Don't make me stop when you're really wanting more
If you show me what you been thinking of
Let me get inside your mind
If you show me love it'll be enough
——Kapısı kararsız bir şekilde tıklatıldığında pratikten geleli bir süre olmuş, banyosunu yapmış ve sabahın erken saatleri olduğundan biraz daha uyumaya hazırlanıyordu Ten. Kafasını kaldırdı, kapıda garip ve çekingen bir ifadeyle dikilen Jeno'yla karşılaştı.
"Odama dalıyorsunuz genelde zaten, kapıyı tıklattığına göre kafan çok karışık olmalı Lee Jeno."
Jeno sevimlice kafasını sallayarak onayladı. "Biraz diz konuşması yapabilir miyiz hyung? Saç okşamalı olandan ama."
Ten gülümsedi, Dream yurdunun üç annesi vardı aslında. Taeyong, Doyoung ve gizli anne Ten. Kafasını salladı ve yatağa oturarak dizini pat patladı. Jeno paytak paytak yatağa tırmandı, kafasını Ten'in dizine yasladı. Çok yumuşak değildi bacakları aslında, dansçı olanın kaslı bacakları sertti ancak öyle olsa da verdiği his sıcacıktı ve Jeno en çok bunu seviyordu. Ten'in elleri küçük olanın saçlarını sevdi, çünkü NCT arasındaki ilişki buydu, birbirlerinin ailesiydiler.
"Jaemin'le aranız mı bozuldu?" diye sordu Ten merakla. Jeno kafasını iki yana salladı.
"Hyung... bunu nasıl söylesem bilemiyorum. Çok utanıyorum daha önce hiç böyle olmamıştım."
Pekala, işte bu yeni bir şeydi. Ten daha da merak etti. Jeno konuşmaya devam etsin diye saçlarıyla oynamaya devam etti ve küçük olanı cesaretlendirmek istedi.
"Jaemin'in yanında bazen garip hissediyorum." dedi Jeno suç işlemiş gibi bir tonda.
"Nasıl garip?" diye sordu Ten, çünkü gerçekten anlamamıştı ve Jeno da yardımcı olmuyordu şu an. Jeno yattığı dizden doğruldu ve yatakta bağdaş kurarak oturdu.
"Ben... etkileniyorum. Dokunuşlarından etkileniyorum. Bazı geceler sımsıkı sarılıyor bana ve ben istemsizce garip şeyler hissediyorum, etkilenme anlamında. Öf hyung anlattırmasana bana, zaten utanıyorum!"
Jeno saçlarını karıştırdı ve dudaklarını büzdü anlatırken, Ten ise başta sadece kalakalmış, aralarında saniyeler sessizce geçmişti bir süre. Sonrası ise odaya dolan yüksek sesli Ten'in kahkahalarıydı.
"Jeno'ah." Tekrar kahkahaları dudaklarından kaçtığında uzanıp küçük olanı kolunun altına sıkıştırdı ve saçlarını karıştırdı. "Ya, benim minik süt prensim büyümüş de etkileniyor muymuş?"
Jeno büyük olanın sarışından kurtulup yataktan kalktı ancak suratı öyle kırmızıydı ki, Ten'in daha çok gülmesine sebep oldu. "Hyung dalga geçmesene ya!"
Ten sakinleşirken küçük kıkırdamalar hala odaya karışıveriyordu. "Jeno'ah, yatakları birleştirirken aklından ne geçiyordu cidden?"
Jeno düşünceli bir şekilde odada bir ileri bir geri yürüyordu şimdi. "Hyung aklımdan geçmedi bile böyle olacağı. Jaemin neden kıpkırmızı oldun diye sorduğunda cevap veremiyorum."
Ten tekrar kahkaha attığında Jeno çalan telefonunu cebinden çıkardı. Aynı yurttalardı ve Jaemin odadan buraya kendisini arıyordu. Merakla telefonu açtı hemen ve kulağına dayadı. "Nana'ah, uyandın mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friends // nomin
Fanfic"İdare edebildiğimi sanıyordum Jaemin'ah. Artık alıştığımı, üstesinden kalkabildiğimi sanıyordum. Kendime defalarca bunun en yakın arkadaşa olan bir sevgi olduğunu söyledim, ancak neden her arkadaşız dediğimizde kalbim beni reddediyordu?" ☀️ Arkada...