O günden sonra seni her okul çıkışı görmeye başladım. Tesadüf müydü yoksa olağanüstü güçler seni görmemi mi sağlıyordu hala karar veremiyorum.
İşler benim açımdan ciddiye binince senden biraz arkadaşlarıma bahsettim. Böyle tesadüfler olabileceğini tarzında şeylerden konuştuk ve ben de onlar gibi seni ciddiye almamaya çalıştım.
Ama sadece çalıştım.
Sürekli seni görmek bana iyi mi geliyordu kötü mü?
Bunları şu an düşünebiliyorum çünkü hikayenin sonunu biliyorum. Ancak o zaman sadece senin büyüne tutkulu bir şekilde kapıldım ve bunları düşünmedim. O zaman bunları düşünseydim eğer belki bu hikayeyi yazmak için bir sebebim olmayacaktı.
Bir sen olmayacaktın.
Seni bu kadar sıklıkla görmek bana ödül gibiydi. Yorucu okulun sonunda seni görmek...
Hatta bazı sabahlar okula gitmemin sebebi akşamında seni göreceğim içindi.
Okula gitmek için aptal bir sebep gibi, o günlerde çok umut doluydu.
Şimdiyse sadece bir heves.
Beyaz renkli montunu hatırlıyorum. Genelde onu giyerdin, bazen de kahverengi olanı. Beyaz mont ten rengini daha çok ortaya çıkarırdı. Sanırım en sevdiğim o.
Ama bunun hiç bir önemi yok.
Seni bu kadar çok incelemişken senin beni gördüğünden bile emin değildim.
Ama artık eminim,görmedin.