Bölüm 14: Sır

10.1K 1.6K 901
                                    

İyi okumalar!

Medya: Eleta.

☀️

Dışarıdan bakanlar için hayatım rüya gibiydi.

Sarayda doğup büyümüştüm. Rhan Detevale'nin ruh eşiydim ve oldukça yetenekliydim. Aynı zamanda güzeldim de. İnsanlar bana kıskançlıkla bakıyordu. Bir masalda yaşıyor gibi görünüyordum.

Oysa yaşadığım hayat koca bir kâbustan ibaretti.

Bıkmıştım. Beni kâbustan uyandırmaya değil, kâbusa yatırmaya çalışan o illet kelimeyi sürekli duyuyordum: Uyan. Bu kelime bana hiçbir şey ifade etmiyordu. Buna rağmen her yerdeydi. Kâbuslarımda, nadiren gördüğüm rüyalarımda ve o yaratıkların iğrenç ağızlarında.

Neler döndüğünü anlayamıyordum ve bu beni deli ediyordu.

Merdivenlerin kenarlarını sıkıca kavramaya devam ederek tüyün yere çarpışı kadar sessiz adımlarımı basamaklarda atmayı sürdürdüm. Bir adım daha... Ardından bir tane daha. Dilimin ucu artık bir şeyleri haykırmak istiyormuşçasına sızlıyordu. Boğazım sessiz çığlıklarımdan olsa gerek tuhaf bir ağrı içerisindeydi.

Deliriyor muydum? Bu sorunun cevabından pek de emin değildim. Gördüğüm şeyler bir hayal ürünüyse bu beni ruh hastası yapardı. Ruh hastaları ise duygusal tedaviye başladığında kullanılan şifa yöntemleri onların zarafetinin kaybolmasına neden olurdu. En azından anlatılanlar böyleydi. Sendeler, dans edemeyecek hâle gelirlerdi ve en sonunda kafasının içindekilerden kurtulurlardı.

"Hayır," diye mırıldandım sesli bir şekilde. Kafamı kaldırdım. Merdivenlerin korkuluğunu sıkıca kavramış elimi gevşettim. Gördüklerim gerçekti. O takipçi boş bakan gözlerini üzerime çevirmiş, dudaklarını oynatmıştı. O kelimeyi söylemişti.

Bunu birine anlatmam lazımdı.

Dans ve Savaş dersinin başlamasına az kalmıştı. Kendi iyiliğim için derse geç kalmamam gerekiyordu fakat boğazıma dizili kelimelerim bu riski alacak kadar istekliydi. Biran önce dudaklarımın arasından çıkmaya çalışıyorlardı.

Yanında olmak istediğim, her şeyi tam olarak anlatmak istediğim tek bir kişi vardı. O da Rhan'dı. Mena'ya da bunları anlatabilirdim fakat beni Rhan kadar anlayamazdı. Aramızdaki bağ sayesinde o direkt ne hissettiğimi hissedebilirdi. Ruhumun bir yarısı ona aitti. Bu bağ, bizi dosttan da öte yapıyordu. İki bedende, tek bir ruhtan ibarettik.

Rhan'ın bir sırrı vardı ve belki de benim hakkımda bildiği önemli bilgiler de vardı. Tüm bunlara rağmen bana asla ihanet etmezdi. Bunu biliyordum.

Ona güveniyordum.

Adımlarım hızlanırken koşmaya başladım. Derse yetişmeye çalışan küçük, büyük herkesin yanından geçtim. Koşmam o kadar hızlıydı ki esip geçtikten sonra geride eskiden orada olduğuma dair kuvvetli bir rüzgâr bırakıyordum. Hızlı koşmam sayesinde Carida'nın omzunu neredeyse yerinden çıkardığımda bana allak bullak ifadeyle bakmıştı. Muhtemelen kim olduğumu anlamamıştı. Eh, anlasa da umurumda değildi zaten. Onunla arkadaşlığımı bitireli çok olmuştu. Düşmanlığımız, arkadaşlığımızdan daha kuvvetli bir hal almıştı.

GÜZ DANSIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin