Robin ve Zoro onlara yol gösteren insanlara eşlik etmeye başladılar. Arada birbirlerine bakarak bunun bir sorun olmadığına emin olmaya çalışıyorlardı.
Robin hala Zoro'nun kolundaydı. Bunu çok sık yapıyor oluşu Zoro'yu şaşırtsada hoşuna gitmiyor değildi. Üstelik kaybolma konusunda Robin'in doğruyu söylediğini biliyordu.
Bir arada kalmaları için mümkün olduğunda birbirlerine yakın durmaları gerekiyordu. Diğerlerine ne olduğunu bile bilmiyorlardı üstelik
Tünelin sonundaki ışık gözlerini almıştı. Robin kafasını, Zoro'nun omzuna gömdü. Zoro da koruma içgüdüyle boşta kalan eliyle Robin'in sırtını tutmuştu.
Bu kısa tensel an gözlerinin ışığa alışmasıyla son bulmuştu. Tünelin altındaki bu yer kocamandı ve bir yeraltı şehriydi. Yukarıdaki dünyanın üstünü toprak örtmüş gibi büyüleyici bir yerdi.
"Vay canına." demekten kendini alamayan Robin hala koluna girmiş olduğu Zoro'nun tepkisini görmek için ona baktı.
Zoro da tek gözünü heyecanla açmıştı ve "Burası nasıl bir yer böyle?" diye sormuştu.
Onlara yol gösteren adam açıklama yapmaya başladı.
"Burasını atalarımız yüzeydeki tehlikelerden korunmak için inşa etmişler. Bizde bu geleneği sürdürdük. Böyle daha güvendeyiz, korsanlar yüzeyi yağmalasa bile hiçbir şey bulamayıp geri dönüyorlar."
Korsan kelimesi geçince Robin ve Zoro tekrar göz göze gelmişti. Bu insanlar korsanlardan nefret ediyorlarsa işler onlar için çığrığından çıkabilirdi.
Şehre girince bir kalabalığın bir şey etrafında toplanmış olduğunu fark ettiler. Gülüşme sesleri şehri dolduruyordu.
Zoro "Tsch, bu ne gürültü." dedikten sonra ona kızan bakışları görünce gerilmişti.
Robin "Sanırım onları kızdırdın." diyerek soğuk kanlı bir şekilde konuşunca Zoro suratını buruşturup "Bunu söylemen işleri kolaylaştırmıyor." dediğinde güzel arkeolog sadece gülümsemişti.
"Zorroooooooo!" adını duyunca kafasını çeviren kılıç ustası ona doğru koşan arkadaşını görünce şaşırmıştı. "Chopper! Sen de mi burdasın?"
Chopper onun kucağına atlayınca Robin "Buraya nasıl geldin?" sorusuyla konuya dahil olmak istemişti.
"Buraya düştüm, bana çok iyi davrandılar. Ama çok korktum ve sizi çok özledim!"
Zoro "Ağlama artık, Chopper. Biz buradayız."
Chopper kafasını kaldırıp Robin'i fark edince heyecanla yere indi. "Aaah, Robin'de burda! Sizi gördüğüme çok sevindim."
"Diğerlerinden haberin var mı, Chopper? Yukarıda ne oldu?"
Zoro'nun bu meraklı sesine karşılık Chopper'ın ses tonu düşmüştü.
"Bilmiyorum. Hiçbir şey bilmiyorum. Bir patlama oldu ve tünellerin birinden buraya yuvarlandım."
Robin "O patlama sesi neydi acaba?" dediğinde Zoro "Öğrenmek için burdan çıkmamız gerek, yüzeye geri dönmeliyiz." açıklamasını yapmıştı.
Zoro bunu söyler söylemez ordaki herkesin gözü o üçlüye çevrilmişti.
"Ne dedim ben şimdi?"
"Yüzeye dönmek mi? Üzgünüm ama buna izin veremeyiz."
"Ne dedin sen?!" diye sorarken Zoro'nun eli kılıçlarına gitmişti.
"Buraya gelen birilerinin yüzeye çıkmasına izin veremeyiz."
"Zaten isterseniz de çıkamazsınız." demişti başka bir adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çiçek Kokan Katana (TAMAMLANDI)
FanfictionHasır Şapka Korsanları'nın ayak bastıkları yeni adada, tayfadan bir süreliğine ayrı düşen Zoro ve Robin için bu kısa süreli yalnızlık bir şeylerin başlangıcı olmalıydı. Huysuz Kılıç Ustası Roronora Zoro ve Soğukkanlı Arkeolog Nico Robin'in birbirle...