buradayım, yanında

2.9K 226 380
                                    

Sweet creature, sweet creature
Wherever I go, you bring me home
Sweet creature, sweet creature
When I run out of road, you'll bring me home
——

Bir iç çekiş sessiz salonda yankılandı, "Anlamıyorsun değil mi?" dedi Jaemin bıkkınca. "Anlamıyorsun beni."

Jeno en az onun kadar düşmüş bir surat ve büzülmüş dudaklarla gözlerini kaçırdı. Gergin ortam, kapalı pencereler ve Amerika'dan geldiklerinden beri odalarına kapanmış Mark ve Haechan ikilisinden başka kimse yoktu evde. "Başka çaremiz olmadığını biliyorsun." dedi Jeno kararlı bir şekilde. Jaemin çocuk gibi yere oturup mızmızlanmak istiyordu tam da şu an.

"Beni sevmiyorsun sen!" dedi Jaemin elindeki son koza tutunarak. Jeno tam ona cevap verecekti ki merdivenlerden sesli bir şekilde inen Haechan'la bakışlarını o tarafa çevirdi. Haechan'ın gömlek düğmeleri yarıya kadar açık, saçları darmadağınık ve dudakları kızarıktı. Salona iner inmez ellerini beline yasladı ve sinirle ikiliye baktı.

"Alt tarafı mutfağın zeminindeki böceği çöpe atacaksınız, size inanamıyorum cidden!"

Jeno ve Jaemin onun dağılmış haline bakakalmışken o mutfağa girdi, peçete yardımıyla böceği attı, elini yıkadı ve ikiliye şeytan bakışları gönderirken tekrar odaya çıktı. İkili tekrar birbirlerine baktıklarında saniyeler sonra kahkaha atmaya başladılar. Jaemin elindeki böcek için taktığı bulaşık eldivenlerini çıkardı, Jeno ise yemek kesme tahtasını tekrar mutfağa bıraktı. Bu sırada hala gülüyorlardı.

"Olası bir yiyişmeyi yarıda kestik." dedi Jeno sırıtmaya devam ederken. Jaemin boş günlerinde olmalarının şerefine Jeno ile birlikte krep pasta yapmak istemişti ancak böcek yüzünden günlerinin yarısı gitmişti resmen. Şimdi tekrar mutfağa girdiler, zemini sildiler ve malzemeleri çıkarmaya başladılar. "Mark hyung geldiklerinde Haechan'ı nasıl yukarı sürükledi gördün mü?" diye sordu Jaemin inanamaz bir bakışla.

Jeno kafasını sallarken un ve sütü tezgaha bıraktı. "Kıskanmış."

Jaemin bu sırada mutfak önlüğünü bağlamaya çalışıyordu. "Jeno'ah, arkasını bağlar mısın?"

Jeno karamel saçlı çocuğa yaklaştı ve arkasından bağlamak yerine ona sarılır gibi kollarını belinden uzattı ve ipleri aldı, Jaemin onun yakınlığıyla gülümseyip kafasını hemen önündeki göğsüne yasladı ve o bağlarken öylece güzelim kokusu eşliğinde bekledi. Jeno geri çekildiğinde Jaemin gülümseyip burnuna minik bir öpücük bıraktı ve krep yapmak için malzemeleri karıştırmaya başladı.

Jaemin mutfaktayken Jeno onu izlemeyi severdi çünkü öyle ya bazı erkekler mutfak önlüğü içerisinde olduğunda garip dururken Jaemin önlükle ve yemek yaparken bile erkeksi duruyordu. Surat ifadesi ciddi, el hareketleri zarifti her zaman. Krebi yaparken, tavada pişirirken ve Jeno kremasını sürüp bir pasta haline tek tek getirirken beraber bir pasta yapar gibi değil de bir anı yaratır gibilerdi.

"Sen yokken kimse bu pastadan yapmıyordu." dedi Jeno üst çikolata sosunu eritirken. Jaemin'in olmadığı zamanları düşünmek bile istemiyordu, evet yine haberleşiyorlardı ama Jaemin daha çok ailesi ve hastane arasında gidip geliyordu ve ona destek olmaktan başka ellerinden gelen bir şey olamamıştı.

"Bu pastayı özledin o halde?"

Jeno kafasını iki yana salladı, Jaemin yanağına bulaşmış kremayla ve saçlarının önünü şirince bağlamasıyla öyle güzel duruyordu ki, bazı anların durmasını isterdi her zaman, bu da öyle bir andı.

friends // nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin