Merhabalar.
Yeni bölüme karşınızdayım.
Evet geç geldi ve kısa bir bölüm oldu ama gelecek bölümü uzun tutmaya çalışacağım.Ayrıca bu bölüm sadece Vmin den oluşuyor. Yoonseok'a gelecek bölüm devam edeceğiz.
Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın.
Sizi seviyorum.
PARK JIMIN
Taehyung'un bizim okula kaydolmasının ardından bir hafta geçmişti. Jungkook Taehyung'u okulda ilk gördüğü zaman şaşırmış ve bana onun burada ne işi olduğunu sormuştu. Ben de ona, Taehyung'un da artık bu okulda okuduğunu söylemiştim.
Bu bir hafta boyunca Taehyung ile daha çok yakınlaşmıştık. Arkadaş anlamında. Tabi Tae sadece benimle yakınlaşmamıştı. Dong-yul denen serseri herifle de gayet iyi anlaşıyorlardı.
Onu çoğu kez Dong-yul konusunda uyarmama rağmen beni bir türlü dinlemiyordu...
Şuan ise spor dersindeydiz. Ben ve arkadaşlarım takım kurmuş, voleybol oynarken, Dong-yul denen serseri herif ise yine kendisi gibi serseri olan arkadaşları ile basketbol oynuyordu.
Taehyung ve okuldaki jimnastikçi kızlar ise voleybol sahasının az ilerisinde esneme hareketleri yapıyorlardı.
İstemsiz(!) olarak olarak Tae nin vücudunu süzmeye başladım. Gerçekten çok şekilli bir vücut yapısı vardı. Hele ki o ince beliyle hiçbir jimnastikçi kız onun yanından bile geçmezdi. O kadar güzeldi ki... Onun güzelliğine daldığımı bile fark etmemiştim.
"Hey Jimin! Topu atmayı düşünüyor musun dostum?"
Kaptanın sesiyle kendime gelmiştim ve topun bende olduğunun farkına yeni varmışım. Herkes atış yapmamı bekliyordu. Hemen Üzerimdeki dalgınlığı atmıştım.
Sahanın bitiş çizgisine gelip, oradan bir servis atışı yapmıştım ve topu karşı takıma göndermiştim.
Biz oynamaya devam ederken spor salonunun kapısı açılmıştı ve içeriye Jungkook girmişti. Beni görünce hafif bir tebessüm etmişti.
Jungkook'un buraya gelmek istemediğini biliyordum ama gelmek zorundaydı çünkü bu dersi geçmesi gerekiyordu.
Jungkook'ta bir şeylerle uğraşmaya başlayınca, oyunumu oynamaya devam etmiştim.
Top karşı takımdaydı. Kendi aralarında epey bir paslaştıktan sonra topu bizim takıma atmışlardı. Top ise direk olarak bana geliyordu ve ben bir anlık dalgınlıkla topa çok sert bir şekilde karşılık vermiştim.
Top hızla saha bölgesinden çıkmıştı ve ardından salonda tiz bir çığlık sesi yankılanmıştı.
Çığlığı atan kişiye doğru döndüğümde, Tae nin yere düşmüş bir şekilde homurdanarak başını tuttuğunu gördüm.
Jungkook'a baktığımda ise uzaktan Tae ye bakıyordu ve sanki gözlerinde endişeli bir hal varmış gibiydi fakat hemen sonra gözlerindeki o ifadeyi silip, yerine umursamaz bir tavır getirmişti.
Bende koşar adımlarla kabucak Tae nin yanına gitmiştim ve onu gibi yere çökerek endişeli bir şekilde yüzüne doğru eğilmiştim.
"Ah, ben çok özür dilerim Tae. Yemin ederim ki yanlışlıkla oldu."
Tae cevap vermemişti. Yüzlerimiz çok yakın olduğundan dolayı ben konuşurken gözleri sürekli dudaklarıma kaymıştı.
"Hadi kalk Tae. Seni revire götüre-"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAIRDRESSER / SOPE
FanfictionBir kuaför düşünün, küçük bir kaza sonucu dünyaca ünlü müşterisinin saçını fazla kesen bir kuaför. Ve bu hata sonucunda doğan kocaman sonsuz bir aşk.