Öncelikle herkese merhaba. Bu benim ikinci hikayem. Çok fazla uzatmak istemiyorum ama bu hikayede asıl konu 3. bölümden sonra başlıyor. Bu iki bölüm geçiş bölümü olarak düşünülebilir. Media'da Yağız ve Lina var. Bölüm şarkısı Eminem-Not Afraid. İyi Okumalar...
-Yeter artık Tamer. Dayanamıyorum. Bu kıskançlıkların beni çıldırtıyor.
-Ne yani hiçbir şey söylemeseydim daha mı iyiydi?
Artık dayanamıyorum. Annem ile babam her eve geldiklerinde onların tartışmalarını dinlemek zorunda kalıyorum. Her akşam tartışıyorlar. Hatta bu tartışmalar bazı günler evimizi başımıza yıkmalara kadar varabiliyor. Hiç unutmam bir seferinde salondaki bütün kırılacak eşyaları kırmışlar, üstüne televizyonun ekranını çatlatmışlardı. Her şeyi anladım da TELEVİZYONU çatlatmak nedir ya? Cidden büyük başarı! Sabahları rahat oluyorum çünkü babam doktor, annem de bir tur rehberinde çalışıyor. Arada sırada geceleri de eve gelmiyorlar. Benimle hiç ilgilenemiyorlar. Sadece eve para bırakıp gidiyorlar. Oysa ki ben hayatımda parayı değil benimle ilgilenen anne ve baba istiyorum.
-Tamer ben artık bu evliliği sürdüremiyorum.Boşanalım.
-Ne diyorsun sen Ayça?
-Olmuyor. Dayanamıyorum. Yapamıyorum.
İşte buradan sonra benim ipin ucu koptu. Ne kadar kötü ebeveyn de olsalar ben bunu kabul edemem. Yattığım yataktan yavaşça kalktım. Üzerimi silkeleyip, odanın kapısını açıp kendimi salona attım.
-Anne, baba yine ne oluyor?
-Lina, annen boşanmak istiyor.
Babam bunu söyleyince bende sinirlerime hakim olamayıp bağırmaya başladım.
-Bu yaptığınız bardağı dolduran son damlaydı. Siz sadece kendinizi düşünüyorsunuz. Bir kez olsun nasılsın kızım diye yanıma gelmediniz. 17 yaşındayım ben. Benim de ilgiye ihtiyacım var. Anlatmak istediğim mutluluklarım ve üzüntülerim var. Ama yok siz sadece kendinizi düşünüyorsunuz. Söylesenize bende onun için mi doğdum? Menfaatiniz için mi?
Bunu söylememle birlikte yanağımdaki acı ile kendime gelmem bir olmuştu. Yanağımın acısından mı bilinmez gözümden yaşlar akmaya başladı.
-Li-Lina kızım ben üzgü-
-Üzgün falan olma. İkinizden de nefret ediyorum.
Onların yanından ayrılarak dış kapıya doğru ilerledim ve kendimi dışarı attım. Hiç durmadan koştum. Bir yandan ağlayıp, düşündüm.
Acaba bencillik mi ettim? Sonuçta her ikisi de benim için uğraşıyor. İstemeselerdi annem beni doğurmazdı öncelikle. Yediğim önümde yemediğim arkamda. Geleceğim de güvence altında. Koleje gidiyorum. Ders notlarım iyi. Sanırım bencillik ettim. Fakat hayatımda beni karşılıksız seven yalnızca babaannem vardı. Bundan 3 ay önce o da beni bırakıp gitmişti. Düşünüyorum da annem o tokatı istemeyerek atmıştır. Kim çocuğunun canını yakmak ister ki neticede?
Ne kadar ağladım, ne kadar düşündüm, ne kadar koştum bilmiyorum. Etrafıma baktığımda aynı filmlerdeki kirli işlerin yapıldığı sokaklara benziyordu(uyuşturucu,içki,hırsızlık vs.). Hava da kararmak üzereydi. Yaklaşık 200-250 metre ileriden bana doğru bir gölgenin geldiğini fark ettim. Gözlerimi kısarak baktım. Ancak hala tanıyamamıştım. Belki de annem ve babam benim için gelmişlerdi.
-Galiba büyük sıkıntıların var. Ağlamışsın ve gözlerin kan çanağına dönmüş.
-Bu seni hiç ilgilendirmez.
Bana biraz daha yaklaşınca onu inceleme fırsatım olmuştu. Koyu kahverengi gözleri vardı. Siyah kıvırcık saçlara sahipti. Boyu ortalama bir erkeğin boyuna eş değerdi, kilosu da aynı şekilde.
-Hadi ama. Bütün dertlerini yok edebilecek bir şey var bende. Gerçekten istemiyor musun?
-Sen neden bahsediyorsun?
-Saf mısın? Bilmemezlikten mi geliyorsun? Uyuşturucu güzelim. Bütün dertlerini alacak.
Bilemiyorum. Belki de haklıydı. Ailemle başa çıkmanın yoluydu kim bilir? Yanıma para da almadım. Ayrıca daha önemli bir şey vardı. Ben uyuşturucu kullanacak kadar güçsüz müydüm? Ya da bencil? Annem ve babam öğrenirse üzülmezler miydi? Acaba üzülürlerse beni önemseyip severler miydi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bataktan Aşka... (TAMAMLANDI.)
Roman pour AdolescentsBelki yanlışların içindeki tek doğruydu bizim hikayemiz. Belki yaşanmışlıkların içindeki yaşanmamışlıktı. Belki de o kadar acının içindeki umut ışığıydı. Bataktan aşka uzanan uçsuz bucaksız yoldu. Ama emin olduğum bir şey var; İnsan uçurumun kenarın...