It's you, babe
And I'm a sucker for the way that you move, babe
And I could try to run, but it would be useless
You're to blame
Just one hit of you, I knew I'll never be the same
——Yağmur tüm hızıyla yağmaya devam ederken Jaemin ve Jeno üstlerinden damlayan yağmur sularıyla televizyon izleyen büyüklerine yakalanmamak için parmak uçlarında odalarına gidiyorlardı. İkisi de Taeyong'a yakalanırlarsa büyük bir azar yiyeceklerinin farkındalardı çünkü. Jeno Jaemin'in hasta olmamasını umuyordu, onu dışarıya çıkaran kendisiydi sonuçta. Odaya geldiklerinde aralarında olan gerilimin farkında bir şekilde yutkundu Jeno.
"Bir şey söylemeyecek misin?" diye sordu. Bu arada şimdiden ıslak kıyafetler yüzünden üşümeye başlamıştı bile.
Jaemin bakışlarını ona çevirdiğinde çoktan çevik bir hareketle keten pantolonundan kurtulmuş ve tişörtünü çıkartıyordu, Jeno gözlerini kaçırdı. Onu küçüklüğünden beri defalarca çıplak bir şekilde görmüştü. Erkeklerle dolu bir yurtta kaldığınızda ve programlarda aynı soyunma odasını kullandığınızda az çok herkesi bu şekilde görmüşlerdi. En basitinden Yearbook çekimlerinde bile kenarda öylece durmuş ve Jaemin'in sahnesinde öylece onu izlemişti. O halde neden onu böylesine kıyafetsiz görmek yanaklarının kızarmasına neden oluyordu hala? Aslında nedenini kendisi de biliyordu ancak alışması zaman alacaktı belki de.
"Ne söylememi bekliyorsun? Sadece... Bu kadar çok seviyorsan bunu o kişiye söylemelisin."
Jaemin'in soğuk sesi yüzünden daha fazla üşüyormuş gibi hissediyordu Jeno şimdi. Jaemin'in üzerinde sadece iç çamaşırı vardı, saçlarından ve vücudundan yağmur damlaları akıyordu parkeye. Öylece yerine çivilenmiş gibi onu izledi, önünde nasıl da sanat eseri gibi durmasını izledi daha çok. Bu küçüklükte olduğu gibi hissettirmiyordu çünkü ikisinin de vücutları gelişmişti.
"B-bu kolay değil." dedi kısık ve güçsüz çıkan sesiyle.
Pencereye vuran yağmur, odanın içindeki gerginliği alabilecek kadar kuvvetli değildi, Jaemin tekrar Jeno'ya baktığında onun ıslak kıyafetlerle kendisine baktığını gördü.
"Hasta olacaksın." diye mırıldandı ona doğru yürümeye başlarken. Elleri Jeno'nun tişörtünü kavrayıp üzerinden çıkarırken zaman yavaşladı Jeno için, ıslak olan tişört yapışıyor ve kolay çıkmıyordu belki ama zamanı yavaşlatan şey bu değildi. Zamanı yavaşlatan şey hemen önündeki karamel saçlı çocuğun yağmura karışan kendi kokusu ve parmaklarının kendi vücuduna değmesiydi.
Nefesini tuttu, ya nefes alamamaktan ya da ani kalp krizinden ölecekti ne de olsa bu gidişle.
Jaemin tişört çıkınca parmaklarını şortun düğmesine getirdi ve onu da hızlı hareketlerle çıkardı. Jeno kendisine göre daha zayıftı, beli ve bacakları çok inceydi. Bununla birlikte vücudu süt beyazıydı, vücudundaki benler boya damlaları gibi güzel duruyordu Jaemin'e göre. İkisi de iç çamaşırlarıyla kaldığında gözleri buluştu, vücutları karşı karşıyaydı ve belki de aralarındaki hem fiziksel hem duygusal değişimi tam anlamıyla fark ettiği andı bu Jeno için. Parmakları Jaemin'in suratını bulup saçlarını geriye attığında Jaemin ona küçük bir gülümseme verdi. Tek kelime etmeden aralarındaki gerilim son bulmuştu. Sözlerin olmadığı bir anlaşmaydı bu.
Jeno Jaemin duşa girdiğinde sarıldığı havluyla pencere kenarına oturdu, çok fazla his vardı, çok fazla duygu. Belki bir gün değil ama kendisine güvendiği bir gün söyleyecekti onu sevdiğini.
Belki bugün değil ama bir gün.
——
"Kural 1: Bakışlar." dedi Ten salonda kocaman masanın etrafında akşam yemeklerini yiyorken. Jaemin hasta olacakmış gibi hissederken ruhsuzca kafasını Ten'in omzuna yaslamış ve çubuklarıyla yemeğini didikliyordu bu sırada. Ten devam etti; "Aşık olduğunda her zaman onun yakınında olmak istersin. Kalabalık bir ortamda bile onun bakışlarını yakalamak istediğinden gözlerin onun üzerindedir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friends // nomin
Fanfiction"İdare edebildiğimi sanıyordum Jaemin'ah. Artık alıştığımı, üstesinden kalkabildiğimi sanıyordum. Kendime defalarca bunun en yakın arkadaşa olan bir sevgi olduğunu söyledim, ancak neden her arkadaşız dediğimizde kalbim beni reddediyordu?" ☀️ Arkada...