birleştirsek mi... yatakları?

2.9K 237 282
                                    

It don't matter, be combative or be sweet cherry pie
It don't matter just as long as I get all you tonight
——

Birkaç günlüğüne de olsa tatil yapıp dinlendikleri evden döndükten sonra onları nelerin beklediğini az çok biliyordu Jaemin. Biliyordu bilmesine ancak sadece dinlendikleri ve Jeno'yu kazandığı o tatilden sonra çalıştıkları, günlerini pratikle geçirdikleri zamanlara tekrar devam etmekte zorluk çekiyordu. Oysa ki dinlenmek için gitmeden önce boş günleri hariç zamanları hep böyle geçerdi.

Bununla birlikte yaklaşan bir geri dönüşleri ve Japonya'da yapılacak SMTown konserleri vardı. Bu günlerinin daha yoğun geçmesine sebep oluyordu haliyle. Yanlış anlamayın, bundan şikayetçi değildi ve olacağını sanmıyordu da çünkü sahnede olduğu zamanlarda yaşadığı mutluluğu henüz tarif edebilecek kelimelere güvenmiyordu. Sadece, belki de bu süreçte Jeno'yla çok yalnız kalamamak onu gergin hissettiriyordu.

Dönmelerinin üzerinden geçen beşinci günün sonunda vakit çoktan akşamı geçipte geceyi bulmuşken kendisini pratik odasının zeminine bıraktı ve hızlı nefes sesleriyle tavanı izlemeye başladı. Sadece saniyeler sonra siyah saçlı olan da kendisini Jaemin'in yanına bırakırken bir kolunu Jaemin'in kafasının altından geçirip ona yastık olmuştu.

"Şimdi ne iyi giderdi biliyor musun Nana?"

Jaemin kafasını sevgilisine çevirdiğinde gözleri buluştu, Jeno'nun terden ıslanmış kömür karası saçları alnına yapışmış, gözleri kısılı ve dudakları hafif bir gülümsemeyle kıvrılıydı. Jaemin romantik bir cümle duyacakmış gibi hissederken devam etmesi için kafasını salladı.

"Kızarmış tavuk!" dedi Jeno heyecanla.

Pekala, bu pek beklediği türden bir romantik cümle değildi ama kabul edelim ki Jaemin'i güldürmeye yetmişti. "Yanına da kimchi?" diye cevapladı.

"Yanına da kimchi tabii ki de!" dedi Jeno.

Eh, romantik cümleler bekleyebilirdi çünkü her şeyden daha önemli bir şey varsa o da kızarmış tavuktu! Jaemin yaslandığı koldan kalktığında Jeno da ona eşlik etti, zaten pratik odasında sadece ikisi kalmıştı ve diğer herkes çoktan gitmişti. Jaemin bazen onları bilerek yalnız bıraktıklarını düşünüyordu.

Tanınınmamak için taktıkları maske ve şapkalarla şirketin arka kapısından çıktılar ve stajyerlik zamanlarında keşfettikleri bir alt sokaktaki kızarmış tavuk restoranına adımlamaya başladılar. Saat gece yarısını geçiyordu o yüzden etrafta kimse yoktu.

"Özgürce elini tutabilmek istiyorum." dedi birden Jeno. Karanlık sokakta birkaç sokak lambasının loş ışığının altında Jaemin'e dikkatle bakıyordu. Adımları uyumluydu ve omuzları birbirine yakın.

"Belki bir gün?" dedi Jaemin yumuşak bir tonda. Suratındaki gülümseme ağzını kapatan maskeden bile belliydi çünkü gözlerine yansıyordu.

"Belki bir gün." diye tekrarladı Jeno.

Bugün değil ama belki bir gün.

——

Kızarmış tavuklar kimchi ile birlikte yemiş ve sonrasında yurda gelmişlerdi. Jeno duştan çıktığında tüm yorgunluğunu atmış hissediyordu, odaya geldiğinde Jaemin'in yatakta rahatsızca yattığını görünce boynuna sardığı havluyla saçlarını kurulayarak yanına adımladı.

friends // nominHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin