Bora'nın dedikleri gerçekten beni etkilemişti.Gerçekten aşık mıydı?Yoksa sadece bir şeyi kaybetmemek için elimden geleni yaptığı için mi öyle davranıyordu?Ne yaparsam yapayım asla bırakmadı peşimi.İlk zamanlarda her şeyi kazanmak istediği için beni izlediğini düşündüm.Beni her zaman kazanmak istiyormuş gibi geldi.Ama son zamanlarda olaylar tersine döndü.Gerçekten seviyormuş gibi...
Sabah olduğunda zil çaldı.Kapıyı kimse açmadığı için aşağıya ben indim.Sabahın bu erken saatinde kim olduğunu düşünürken kapıyı açtım.Küçük ve özenle sarılmış bir kutu vardı.Kutuyu elime alıp kapıyı kapattım.Yavaşça değil yırtarak paketini açtım.Kutunun kapağını çıkarttım.İçinde bir not vardı.
"Bu akşam saat 20.00'de seni alacağım."
-Ayarsız
Notu öyle yazmıştı ki sanki önceden konuşmuşuz da saatini söyler gibi bir havası vardı.Elimle kağıdı buruşturdum ve birinin görme ihtimaline karşı yok etmeye karar verdim.Aklıma her zaman çarptığım evin önündeki çöp kutusu geldi.Hızlıca çöp kutusuna doğru yürümeye başladım.Benim şansıma Burak'la karşılaştım.
"Beril ne yapıyorsun burada?"
"Çöp atacaktım,ondan geldim."
"Elinde çöp yokken mi?"
"A evet bekle ben çöpü alıp geleyim."
"Beril?Buraya gel."elimdeki notu iyice sıkıp mecburen yanına geldim.
"İyi misin?"dedi Burak ciddiyetle.
"Evet iyiyim,sen nasılsın?Sen neden buradasın?"
"Ben seni almaya geldim kahvaltı için ama konu bu değil.Beril bu saate burada ne işin var.Elinde çöp olmadan çöp atmaya gelemezsin değil mi?"
"Hani burası benim evim.Burada yaşıyorum.Burası da benim evimin önü hani."derken sıkıca tuttuğum not elimin ucuna geldi ve yere düştü.Tabii Burak da hemen aldı.Sessizce okudu.Sinirlendiği her halinden belliydi.Toparlandı.
"İstiyorsan...gidebilirsin.Rahat ol."
"Hemen cevap vereyim.Hayır."
"Sadece kendi istediğini yap."
"Saçmalama.Kararımı biliyorsun.Yani benim söylemem saçma oldu saçmalamakta 1 numarayım ama bu kadar saçmalık yeter."
"Kararını sadece kendin ver."
"Burak üzgünüm ama istemiyorum."
"Eğer ki bir şey hissediyorsan git.Ama bana söyleme."
"Şey Burak yani..."
"Görüşürüz Beril'im."dedi ve gitti.Bu saçma konuşma için moralim bozulmuştu.Nasıl olabilirdi ki onunla gitmemi düşünmek.Yani aslında tam karar veremed...tabiiki gitmeyeceğim!Ya da onun ne hissettiğini anlamak için iyi bir fırsattı bu.Ama Burak bir şey hissediyorsan git demişti.Ama belki de gidersem bir şeyler hissedebilirdim.Yine ortalığı karıştırdın Bora!Bugün bunu düşünürken o kadar zaman geçmişti ki beni almasına 1 saat kalmıştı.Sanırım gidiyorum.Kendimden emin olmam gerekiyor.Kararımı vermem gerekiyor.Sanki Burak gideceğimi biliyormuş gibi hiç aramadı beni.Bora'yı sevmese bile beni düşünmüştü kahramanım.Erkenden aşağıya indim.Bora'nın beni sinir edeceğini bildiğimden temiz hava almak istedim.Tabii sorguya çekildim.
"Nereye Beril?"
"Arkadaşımla yemek yiyeceğim."
"Kimmiş bu arkadaş?"derken yüzüne garip bir ifade takındı bir numaralı koruyucum.
"İşte okuldan biri."
"Adı ne?"
"Bora!"
"Yoksa erkek arkadaşın mı?"
"Hayır.Erkek kısmını ve arkadaş kısmını atalım.Hiçbir şeyim!"
"Neden yemeğe gidiyorsun o zaman?"
Bu sorunun cevabını tabiiki de söyleyemezdim.
"Bizimkiler de geliyor ondan."
"Tamam o zaman erken gel."
"Tamam.Görüşürüz."
"Beril?"
"Efendim?"
"Bu halde mi?"
"Ne varmış halimde?"
"Bu ne kızım?Bu halde yemeğe mi gidilir?Hemen gel güzel bir şeyler giydirelim sana?"
"Öyle ölmem füze at ya.Üzgünüm ama zamanım yok.Sana model olamam."
"O zaman gidemezsin."diyerek kuvvetli bir tehdit savurmuştu koruyucum.Anlaşılan temiz hava yerine aseton kokusu aldıracaktı bana.
"Demek tehdit.Sadece 5 dakika."derken hemen odama çıktık.
"Kızım bu dolap ne?Erkek reyonu görüyorum şu an?Küçüldüyse erkek çocuk var bizim komşu ona verelim."
"Hadi ama hızlı."
"Tamam dur ben sana kendi dolabımdan getireyim."Kendi dolabından bir sürü kıyafetle geldi.İyice baktıktan sonra istediğini bulmuş gibi mutlu oldu.
"İşte bununla bu.Gençliğimde pek güzel olurdu bana."Beyaz bir bluz ve kısa bir kot etek vardı elinde.
"Asla etek giymem."derken kot etek nasıl oldu diye aynaya bakıyordum.
"Al bakalım bu ceketi."Siyah bir deri ceket vardı elinde.
"Sahneye çıkmıyorum deri ceket ne alaka?"
"Çok güzel oldu."
"Bir de bana sor?"
"Şimdi makyaj."
"Asla makyaj yapmam."derken çeşitli tehditlerle ruj rengi seçmeye başlamıştı bile.Yüzüme resmen badana boya sürmüştü.Yavaşça rimelin taştığı yere elini sürdü.
"Dokunma yeni boyandı."dedim çift kat boyalı yüzümle.
"Hadi bakalım hazırsın."diyerek gururlu bir yüz ifadesi takındı korumacım.
"Gerek yoktu ama saol."deyip hızlıca aşağı indim.Tabii yanağına bir öpücük kondurduktan sonra.
Merdivenlerden indiğimde koruyucum görmesin diye botlarımı ayağıma geçirdim.Topuklu ayakkabı işkencesine dayanamam.Çamurlu botlarımı hızlıca ayağıma geçirdikten sonra doğruldum ve tam karşımda Bora'yı gördüm.Lüks bir arabaya yaslanmış bana bakıyordu.
-Çok güzel olmuşsun yürüyen trip.
-Korumacı bırakmadı.
-İyi ki de bırakmadı.
-Tamam uzatma gidelim.
Kapımı açtı.Arabaya binerken ben sana gösteririm bakışı attım Bora'ya.O da her zaman olduğu gibi sırıttı.
-"Nereye gidiyoruz?Beni kendi ortamlarına sokma.Romantik falan seni rezil ederim."
-"Biliyorum.Eğlenmeye gidiyoruz."
-"Ben seninle eğlenemiyorum.Bizimkileri arayayım."derken hemen telefonumu çıkardım.
-"Bari bir akşam bizim olsun.Bırak telefonunu."dediği anda gereksiz bir şekilde üzüldüm.
-"Tamam Bora."Yol boyunca birbirimize bakıp gözlerimizi kaçırdık.
Büyük bir cluba geldik.Kapımı açtı.Kocaman cluba bakıyordum.
-"Gel hadi."dedi Bora ve elini bana uzattı.Eline bir tokat attım.
-"Sakın Bora!"dedim elini uzatmasına cüret ettiği için.
-"Yavaş."diyerek kaslı adamların arasından geçtim.Adamlar beni görünce kapıyı açtı ve geçtiğim anda kapıyı kapattılar.Bora da dışarıda kaldı.Hemen arkamı döndüm.Kapıya vurdum.Açmıyorlardı.Bağırdım.
"Açar mısınız!Dışarıda kaldı arkadaşım.Aslında arkadaşım değil ama...Açın şu kapıyı!"O kadar ses vardı ki sesim duyulmuyordu.Ben bağırırken arkadan iki tane salak geldi.
"Güzellik gelsene!"dedi sağdaki salak.
"O güzellik var ya..."derken telefonum çaldı.Hızlıca çantamdan çıkarttım.Arayan Bora'ydı.İki salağa döndüm.
"Arkadaşım arıyor.Yok sa varya-"
"Tamam güzellik biz içerideyiz."dedi soldaki salak.
"Gidin lan.Salaklar!!"derken arkalarına dönüp güldüler mallar.Hemen telefonu açtım.Arkadaki müzikten dolayı sesi kesik kesik geliyordu.
"Alo Beril!"
"Efendim?"'
"Dışarıda kaldım.Damsız almıyorlar!"
"Ne?"
"Dışarıda kaldım.Damsız almıyorlar!"
"Kapıyı açmıyorlar ki!"
"Ben de açtırtamıyorum."
"Tamam bekle."dedim ve telefonu kapattım.Hızlıca insanların arasından geçip laf atanlarla kavga ettikten sonra tuvalete girdim.Bir sürü kız makyaj yapıyordu.Çıkmalarını bekledim ama biri girip diğeri çıkıyordu.Telefonuma baktım.Ayarsızdan gelen 29 cevapsız çağrı vardı.Artık bir şeyler yapmalıydım.Tuvalete girdim.Sonra aniden çıktım.
"Aaaaaaa!Burada su taşmış!Su basıyor!"deyince topuklu ayakkabılarının ıslanma olasılığı için koşarak tuvaletten çıktılar.İyi atmıştım.Hemen arkalarından kapıyı kilitledim ve muslukların yanındaki küçük pencereden çıkmak için planlar yapmaya başladım.Muslukların üzerine ayağımı koydum.Kafamı geçirdikten sonra belimi geçirdim.Ayaklarımı ittirerek öne doğru düştüm.Yüksek bir yerdi ve bende dizlerimin üzerine düşmüştüm.Dizlerim paramparça olmuştu.Zar zor ayağa kalktım.Yürümeye çalıştım.Kapının önüne geldim.Bora hala bekliyordu.Hafifçe sırtına dokundum.Arkasını döndü.Vücudumu süzdü ve şok geçirmiş bir yüze büründü.
-"Beril iyi misin?Gel hemen pansuman yapalım."
-"Tamam."dedim aniden.O an ona kızamazdım.Bana yardım ederek arabaya getirdi.Yola çıktık.
-"Bu sefer denize Bora."
-"Tamam deli kız."
-"Beni sen deli yaptın."
-"Yani önceden deli değildin."
-"Deliydim ama mutluydum."
"Şu an mutlu değil misin?"Bir an sustum.Hiç konuşmadık.O da hemen konuya girdi.
-"Bu arada sen nasıl geldin ya?"Gülmeye başladım.Ben gülünce o da gülmeye başladı.Hayvan gibi gülüyorduk.Ben direkt konuya girdim.
-"Bak şimdi kızlar tuvaletine girdim.Bu arada burada ne kadar salak erkek var ya."
-"Yoksa seni rahatsız mı ettiler?"
-"Ağızlarının payını verdim tabii."
-"Şaşırmadım."
-"Her neyse sonra camdan atladım ve sonuç bu oldu."Hayvan gibi gülüyordum.Bora bana bakıyordu.Sonra araba yamuk gitmeye başlayınca ciddileştim.
-"Bora yola bak."
-"Tamam ama çok güzel gülüyorsun."deyince utandım.
-"Hayvan gibi gülüyorum yanlız."
-"Ben de bunu seviyorum ya zaten."Biz böyle konuşurken denize geldik.Kayalara çıktık.Dizime pansuman yaptı.
-"Acıyor mu?"
-"Hayır."
-"Tamam iki güne bantları çıkar."
-"Teşekkürler."dedim sessizce.
-"Zaten benim yüzümden oldu."
-"Aynen.Teşekkürümü geri alıyorum."
-"Sonra her şey için teşekkür edeceksin zaten."
-"Bora başlama yine."
-"Tamam."
-"Ya seninle ne zaman anlaşacağız Beril."
-"Anlaşmak zorunda mıyız?"
-"Evet."
-"Neden?"
-"Çünkü seni seviyorum."Utanmacalar.İkimizde denize bakmaya başladık.
-"Biliyor musun Bora?Biz küçükken beraber denize girerdik bizimkilerle.Bir keresinde onlar köpekbalığı ben de denizkızı olmuştum.Çünkü kızlar denizkızı oluyordu.Onlar birbiriyle kavga edip kazanan beni alacaktı.Ben de onlar gibi olmak istiyordum.Ben köpekbalığı olmak istiyorum demiştim.Kızlar bana gülmüştü.Diğer erkeklerde.Sonra bizimkiler onları susturup beni oyuna almışlardı.Diğerleri de bizi oyundan çıkarmıştı.Hep beraber köpekbalığı olmuştuk.O zamandan beri ayrılmamak için söz vermiştik.Hep futbol oynadık.Ve hala oynuyoruz.Benim prenses değil köpekbalığı olmamı seviyorlardı.Ben de onların sevmesini seviyordum."
-"Benim öyle arkadaşlarım olmadı.Sadece oyuncaklarım vardı.Sadece...sizi balkondan izlerdim."
-"Ama iyi oyun oynuyorsun."dediğimde ikimizde gülmeye başladık.Hayvan gibi...
Saatlerce denizi izledik.Bana hiç yaklaşmadı.
-"Yaklaşmadın ayarsız."
-"İster misin?"
-"Hayır ama şaşırdım."
-"Demiştim ya vazgeçerim vazgeçtim."
-"Vazgeçtin...gibi yani."
-"Vazgeçtim."
-"Tamam."
-"Senin için..."
-"Tamam Bora!"
-"Muhabbetin harika."
-"Öyledir."Telefonumu çıkartıp saate baktım.30 cevapsız çağrı vardı korumacıdan.
-"Kalkalım."
-"Neden?"
-"Evdeki koruyucum..."
-"Tamam."Arabaya gittik.Kapımı açmak için benim tarafıma doğru geldi.Önüne geçtim.
-"Açmana gerek yok ayarsız."
-"Sen nasıl istersen."
Yolda kulaklığımı çıkarttım.Müzik dinlemeye başladım.Kulaklığımın bir tanesini çıkarttıp kendine taktı.Yol boyunca beraber müzik dinledik.Evin önüne geldiğimizde kulaklığımı çıkarttı.Tam kapıyı açacakken durdurdu.
-"Beril."
-"Efendim."
-"Teşekkür ederim.Bugün için."
-"Tamam ayarsız."diyerek kapıyı açtım.
"Görüşürüz Beril."
"Görüşmesek?"deyip kapıyı kapattım.Sırıtarak el salladı.Ona neden bakışı atıp eve girdim.
-"Nerede kaldın Beril?"
-"Uzun sürdü."
-"Aradım seni açmadın.Bende Burak'ı aradım."Beril ne yapacaksın dedim kendi kendime.
-"Burak da dedi uzun sürüyor diye.Ses varmış ondan açmamışsın."Burak'a içimden çok teşekkür ettim.Nasıl düşünmüş beni kahramanım.
-"Evet öyle oldu."
-"Tamam geç odana."
-"Tamam."Hemen odama çıktım.Üzerimi değiştirdim ve yatağa yattım.Hemen Burak'ı aradım.
-"Alo Burak."
-"Efendim Beril'im."
-"Teşekkür ederim."
-"Nasıl geçti."
-"Normal.Dizim yaralandı.Ama bir şey yok pansuman yaptı Bora."
-"Nasıl oldu,iyi misin?"
-"Anlatırım.İyiyim."
-"İyiysen sorun yok."
-"Seni seviyorum."
-"Bende."
-"Görüşürüz."
-"Görüşürüz."dedi Burak ve kapattı.
Burak'a da teşekkür ettiğime göre uyuyabilirim...
Sabah okul olmadığı için erkenden şehir kütüphanesine gittim.Kulaklığımı çıkartıp kitap arayışına girdim ve aldığım kitapları bıraktım.Yine bir kitap alırken kitabı çektiğim anda bir el geldi.İçimden dua okuduktan sonra eli kendime doğru hızlıca çektim.Tüm kitaplar düştü.Hemen bir not fırlattı el.Notta şöyle yazıyordu;
Şimdi sana vereceğim telefonla resim çek.
-Ayarsız
Hemen eğildim ve boşluktan çıkan ele doğru fısıldadım.
-"Hayır."
-"Benim için."
-"İstemiyorum ayarsız."
-"Seni seviyorum Beril diye bağırmamı ister misin?"Korumacı gibi tehditler savurmaya başlamıştı.
-"Salak Bora.Ver telefonu."
-"Al bakalım."Ardından Bora'nın telefonu geldi boşluktan.Fotoğrafı çektim.Ama Bora beyefendi beğenmedi.
-"Böyle olmaz."
-"Ben çektim.Al şunu."
-"Tamam o zaman.Beril!"dedi fısıldamalı tondan çıkıp bağırarak.Tabii buna izin veremem.
-"Tamam."dedim hemen.
-"Tamam Bora.Kitap okuyanlar bile nefret edecek senden ayarsız.Cidden ayarsızsın.Nasıl çekecekmişim?"
-"Elimi tutarak."
-"Yavaş gel ayarsız."
-"Bağırıyorum o zaman."
-"Tamam ayarsız çekiyorum."Ve elini hızlıca tutup fotoğrafı çektikten sonra hemen bıraktım.Fotoğraf böyle olmuştu;Bu arada parmağımdaki ojeler Bora ile buluştuğumuzda korumacının zorla sürdürdüğü ojeler.Yüzük ise Burak ile aramızdaki anı ile ilgili.Çok güzel bir anı...
Kütüphaneden çıktım.Sinirim için müzik dinlemeye karar verdim.Kulaklıklarımı taktığım anda Burak aradı.
-"Efendim Burak."
-"Nasılsın?"
-"İyiyim kahramanım sen?"
-"Bende.Çok özledim seni."
-"Bende."
-"Buluşalım Beril'im."
-"Senin buluşma amacın Bora ile ne yaptığımız mı?"
-"O konu hakkında konuşmayacağım.Özledim sadece."
-"Tamam Burak'ım."
-"Bugün dışarıda buluşalım."
-"Tamam."
-"Kafe olur mu?"
-"Olur.Ben geliyorum."
-"Görüşürüz."
-"Görüşürüz."dedim ve kapattım.Kafeye doğru yürümeye başladım.Masada oturmuş beni bekliyordu.Hemen yanına gittim.Sandalyeye çantamı koyup oturdum.
-"Hızlı geldin Beril."
-"Kütüphanedeydim."
-"Tamam.Çok özlemişim seni."
-"Ben de Burak'ım."Aklıma Bora ile fotoğrafımız geldi.
-"Burak fotoğraf çekelim mi?"
-"Neden?"
-"Anı olsun."
-"Video çekelim."
-"Olur."Video çektik.Tam bizlik bir videoydu.Burak ile vedalaştıktan sonra eve doğru yürümeye başladım.Ev yakın olduğu için Burak bırakmamıştı beni.Telefonuma mesaj geldi.