MİN YOONGİ
Ellerimde poşetlerle Seokjin'in arkasından bir oraya bir buraya koşturuyordum.
Kaç saattir buradaydık tanrı aşkına?!
Sabahın köründe kapıma dayanmış, 'Akşam Namjoon ile yemeğe çıkacağız' diyerek beni kaptığı gibi alışveriş merkezine getirmişti.
En başta benim için sorun yoktu çünkü alışveriş yapmayı seven bir insanım fakat Seokjin mağazadan mağazaya giriyor ve 'Namjoon beğenmez' diyerek tüm kombinleri eliyordu.
"Seokjin!"
Arkasından seslendim ama o beni dinlemeyerek yeni bir mağazaya girmişti bile. Ben de pes ederek mağazanın önündeki banka oturup, ellerimdeki poşetleri de bankın üzerine bırakmıştım.
Şimdi ise uyuşan ellerimi ovuşturuyordum. Aklıma çok iyi kazımam gerekiyor. Bir daha Seokjin ile alışverişe çıkmak yok!
Ben düşüncelerimde Seokjin'e sövmeye devam ederken başım eyik olduğundan bir çift spor ayakkabı girmişti görüş açıma.
Başımı yavaşça yukarı kaldırıp, gelen kişiye baktığımda ise görmeyi beklediğim yüz bana mükemmel gülümsemesiyle bakan bir Jung Hoseok değildi.
Gülüşüne bakakalmıştım. O kadar güzel gülümsüyordu ki... Gülüşünde kayboluyordum.
"Yoongi?"
Bana seslenmesiyle kendime gelmiştim.
"Hoseok?"
Evet. Artık ona Bay Jung demiyordum.
(Aferin koçum. Doğru yoldasın)"Burada oturmuş ne yapıyorsun Yoongi?"
Yanımdaki poşetleri işaret ettim.
"Alışveriş yaptık"
Hoseok sorgulayıcı bir şekilde tek kaşını kaldırmıştı.
"Yaptık?"
"Evet. Seokjin ile"
"Seokjin kim?"
Ah, doğru ya. O Seokjin i tanımıyordu. Salak kafam.
"Seokjin, Namjoon un eşi"
Bunu söylememle çattığı kaşlarını gevşetip, tekrar gülümsemeye başlamıştı.
"Oh, çok iyi"
Başımı sallayarak onu onaylamıştım.
"Peki sen burad-"
Lafım yarıda kesilmişti çünkü Joon Hyuk ellerinde mağaza poşetleri ile benim ve Hoseok un yanına gelmişti.
"Selam Yoongi"
İğneleyici bir tonda konuşmuştu. Her ne kadar idölüm olsa da yavaştan bu adama gıcık olmaya başlıyordum.
"Selam"
Umursamaz bir tavırla selam vermiştim. Hoseok un gülümsemesi ile Joon Hyuk geldiğinden beri yok olmuştu.
Joon Hyuk ise tüm poşetleri bir eline almış ve boşta kalan eliyle de Hoseok un elini tutmuştu.
Bir saniye...
O Hoseok un elini neden tutmuştu?!
Gözlerimi kocaman açıp, bir ellerine bir de onlara bakıyordum. Hoseok un yüzünde sıkıntılı bir ifade varken Joon Hyuk un yüzünde mutlu olduğunu belirtir bir ifade vardı.
"Gidelim"
Ben şaşkın bir şekilde onlara bakmaya devam ederken Hoseok, Joon Hyuk un elinden çekiştirerek onunla birlikte gitmişti yanımdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAIRDRESSER / SOPE
FanfictionBir kuaför düşünün, küçük bir kaza sonucu dünyaca ünlü müşterisinin saçını fazla kesen bir kuaför. Ve bu hata sonucunda doğan kocaman sonsuz bir aşk.