-Bölüm 13-

2.6K 117 0
                                    

          Birazcık beklettim bu yüzden özür dilerim. Hepinizi seviyorum. İyi okumalar...

          Yağız, o iki çocukla kavga etmişti. İkisini de dövmüş, döverken de zorlanmamıştı. Polis işin içine dahil olunca işler karışmış, karakola götürülmüştük. Yağız'ın onları kolayca dövmesinin sebebini oraya gidince öğrenmiştik. İkisi de sarhoşmuş. Bunu öğrendiğimizde Yağız daha çok sinirlenmiş, bir daha saldırmaya çalışmıştı. Fakat polislerin araya girmesiyle birlikte bir tatsızlık daha çıkmamıştı. Biz onlardan, onlar da bizden şikayetçi olmamıştı. Olayın daha fazla büyümesini istemediğim için olaya ben dahil olmuş, ortak bir karar aldırmaya çalışmıştım. Bu yüzden şikayet edilmemiş evlerimize gidebileceğimiz söylenmişti. Sabaha doğru eve geldiğimizde ikimizde odalarımıza geçmiş bir süre dinlenmiştik. 

...

          Kapıma yavaşça vurulmasıyla kalkmıştım. Gözlerimi ovalayarak sol tarafımda bulunan saate baktım. Akşam olmuştu. Yatağımdan doğrularak kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda Yağız elini havaya kaldırmış, kapıya bir kez daha vurmak için hazırlanıyordu. Kapıyı açtığımı gördüğünde elini yavaşça indirdi. "Yemek hazır. Seni çağırmaya gelmiştim. Aşağıda bekliyorum seni." diyerek bir şey söylememe izin vermeden hızlı adımlarla aşağı inmişti. Bende arkamdan kapıyı kapatarak aşağı inmiştim. Yemekleri masaya yerleştirmiş beni bekliyordu. Bende onun karşısındaki sandalyeyi çekerek oturmuştum. Yemeğimizi sessiz bir şekilde yemiştik. O masayı toplamış, bende bulaşıkları yıkamak istediğimi söylemiştim. Bulaşıkları yıkarken düşünmeye zamanım da olacaktı. Suyu açarak yavaşça yıkamaya başlamıştım. Dün yaşadığımız şey hiç hoş değildi. Fakat ben mutlu olmuştum. Uzun zamandır kimse bana değer vermemişti. Değer... Ben birilerinin beni sevdiğini bilirdim, fakat değer çok farklı bir şeydi. Daha önemli, daha özel bir şeydi. İnsan her şeyi sever, canlı cansız her şeyi... Değer vermez ama... Ben Yağız'ın bana değer verdiğini biliyordum. Bu da beni dünyanın en mutlu insanı yapıyordu. Ona karşı ne hissettiğimi bilmiyorum. Belki kardeş, belki arkadaş, belki de sevgili... Bu da daha farklıydı, daha özeldi. Ne hissettiğimi anlayamıyordum, ben hislerimi bir süre önce bir sandığa koymuş ve kilitlemiştim. Hislerim o sandıktan çıkmak için çalışıyordu. Ancak ben tekrardan üzülmek istemiyordum, hislerim bir süre daha o sandıkta kalmalıydı.

...

          Bulaşıkları yıkadıktan sonra salona doğru ilerlemiş, Yağız'ın yanına oturmuştum. Televizyonda hiçbir şey yoktu ve o da sürekli kanalları değiştiriyordu. Her ne kadar dün yaşananlar benim hoşuma gitse de o kavga etmiş ve karakolluk olmuştu.

"Yağız dün yaşananlar için çok özür dilerim."

Söylediklerimle birlikte bana doğru dönmüştü.

"Hiçbiri senin suçun değildi. Sıkma canını, sorun yok."

"Öyle olsa bile, dün yaşadıkların, senin planını sekteye uğratabilirdi."

Doğru, bir de planımız vardı. O ne olmuştu acaba?

"Öyle olabilirdi, ama olmadı. Bu arada biz bir daha bu konuda  konuşmamıştık."

Ben sadece kafamı sallamış, onu dinlemeye devam etmiştim.

"Lina benim bir arkadaşım var, Cem. O araştırıyor şuanda. Eğer ben bu işe dahil olursam, istediklerimizi bulamayız. Bu yüzden ben bir süre daha uzak duracağım, aynı şekilde sende tamam mı?"

Tekrardan kafamı sallamıştım. Cem neyi araştırıyordu? İstediklerimizi bulamayız derken Yağız neyi kast etmişti? Her şey iyice karışmıştı. Ben onun hiçbir şey yapmadığını düşünürken neler yapmıştı kim bilir? Bu iş daha da gizemli bir hal alıyordu. Tek korkum ise bu gizemin bizi üzmesiydi...

Bataktan Aşka... (TAMAMLANDI.)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin