Bebeğim, ben mi öyle zannediyorum yoksa bana bir şey mi yapıyorsun?
Gülümsemen parlıyor
Ama nedense içten içe yalan söylüyorsun
Tehlikeli bir şekilde, güzelsin
medya beni ağlatıyor :")
——Yağmurun izleri güneşle siliniyor ve gün tekrar parlak bir yaz gününü andırıyordu, saat öğleden sonra olmalıydı, Jeno öyle ruhsuz hissediyordu ki, geçen saatler bile onu ilgilendirmemeye başlamıştı. Olmayacak bir hayalin peşinden koşuyormuş gibi hissediyordu aslında. Jaemin sabahtan beri farklıydı, bakışlarında bir şeyler farklıydı ve nasıl anladığını bilmese de onda kesinlikle bir şeylerin farklı olduğuna emindi. Kahvaltıda yine uzağına oturmuştu ama bakışları hep kendisinin üzerinde olmuştu. Jeno onu anlayamıyordu.
Şimdi ise herkes arka bahçedeki büyük havuzun etrafında eğlenirken Jeno mutfak masasında, kafası ellerine yaslı oturuyordu. Böyle olsun istemiyordu, sevdiği insanı tamamen kaybetmek istemiyordu. Tüm bu karamsarlığı güneş parıldarken ve dünya diğerleri için güzelken bir süre daha devam etti.
Ta ki, öğleden sonra saat dördü gösterirken yanına gelene kadar. İşte o zaman saate dikkatini verdi çünkü Jaemin gelmişti, bu önemliydi.
"Nehirden ayaklarımızı uzatalım mı?" diye sordu Jaemin temkinlice. Sakin duruyordu, gereğinden de fazla sakin. Jeno kafasını salladı ve ayaklanıp karamel saçlı olanı takip etmeye başladı. Bahçeye çıktıklarında adımları da uyumu yakaladı, beraber bir okul yolunu da, bir sahne yolunu da ve her zaman döndükleri o yurdun yolunu gitmemişler miydi? O uyum yıllardan beri hep vardı aralarında.
"Jungwoo ve Ten hyung'un aşık insanlar için kuralları olduğunu biliyor muydun?" diye sordu Jaemin birden. Suratında güzel bir gülümseme olmuştu şimdi. Jeno onun gülümsemesiyle biraz olsun rahatladığını hissetti.
"Onlardan her şeyi beklerim." dedi sessizce ama bu Jaemin'in kıkırdamasına sebep olmuştu. Adımları tüm güzelliği ve serinliğiyle akan nehre geldiğinde ayakkabılardan kurtuldular, bu sefer ikisinde de şort olduğundan çimenlere oturup ayaklarını öylece suyun içerisine bıraktılar. Soğuk su ayaklarından ve bacaklarına doğru serinliğini veriyor ve ikisi arasındaki sessizliğe bir neden sunuyordu belki de.
"Kurallar ne işe yarıyor ki?" dedi Jeno. Aslında onunla buraya gelmek kendisi için tehlikeliydi. Jaemin ayaklarını suyun içerisinde sallandırıyor ve kapattığı gözleriyle kafasını güneşe doğru kaldırmış, suratındaki huzurlu ifadeyle yanında oturuyordu. Saçları öylece alnına doğru okşuyor, dudakları huzurlu bir gülümsemeyle kıvrılıydı.
Güzeldi Na Jaemin, çok güzeldi. Onu belirli bir güzellik kalıbıyla tanımlayamazdı çünkü ah, daha kendisi bile onu tanımlayacak kelimelere güvenmiyordu. Ona olan bu hisleri hep daha fazlasını istiyordu, saçlarını özgürce okşayabilmek istiyordu mesela tam şu an. Parmak uçlarının suratında gezinmesini ve dudaklarının kıvrımını takip etmesini istiyordu. Ona dair istekleri asla bitmeyecek gibi hissederdi çoğu zaman.
"İlk tanışmamızı hatırlıyor musun?" diye sordu birden Jaemin.
Jeno gülümsedi, çok küçüklerdi ama tabii ki hatırlıyordu. Beraber büyümüşlerdi, onunla ilgili her detayı hatırlıyordu. Bir an cesur olmak istedi, bir an istediğini almak için her yolu deneyecek birinin cesareti geldi. Belki de ona sahip olamamanın acısından sıkılmıştı artık sadece.
"Seninle ilgili olan her şeyi hatırlıyorum, unutulması zor birisin Jaemin'ah."
Jaemin gözlerini araladı, yanakları bariz bir şekilde pembeleşmişti şimdi. Ellerini uzatıp Jeno'nun elini kucağına çekti ve vücudunu tamamen genç adama doğru çevirdi. "Bir şeyleri anlamak için çok küçüktük ama belki de o zmanadan beri senin benim için farklı olacağını biliyordum. O şirin küçük gözlüklü halinle bile hem de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
friends // nomin
Fanfiction"İdare edebildiğimi sanıyordum Jaemin'ah. Artık alıştığımı, üstesinden kalkabildiğimi sanıyordum. Kendime defalarca bunun en yakın arkadaşa olan bir sevgi olduğunu söyledim, ancak neden her arkadaşız dediğimizde kalbim beni reddediyordu?" ☀️ Arkada...