13.Bölüm: Kıskançlık🎭

42 11 8
                                    

Merhaba, 😊😊

Medya: Unutmak mevzusunun resmedilişi gibi bir şey..😞😞

Müzik: İmera;Emri Olur

Bu bölümü birtanecik okuyucum ServetTurhal 'e ithaf ediyorum.
😚😚

İyi okumalar.😊😊

🍒🍒

Uzandığım yerde gerilerek gözlerimi açtım. Bulunduğum ortama bir süre alışmaya çalışırken beyaz duvarlar dünden görüntüler getirdi zihnime. Oysa onların rüya olması için neler yapmazdım.

Bir süre etrafı süzdükten sonra bir kıpırdanma hissettiğimde kafamı yukarı kaldırdım. Görüş alanıma giren bir çift yorgun, çikolata kahvesi gözlerle ne yapacağımı şaşırdım.

Bembeyaz odada hastane yatağındaydık. Kafam Murat'ın göğsünde ve Murat'ın bir eli saçlarımdaydı.

Sahi ne yapıyordum ben burada, en son bahçedeydim.

Kardeşimin yanında olmam gerekirken düşündüğüm şeye bak.

Bir süre birbirimizin gözlerine baktıktan sonra ilk kalkan ben olmuştum.

Yine gözlerime inen karabulutların verdiği acının altında ezilirken. Boğazımda bir yumru kaldı yutkunmadım, yutkunamadım.

Ameliyathanenin olduğu kolidora ilerlerken adımlarım sessiz ve bir o kadar da yorgundu. Dışardan bakan herhangi bir insanın korkabileceği vaziyetteydim.

Geç saatlerde sokağa çıkmaması için çocuklara anlatılan hikayelerdeki canavara benzediğime emindim. İki gündür değil makyaj yapmak, aynaya baktığım yoktu..

İlerdeki birleşik sandalyelerden birine oturmuş Buğlem'i görünce buruk bir tebessüm firar etti dudaklarımdan. Kafasını yerden kaldırıp yüzüme baktığında, ağladığını fark ettim. Çok geçmeden boynuma sarılan kollar ise nefessiz kalana kadar ağlamama sebep olmuştu. Şuan çektiğim acıyı gözyaşlarım bile anlatmak için yeterli değildi....

🌹

Nefes alamamak, aldığı nefeste boğulmak, her saniye ölümü bekleyip, nedensizce yaşıyor olmak. Buydu belki de hayatın bana karşı olan tepkisi..

Bacaklarımı ileri doğru uzatmış geçen saniyelerin anlamsızlığına ettiğim küfürlere bir yenisini daha ekliyordum. Zaman geçiyordu, acılar geçmiyordu.

Koridordan geçen doktorlar tek kelime etmeden ameliyathaneye giriyor, düşüncelerime bir çentik daha atıyordu.

Bir saat önce kana ihtiyaç olmuştu. Buğlem ile benim kanım uyum sağladığı için birlikte kan vermiştik.

Buğlemi ne kadar göndermek istesemde inat etmiş onu ilk gördüğüm sandalyede oturuyordu. Düşüncelere dalmıştı.

Ben mi, aynı yerde bakışlarımı ameliyathanenin kapısına dikmiş, en ufak bir habere muhtaç kalmıştım.

Dudaklarım mühürlenmişcesine konuşmadım. Konuşmak istemedim.

Ne işe yarayacaktı ki?

Kalkıp yanına gidip 'Ne yapıyorsun sen oğlum? Biz beraber ölecektik ya..!' diyecek ne gücüm vardı, ne de onun bunları duyabilecek hali.

KİRAZ ÇİÇEĞİM (Düzenlenecek)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin