpürmeye devam etmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAIRDRESSER / SOPE
Fiksi PenggemarBir kuaför düşünün, küçük bir kaza sonucu dünyaca ünlü müşterisinin saçını fazla kesen bir kuaför. Ve bu hata sonucunda doğan kocaman sonsuz bir aşk.