MEZUNİYET

23 4 1
                                    

Bir dönem daha bitti. Üstelik hiç kar yağmadı. Biraz olsun yağmasını isterdim.

Okulumda on ikinci sınıfların mezun olma heyecanı vardı. Seneye de ben mezun olacaktım ve nedense bizim kızlar da heyecanlıydı. Mezun olanların tören hazırlıklarına bakarak ne giysek acaba gibi sıradan şeyleri düşünüyorduk.

Sadece dışarıdan sıradan gibi gözüken şeyleri...

Buna sana olan sevgim de dahil.

Biz bunları düşünürken bir an seni takım elbise içinde hayal ettim. Neden bilmiyorum.

Acaba mezun olurken takım elbise mi giyerdin ki?

Evlenirken giyeceğin kesin.

Ve başka kesin olan ne var biliyor musun?

Gelinin ben olmayacağı.

Tam bunları aklımızı yorup eğlenirken birden senin mezun olmuş olabileceğin geldi aklıma. Akşam eve gidince sosyal medyadan okuduğun okulun mezuniyet fotoğraflarına bakacağımı not ettim kendime. O gün bir şekilde geçti. Servise bindim ve yolda giderken tabi ki de seni görmedim. Zaten son haftalardı, seni normal okul zamanında göremezken şimdi görmeyi dilemek aptallık değil miydi?

Belki de çaresizlik...

Eve gidince ne olduysa fotoğraflara bakmayı unuttum. Seni unutmuş sayılır mıyım?

Eğer öyleyse, aferin bana.

Akıllanıyorum demektir.

Gece telefondan arkadaşlarımla mesajlaşırken o gün mezuniyet konusunda konuştuğumuzu hatırladım. 

Hemen sosyal medya hesabıma girerek okuduğun okun olduğu etiketli fotoğrafları arattım ve bakmadan önce biraz bekledim.

Buna hazır mıyım?

Ya mezun olduysan?

Eğer mezun olduysan seni bir daha görmem imkansızdı.

Bir yandan da mezun olmuş ol da bulayım seni artık diye düşünmeden edemiyordum.

İnsanın kendiyle çelişmesi çok zor.

Sanki kendim değilim, kendi içimde yalnız gibiyim.

Kendim bile beni bırakıp gitmiş gibi.

Kendimi daha fazla tutamayıp fotoğraflara bakmaya başladım.

O kadar emindim ki seni yine bulamayacağımdan, o fotoğrafta senin küçücük çıkmış kafanı görünce beynim sen olduğunu reddetti.

Ama beynim gerçekleri değiştirecek kadar güçlü değil.

O, sendin.

Şu an bile o anki duygularım aklıma geldiği için mutluluktan ağlayabilirim.

Ellerim titredi, telefonu hala nasıl tuttuğuma hayret ediyordum.

Baktıkça bakasım geliyordu o küçücük kafana. 

Ah, o kafayı bulabilmek için ne kadar çabaladım.

Yirmi ay boyunca bu kafayı aradım.

Seni aradım.

Fotoğraf bir futbol takımının fotoğrafıydı. Yani hem mezun olduğunu görmemiş hem de seni bulmuştum.

Seninle tanıştığımdan beri yaşadığım en şanslı günüm olmalı.

Fotoğrafı büyüttüm benim bile anlamadığım bir heyecanla.

Harbiden sendin.

Bakıyorum, bakıyorum...

İnanamıyorum.

Çok garip bir duyguydu.

Mutluluk muydu yoksa üzüntü müydü?

Fotoğrafı paylaşan arkadaşın bir de seni etiketlemişti.

Harika bir insandı o an gözümde. Tanımadığım biri kurtarıcımdı resmen.

Tıpkı senin gibi.

Ama sen daha çok cehenneme sürüklüyordun.

Ama bu o an umurumda değildi.

Buldum seni, 

Onur.

BUS STOPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin