44. Bölüm "Seçim"

11.6K 948 174
                                    

"İsmi ne kızın?" Diye tekrar sordum.

"Ezra" dedi. Niye söylemiyordu ki sanki? Öğrenmiştim işte. İsmini söylerken sesi titremişti.

"Anlamı ne?" Diye sordum. Garip ve güzel bir isimdi.

Hiç düşünmeden konuştu "Sözü düzgün, güzel kadın anlamlarına geliyor."

"Hmm güzel mi bari?" Diye gülerek sormamla kaşlarını çattı.

"Abla sinirlendirme beni."

"İyi be, konusmuyorum." Derken kollarımı göğsümde bağladım. Dayanamadım ve tekrar konuştum.

"Fatih ve Ezra, güzel oldunuz ya." Dediğimde gülümser gibi oldu.

"Abla sen daha fazla saçmalamadan ben gideyim." Deyip tekrar ayaklandı.

"Kaç bakalım Fatih." Dedim arkasından. Çoktan evden çıkmıştı.

Kıza karşı bir şeyler hissettiği belliydi. Kız da Fatih'e bir şeyler hissediyor olmalıydı. Yoksa yıllar sonra niye onu görmeye gelsindi? Hem saçları... Onun kestiği boyutta durmasının illa ki bir sebebi olmalıydı.

"Fatih abi nereye gitti?" Diyerek yanıma geldi Beyza.

"Evine gitti." Dedim. Öğrenci evinde kalıyordu.

"Ama ben onunla oyun oynamak istiyordum." Derken dudaklarını sarkıtmıştı bile.

"Sonra oynarsınız, olur mu?" Dedim.

Enes gözlerini ovalayarak yanımıza geldi.

"Anne ben yoluldum. Uykum var."

Yatsı ezanı da zaten okunmuştu. Artık ikisi de uyusa iyi olurdu.

"Uyku vakti." Diyerek ayaklandım. Onlar önde ben arkada gidiyordum. İlk baş Enes'i yatağına yatırdım.

"İyi uykular annecim." Dedim.

"Sana da anne."

Sonra Beyza'nın odasına gittik. Beyza'yi yatağına yatırdım.

"İyi uykular yengem." Diyerek başından öptüm.

"Sana da yenge." Dedi gülümseyerek. Odadan çıktıktan sonra salona geri döndüm. Fırat biraz sonra gelirdi ve çayını isterdi. O yüzden çayı demlemek için mutfağa gittim. Önce çay suyunu koydum ve kaynamasını beklemeye başladım. O sırada zil çalmıştı bile.

Yavaş adımlarımla kapıya ulaştım. 8 aylık bir bebeği taşıyan bedenim zorlanıyordu ama bu zorluğun getireceği güzelliği düşünmek, tüm yorgunluğumu alıyordu.

Fırat içeri girdi. Yine aynı şeyi yaptı. Önce karnıma sonra bana baktı. Sonra yine aynı soruyu sordu.

"İyisin değil mi?"

"İyiyim. Çayını yapıyordum." Derken gülünce o da güldü.

"Ellerine sağlık."

Kolunu belime sararak beni de kendisiyle birlikte yürüttü.

"Çayı alsaydık." Dedim. Mutfağın önünden geçip, salona varmıştık.

"Ben getiririm. Otur sen."

O gidince koltuğa rahat bir şekilde oturdum. Rahatıma fazla düşkün birisi olmuştum. Biraz sonra Fırat elinde tepsiyle geldi. Bu haline tebessüm ettim. Bana her alanda yardım etmesi fazla güzel bir şeydi.

Yanıma oturup kolunu omzuma attı.

"Eee hatun." Dediğinde anlamayarak ona baktım.

"Konuş diye dedim." Demesiyle güldüm.

TEK TANEM (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin