Everything's gonna be alright
Everything's gonna be okay
It's gonna be a good, good life
That's what my therapist say
——Güneşin doğmasına sayılı saatler kala uykusunun en tatlı yerinde huzursuz bir hisle uyandı Lee Jeno. Uykuya daldığında kolları arasında Jaemin vardı ancak uyandığında karamela saçlı olanın arkası dönük ve derin bir uyku içerisindeydi. Birkaç saniye kendisine gözlerini tamamen açabilmek için zaman tanıdı, odadaki küçük dijital saatin gösterdiğine göre saat sadece gece dörttü. Uyuyamama sebebini sorgulamıyordu çünkü açıkça birkaç haftadır geceleri uyumakta zorluk çekiyordu. Bugün Jaemin varken belki uyuması kolay olur diye düşünmüştü ama belli ki huzursuzluğu daha baskın çıkmış olmalıydı.
Bir iç çekiş dudaklarından sessiz odanın havasına karıştığında uykusunda kendisinden uzaklaşmış çocuğun sırtını izledi. Sadece birkaç saat önce ona sarılırken geriliyordu, şimdi ise tekrar hissetmek istiyordu onu. Kokusunu, saçlarının yumuşaklığını ve ona dair her bir güzelliği.
Parmak uçları uyku sersemliğiyle Jaemin'in sırtına yöneldi, krem rengi pijama üstü inceydi, karanlık olmasa teni bile belli olabilirdi, bu düşünce onu heyecanlandırdı, oysa küçüklüğünden beri defalarca birbirlerini çıplak bir şekilde görmüşlerdi. Parmak uçlarıyla omuzlarının orta çizgisinden beline kadar nazikçe okşadı, Jaemin kıpırdansa da uyanmamıştı.
"Jaemin'ah, bu sefer de ben uyuyamıyorum." dedi uykulu kısık bir ses tonuyla. "Uykuda bile gittin kollarımdan, ya tamamen kaybedersem seni?"
Parmak uçları hala belinde dinlenirken birden aralarındaki mesafe dayanılmaz geldi Jeno'ya, yatakta Jaemin'in tarafına doğru ilerledi ve kollarını Jaemin'in beline sararken kafasını genç adamın sırtına yasladı. Elleri karnında birleşmiş, tekrar o ferah kokusu burnuna dolmuştu. İşte şimdi tüm o huysuzluk hissi dağılmış ve aylardan sonra ilk kez evine dönmüş gibi hissetmişti.
"Jeno'ah?"
Jaemin'in uykudan boğuk sesi ve konuşmasıyla titreşen sırtıyla Jeno kollarını daha da sıkılaştırdı. "Kucağımdan gitmişsin." dedi sessizce. Jaemin arkasını dönerken Jeno ellerini çekmek zorunda kaldı ama bu sefer Jaemin onu göğsüne doğru çekmiş ve kollarını omuzlarına sarmış, genç adamı iyice sarmalamıştı.
"Şimdi oldu mu, koca bebek?"
Jeno gülümsedi, kalbi patlayacak gibi hissediyordu. Bu sessiz odada, sadece kalp atışlarının sesi ve kokusuyla çevriliyken hiçbir kötülük onu bulamazmış gibi hissediyordu.
"Oldu."
——
"PARK JISUNG! UYANDIN UYANDIN, GELİYOR BAK TEKME!"
Jisung huysuzca yatağında kıpırdandı ve Chenle'nun cırtlak bağırışından kurtulabilmek için yastığı kulaklarına bastırdı.
"BUNU SEN İSTEDİN!"
Jısung Chenle'nun ona yönelttiği tekmeden kaçmak için kalkmaya çalıştı ama Chenle'nun ayağı yorgana takılıp da genç adamın üzerine düştüğünde, kaçmasına gerek kalmamıştı. Büyük olanın yumuşak vücudunu kolları arasında çevirdi ve onu yatağa bastırırken üzerine çıkıp baskın bir şekilde yukarıdan alaycı bir bakışla baktı.
"Hangimiz büyük arada hatırlat bana." dedi kıkırdayarak. Chenle kızarmış suratı ve sinirli bakışlarıyla küçük olanı itti ve yataktan hızla kalktı.
"Hadi kalk da benimle gel, hem acıktım herkes uyuyor!"
Jisung yorganı tekmeleyip çevik bir şekilde ayaklandı ve tek eliyle gümüş rengi saçlarının dağınıklığını düzeltirken diğer eliyle kendisinden bir yaş büyük olanın elini kavradı ve markhyuck ikilisi hala uyuyorken odadan çıktılar. "Bensiz yemek yiyemiyor musun sen hem?" dedi koridordan yürüyorlarken banyonun önünde durdular ve Jisung ellerini ayırırken içeriye girip yüzünü yıkadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friends // nomin
Fanfiction"İdare edebildiğimi sanıyordum Jaemin'ah. Artık alıştığımı, üstesinden kalkabildiğimi sanıyordum. Kendime defalarca bunun en yakın arkadaşa olan bir sevgi olduğunu söyledim, ancak neden her arkadaşız dediğimizde kalbim beni reddediyordu?" ☀️ Arkada...